Çevre sorunları ve politikaları ders notları



ÇEVRE SORUNLARI VE POLİTİKALARI

Çevre, Ekosistem ve Temel Kavramlar

Çevre: 1. Bir Şeyin yakını, dolay, dolayı, etraf;

2.Kişinin içinde bulunduğu toplumu oluşturan ortam;

3.Düzlem üzerindeki bir şekli sınırlayan çizgi;

Yaşamın gelişmesinde etkili olan doğal, toplumsal, kültürel dış etmenlerin bütünlüğü;

5.Bir kimseyle ilişkisi bulunanlar, muhit; Aynı konuyla ilgili bulunan kimselerin tümü, olarak tanımlanmaktadır.

Ekoloji : Canlı varlıkları, yaşadıkları tabii çevre ile ve birbirleriyle olan ilişkileri bakımından inceleyen bilim dalı, çevre bilimi.

Biyoteknoloji: Bitki, hayvan veya mikroorganizmaların tamamı ya da bir parçası kullanılarak yeni bir organizma (bitki, hayvan ya da mikroorganizma) elde etmek veya var olan bir organizmanın genetik yapısında arzu edilen yönde değişiklikler gerçekleştirmek amacı ile kullanılan yöntemlerin tamamını içeren bilim dalıdır. Biyoteknoloji, bir anlamda modern teknolojinin doğa bilimlerine uygulanması olarak da tanımlanabilir. Kanser, AIDS gibi birçok hastalığın tedavisi ve önlenmesinde kullanılan genetik ürünler, büyüme geriliği gibi sorunlara çare olacak ya da bulaşıcı hastalıklara karşı koyacak proteinlerin üretimi, organik atıkları yaşamsal süreçlerinde kullanacak bakterilerin elde edilmesi biyoteknoloji uygulamalarına verilebilecek örneklerdir.

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS): 3-14 Haziran 1992 tarihinde toplanan Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansında (BMÇKK) imzaya açılmıştır.

Sözleşmenin amacı; atmosferdeki sera gazı birikimlerinin insan ve çevre sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini en aza indirerek sürdürülebilir ekonomik kalkınmanın gerçekleşmesine zemin yaratmaktır.

Sözleşmede iklim değişikliğinde tarihsel sorumluluğu bulunan ülkeler ile o tarihteki OECD’ye üye ülkeler gelişmişlik düzeylerine göre iki gruba (Ek-1 ve Ek-2 ülkeleri) ayrılmışlardır.

Kyoto Protokolü: 1997 yılında Japonya’da gerçekleştirilen BMİDÇS tarafları 3. Konferansı’nda imzalanan protokol. Bu protokole göre, gelişmiş ülkeler (ABD hariç) 20082012 yılları arasında sera gazı salım miktarlarını 1990 seviyesinin yüzde 5’i kadar azaltacaklarını taahhüt etmişler. BMİDÇS’nin EK-1 ülkeleri, Kyoto Protokolünün EK-A’da belirtilen sera gazlarını, EK-B’de taahhüt ettikleri miktarlarda sınırlamayı kabul etmişlerdir

Çölleşme: Kurak, yarı kurak ve az yağışlı alanlarda iklim değişiklikleri ve insan faaliyetleri de dâhil olmak üzere, çeşitli etmenlerden kaynaklanan toprak bozulmasıdır. Toprağın aşırı kullanımı, aşırı otlatma, sağlıksız sulama yöntemleri, ormanların tahribi ve özellikle son yıllarda ekolojik dengenin bozulmasıyla gerçekleşen iklim değişikliği, çölleşmeye yol açan en önemli etkenlerdir. Çölleşme ve kuraklık sorunları küresel bir nitelik taşımakta ve dünyanın bütün bölgelerini etkilemektedir. Bu nedenle çölleşme ile mücadele etmek ve kuraklığın etkilerini hafifletmek için uluslararası eylem gerekmektedir.

Çevre kavramını, ekoloji biliminin kapsamını ve çevrebilim ilkelerini tanımlayabilmek.

Çevre, insanların ve diğer canlıların yaşamları boyunca ilişkilerini sürdürdükleri ve karşılıklı olarak etkileşim içinde bulundukları fiziksel, biyolojik, toplumsal, ekonomik ve kültürel ortam olarak tanımlanmaktadır.

Çevre kavramının geniş bir alanı kapsaması, sınırlarının zaman zaman belirsiz olması, tanımlanmasında ve çevre sorunlarına yönelik koruma politikalarının oluşturulmasında bir dizi sadeleştirmeyi gerekli kılmaktadır.

Bu noktada, nitelik açısından çevre; fiziksel çevre ve toplumsal çevre olarak ikiye ayrılabilir.

Mekânsal düzlemde bakıldığında ise çevre yerel, bölgesel, ulusal ya da uluslararası bağlamda tanımlanabilir.

Ekosistemin ögelerini ve insanın doğaya bakışını açıklayabilmek.

Doğal yaşam ortamlarında, canlılarla cansız çevrenin unsurları birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Karşılıklı olarak madde alışverişi yapacak biçimde birbirlerine etki yapan canlılarla, cansız maddelerin bulunduğu herhangi bir doğa parçası bir “ekosistem” olarak adlandırılır.

Çevre sorunlarının ortaya çıkışını ve günümüzün önemli çevre sorunlarını tartışabilmek.

Çevrenin kirlenmesi ve doğal ortamların bozulmaya başlaması, ekosistemi oluşturan ögelerin çeşitli dış etkenler nedeni ile giderek niteliğinin değişmesi, değerini yitirmesi olayıdır. Bu bağlamda, çevre sorunları birden bire ortaya çıkmamış, zaman içinde birikerek varlığını duyurmuştur.

Doğal yaşam ortamlarının ve ekosistemin yok olması süreci ile gündeme gelen ekolojik krizin nedenlerini inceleyebilmek.

Doğal varlıkların sınırlı olduğunun anlaşılması ve eş zamanlı olarak doğal varlıkların ve doğal kaynakların metalaşması süreci, çevre ve ekonomi arasında derin bir sorun yaratmıştır.

Çevre kavramını tanımlayan temel ögeler nelerdir?

Çevre kavramının temel ögeleri şu şekilde sıralanabilir: Canlı varlıkların eylemlerini etkileyen ya da etkileyebilecek fiziksel, kimyasal, biyolojik, toplumsal nitelikteki tüm etkenler, insanla birlikte tüm canlı varlıklar ve cansız varlıklar.

Uygarlık ve insanlık tarihinde, çevre sorunlarının ortaya çıkması açısından kırılma noktası veya eşik olarak görülebilecek olay/süreç nedir?

Avrupa’da 18. yy. sonunda başlayan sanayi devrimi, insanoğlunun doğayla olan ilişkilerinde köklü bir değişimi de beraberinde getirmiştir. Bu dönem, özellikle İngiltere’de başlayan ve sonrasında kıta Avrupa’sına da yayılan kömüre dayalı sanayileşme, beraberinde ortaya çıkan fabrika kentler ve yeni sınıfsal yapı ile kendini belirgin kılan bir dönemdir. Bu dönem, tarihsel açıdan bir sıçrama ve eşik olarak görülebilir. Sanayileşme-kentleşme süreçlerinin yarattığı yoğunlaşmış çevre kirliliği, gerek doğal alanların hızla tahribine, gerekse de kent ve kasaba ölçeğindeki yaşam ortamlarının son derece kirli alanlara dönüşmesine neden olmuştur. Uygarlık ve insanlık tarihi açısından, o güne kadar görülmemiş ölçekteki bu değişim, diğer birçok alanda olduğu gibi çevre sorunlarının ortaya çıkması ve görünür olması açısından milat olarak anılabilir.

Ekolojik krizin en önemli nedenleri arasında neler sayılabilir?

Dünyanın ve ülkemizin karşı karşıya olduğu çevre sorunları, bugün çok ciddi boyutlara ulaşmıştır. Bu bağlamda, çevre alanında araştırma yapan bilim insanları gelinen süreci doğa ve yaşam ortamları açısından tehdit olarak algılamaktadır. Bu tehdit doğal varlıkların yok olması, tüketilmesi yanında ekosistemin de geri dönüşü olmayacak şekilde bozulması sürecini kapsamaktadır. Genel kabul olarak bu durum “ekolojik kriz” ile tanımlanmaktadır. Ekolojik krizin temel nedenleri arasında ise küresel ölçekte yaşanan, açlık, barınma sorunu ve yoksulluk sarmalındaki siyasal sorunları sıralamak mümkündür.

2000’li yılların en önemli çevre sorunları nelerdir?

2000’li yıllarda dünyamızın ve doğal yaşam ortamlarımızın karşı karşıya kaldığı başlıca sorunlar şu şekilde özetlenebilir:

Doğal varlıkların (su, hava, orman, toprak) hızla yok edilmesi ve kirletilmesi,

  • Çarpık ve düzensiz kentleşme,
  • Çevre dostu olmayan teknolojiler kullanan sanayi dallarından kaynaklanan sorunlar,
  • Sanayileşme, enerji ve madencilik alanlarında uygulanan yanlış politikalar,
  • Sanayi yer seçimi, enerji üretimi ve madenlerin işletiminde, doğal varlıkların ve yaşamın göz ardı edilmesi,
  • Doğal kaynaklar (yer altı ve yer üstü zenginlikleri, madenler, petrol, vb.) üzerindeki baskının artması, bu kaynakların hızla tüketilmesi ve yönetimleri sürecinde oluşan çevresel sorunlar,
  • Küresel ısınma, ozon tabakasının incelmesi, iklim değişikliği,
  • Atık sorunu, çöplerin gerek içerik-tehlikeli atıklar, hastane atıkları, radyoaktif atıklar gerekse de miktar olarak büyük sorun yaratması,
  • Çevresel sorunlara bağlı ve yaşam kalitesinin bozulmasından kaynaklanan sağlık sorunları, kanser ve benzeri hastalıkların artması.

Ekoloji ve Çevrebilim kavramları nedir? Karşılaştırarak açıklayınız.

Ekoloji, canlıların ve çeşitli tür ve organizmaların bulundukları ekosistemdeki yaşam döngülerini ve birbirleri ile ilişkilerini inceleyen bir bilim dalıdır. Çevre sorunlarının ortaya çıkması ya da görünür olması ile birlikte ekoloji biliminin kapsamı genişlemiş, bir anlamda ekoloji geleceğin bilimi olarak görülmeye başlamıştır. Böylece klasik ekolojinin ilgi alanı genişlemiştir. Ekoloji biliminin kapsamının genişlemesi, yeni yöntem ve araçlar ile sürekli devinim içinde olan bir bilim dalına dönüşmesi başka bilim alanları ile ortak çalışma ortamları yaratmıştır. Sonuç olarak, ekoloji biliminin siyasal ve toplumsal alanla buluşması ile birlikte, siyaset bilimi, sosyal bilimler, sosyoloji, kamu yönetimi, iktisat, fen ve teknik bilimler, mühendislik alanları (çevre mühendisliği gibi özel bir çalışma ve bilim alanı doğmuştur), halk sağlığı bilim alanı, sağlık alanında yeni uzmanlıklar (sağlık teknisyenliği vb.) ve felsefenin yeni alanları ekoloji bilimi ile yan yana çalışmaya başlamıştır. Böylece, “çevrebilim” olarak adlandırılan, disiplinler arası ve bağımsız bir bilim dalı ortaya çıkmıştır.

İlgili Kategoriler

Anadolu AÖF



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir