AÖF Ders notları-Batıda ve Türkiye’de barış harekatının tarihçesi



BATI’DAKİ BARIŞ HAREKETİNİN TARİHÇESİ

Ulus Devletlerin Ortaya Çıkışı

  • Savaş, devletler için siyasi rakipleri yok etmek ve şiddeti tekelleştirmek için tarihsel olarak en önemli yöntem olmuştur .Modern ulus devletlerin oluşumundan sonra da savaş, belirleyici önemini korumuştur.
  • Savaşlar modern ulus devletin oluşumunda büyük bir rol oynasa da siyasi otorite gücünü sadece şiddetten değil, aynı zamanda kurduğu meşruiyet zemininden alır.
  • Tarihsel süreç içerisinde devletler siyasi rakipler arasından sıyrılıp otoritelerini merkezîleştirmeye çalışırken, egemenlik kurdukları topraklarda yaşayan nüfusun merkeze bağlılığını da önemsiyorlardı.
  • Devletler bu bağlılık karşılığında askerî koruma ve olası tehditlere karşı savunma vaat etmiştir.
  • Modern ulus devlet, bu vaadi daha etkin bir biçimde yerine getirdikçe, merkezî otoritesini ve aynı zamanda, meşruiyetini güçlendirmiştir.
  • Aynı zamanda meşruiyet sağlama ihtiyacı, vatandaşlık haklarını güçlendirdi. Giderek merkezî pozisyonunu güçlendiren modern ulus devlet, bu pozisyonun devamını sağlamak için sık sık savaşmak zorundaydı.
  • Savaşların yüksek maliyeti ve insan kaynağı ihtiyacı ise, halktan toplanan vergi ve vatandaşların askere alınmasıyla karşılanıyordu.
  • Ulus devletin sağlamlaştırdığı sınırlar içersindeki bu kaynak arayışı, halkın hoşnutsuzluğunun devlete yöneltilmesine yol açtı.
  • Kaynak aktarımına karşı duruş, ulus devletin vatandaşlık haklarını genişletme ve demokratikleşme yönünde tavizler vermesine yol açtı.
  • Temsili kurumlar, mahkemeler ve hakların garanti altına alınması bu “taviz”lerin kapsamını oluşturmuştur.
  • Devletin artan gücüne karşı yaygın direniş “temsil yoksa vergi de yok”, anlayışında özetlenebilir. Yirminci yüzyılda da vatandaşların savaşa katılması karşılığında siyasi ve sosyal haklar genişletilmiştir.

Modern Toplumsal Hareketlerin Ortaya Çıkışı

  • Modern ulus devletlerle vatandaşların arasındaki ilişkide belirleyici unsurların başında toplumsal hareketler gelir.
  • Toplumsal grupların arasındaki çatışmaların bir ifade şekli olan toplumsal hareketler, ilk olarak Avrupa’da moderniteyle beraber meydana gelmiş bir olgudur . şekillerde vücuda gelmiştir.
  • “yerel ayaklanmalarla” cevap vermiştir. Bu ayaklanmaların genel özellikleri, cemaatlerle birebir ilgili meseleler üzerine olmaları, çatışmaların yerel cemaatlerin dışına taşmaması, her bir yerel toplulukta farklı tezahür etmesi ve çatışmalarının nedeni olarak merkezî bir otoriteyi hedeflenmemeleridir .
  • Yerel ayaklanmaların, ana nedenleri vergilerin artması, açlık, haksızlık sonucu ortaya çıktığı düşünülen ölümler, toprak ve su kullanma haklarının gasp edilmesi olmuştur
  • Hızlı bir şekilde ortaya çıkan ve kısa süren bu yerel ayaklanmalarda, topluluklar suçladıkları aktörlere karar alıcı veya kararları uygulayıcı olmaları fark etmeksizin- doğrudan müdahalelerde bulunmuş, çoğunlukla karşıtlarına şiddet uygulamıştır.
  • Ancak modernleşme süreciyle beraber çatışma siyaseti dönüşüm geçirmiştir. Modern ulus devletin oluşmasıyla siyasi güç merkezde toplanmaya başlamıştır.
  • Vergi toplama, askere alma, adalet dağıtma gibi faaliyetler, güçlerini oluşturup pekiştirmeye başlayan merkezî devletler tarafından yürütülmeye başlanmıştır.
  • Toplumsal grupların kendi aralarındaki çatışmalarda da devlet başvurulan ana çözüm mecrası olarak görülmeye başlanmıştır.
  • Buna paralel olarak, ekonomik alanda kapitalizmin gelişmesi ve yayılması ile sanayileşme süreçleri feodal toplumlarda daha önce görülmemiş bir sosyal devinim sağlamıştır.
  • Aynı zamanda, modern sınıfların oluşmasına neden olarak, toplumsal aidiyetlerin yerel ağların ötesine geçmesine neden olmuştur.
  • Aynı zamanda, sınıflar arası eşitsizlikle beraber üzerinde seferber olunacak yeni ihtilaf ve çatışma meseleleri ortaya çıkmıştır..
  • parçalanmış ve kopuk hâlde yaşayan topluluklar birleş(tiril)erek, ulusal topluluklara dönüşmüştür. Artan okuma yazma oranlarıyla beraber roman, gazete, dergi ve el ilanı gibi yazılı iletişim araçlarının gelişimi ve derneklerin yaygınlaşması sonucunda yaşanan canlılık, daha önce kopuk bir şekilde yaşayan yerel toplulukların birbirleriyle bağlar kurmasında etkili olmuştur.
  • Bütün bu gelişmeler modern toplumsal hareketlerin oluşmasının önünü açmıştır.
  • Yerel ayaklanmalardan farklı olarak toplumsal hareketler çerçevesinde toplumsal gruplar yerel olmaktan çıkararak, daha geniş kesimleri ilgilendiren meseleler üzerine seferber olmaya başlamışlardır.
  • Eylemler ve hareketler farklı zaman ve mekanlarda tekrarlanabilme özelliği kazanmıştır.
  • Korumacı ilişkilerinin değişmesiyle özerkliklerini kazanan gruplar, uğradıkları haksızlıkların kaynağı olarak gördükleri karşıtlarıyla seferberlikleri sırasında doğrudan karşı karşıya gelmiştir.
  • yüzyılda başlayan toplumsal hareketlerin oluşma süreci, 20. yüzyıla gelindiğinde tamamlanmıştır.

Modern Barış Girişimlerinin Başlangıcı

  • Barış fikri, Antik Çağ’dan itibaren felsefecilerin, düşünürlerin, yazarların ve dinlerin üzerinde düşündüğü konulardan biri olmuştur.
  • Kavram, genel olarak ahlakî, siyasi ve toplumsal çatışma ve doğayla uyum boyutlarıyla ele alınmıştır .
  • Tek tanrılı dinlerin bir kısım kolları da pasifizmi dinî öğretilerinin temel taşlarından olduğunu savunmuşlardır.
  • Pasizvizm:genel olarak şiddetin her türüne karşı çıkan ve şiddetin tüm toplumsal ve siyasal pratiklerden dışlaması gerektiğini savunan dini ve ahlaki temelli düşüce akımıdır.
  • Savaş karşıtlığı:özellikle devletler arasında yürütülen savaşlara,devletlerin şiddetin tekelini elinde bulundurmasına ve askeri kurumların varlığına karşı çıkan düşüncelerin genel adıdır.
  • Quakers, Brethern Kilisesi ve Menonitler gibi reformist Protestan cemaat ve mezhepler öldürme faaliyetlerinin dinî inançlarına ters düştüğünü savunarak savaşlara karşı olduklarını ilan etmişlerdir
  • Kölelik, kadın hakları gibi konularla ilgili adaletsizliklere de karşı çıkan bu ‘barışçıl’ gruplar, bireysel davranışlardan uluslararası siyasete kadar hiçbir alanda şiddet kullanımının olmaması gerektiğini savunmuştur.
  • seküler barış girişimleri ise 18. yüzyıldan itibaren şekillenmeye başlamıştır
  • İlk barış cemiyetleri 1815 yılından itibaren Amerika ve Britanya’da kurulmuştur. 1828 yılında geniş kapsamlı Amerikan Barış Cemiyeti kurulmuştur.
  • Avrupa çapında1843-1850 yılları arasında düzensiz olarak organize edilirken, 1889 tarihinden itibaren Avrupa’da, 1892 yılından itibarense dünya genelinde düzenli olarak her yıl yapılmaya başlanmıştır.
  • Bu barış konferanslarının da etkisiyle, barış organizasyonları Amerika veBritanya’da sayıca artmıştır.
  • Fransa, İtalya, Hollanda ve İskandinavya ülkeleri gibi Avrupa’nın değişik bölgelerinde birçok barış örgütü ve topluluğu kurulmuştur.
  • 1900 yılındaki barış örgütü sayısı Britanya’da 46, Almanya’da 72, Fransa’da 16, Amerika’da 15, Rusya’da 1 ve İskandinavya ülkelerinin toplamında 216 tanedir .
  • Çeşitli barış örgütlerinin de çabalarıyla, uluslararası ilişkileri güçlendirmek ve devletler arasında uzlaşma sağlamak amacıyla Milletler Cemiyeti kurulmuştur

ABD’DE VE AVRUPA’DA BARIŞ HAREKETİ

  • Toplumsal hareket kampanyası , belirli bir hedefe ulamak için toplumsal hareket aktörleri tarafından düzenlenen  tematik, sosyal ve zamansal olarak bir bütünlüğe sahip eylemler toplamına verilen addır.
  • Barış hareketi, İkinci Dünya Savaşı’nın bitiminden günümüze kadar genişlemiş ve kalıcı bir harekete dönüşmüştür.
  • Özellikle Amerika ve Avrupa’da gelişen hareket,bazı dönemlerde canlılık gösterip belli başlı kampanyalarla seferber olurken, diğer dönemlerde yavaşlayarak eylemsizlik hâline geçmektedir.
  • Başka bir deyişle, diğer hareketlerde görüldüğü gibi barış hareketi çatışma döngüleri/protesto dalgaları hâlinde ilerler.
  • Buna göre, siyasal alanda, diğer siyasal aktörlerden gelen desteğin artması, karar alma mekanizmalarına erişim kolaylığı, devlet baskısının azalması, siyasal elit grupların parçalanması ve hükümet değişikliği gibi değişiklikler meydana gelir
  • Toplumsal hareket gruplarının bazıları bu siyasal değişiklikleri, lehlerine kullana bilecekleri “siyasi fırsatlar” olarak değerlendirir.
  • Üzerinde seferber oldukları konu hakkında kazanım elde edeceklerine inanan “öncü” gruplar eylemlerine başlar.
  • Seferber olan grupların artması,aralarındaki etkileşimin fazlalaşması için tek bir amaç için bir araya gelmeleriyle kampanyalar meydana gelir.
  • Protesto döngüsü /protesto dalgasının en üst noktasıdır.
  • Gruplar bekleme konumundayken fazla görünür değillerdir,ama bu hareketin yok olduğu anlamına gelmez.
  • Aksine , barış hareketleri organizasyonları va ağları küçülmelerine rağmen, eylemsizlik sürecinde de aktiflerdir,ve sonraki kampanya için çalışmaya devam ederler.
  • Barış hareketi de yukarıda tarif edilen protesto dalgaları üzerinden seyreder.

İkinci Dünya Savaşı Sırasında Nükleer Silahlanma Karşıtı Girişimler

  • Amerikan barış hareketinin ilk kapsamlı kampanyası 1936-1937 yılları arasında Acil Barış Kampanyası (EPC) adı altında gerçekleşmiştir.
  • Kampanya, barış grupları arasında çıkan anlaşmazlıklardan dolayı 1937 yılında sona ermiştir.
  • İkinci Dünya Savaşı’nın son yıllarına kadar pasif konumda kalan barış hareketi, nükleer silahlanma karşıtı faaliyetlerle tekrar harekete geçmiştir.
  • 1942 yılında ABD’nin nükleer başlıklı silah geliştirme amacıyla başlattığı Manhattan Projesi sonucunda üretilen atom bombası, 1945 yılında Japonya’nın Nagasaki ve Osaka şehirlerinin bombalanmasında kullanılmıştır.
  • Manhattan Projesi’ne dâhil olmuş bazı bilim adamları, Amerikan Atom Bilim Adamları (FAS) (daha sonra Amerikan Bilim Adamları) adlı örgüt altında toplanmıştır.
  • Manhattan Projesi’nin direktörü ünlü fizikçi Julius Robert Oppenheimer da nükleer enerjiyle ilgili her türlü araştırma, geliştirme proje ve uygulamalarının uluslararası bir örgüt tarafından denetlenmesi önerisini getirmiştir.
  • Böylelikle, Soğuk Savaş dönemi boyunca etkili bir şekilde var olan nükleer silah karşıtı hareketin ilk temelleri atılmıştır.

Soğuk Savaş Dönemi

  • Savaşın sonunda nükleer silahların kullanılmasıyla, “nükleer çağ”a girilmiş oldu.
  • Bu dönem boyunca, insanlık dünyada büyük yıkımlara neden olabilecek nükleer savaşların her an meydana gelme tehdidiyle karşı karşıya kalmıştır.
  • Nükleer tehdidi artıran bir başka etken de dünyanın iki kutba ayrılarak, devlet bloklarının birbirleriyle silahlanma yarışına girmeleri olmuştur.
  • Öte yandan, devletler arası diyalog, işbirliği ve savaşların durdurulması amaçlarıyla Birleşmiş Milletler gibi uluslararası organizasyonların kurulması da bu dönem dünya siyasetindeki olumlu gelişmelerdendir.
  • Soğuk Savaş dönemi boyunca, barış hareketlerinin üzerinde seferber olduğu 2 ana konu Vietnam Savaşı ve nükleer savaş tehdidi olmuştur.

Nükleer Silahların Denenmesine Karşı Kampanyalar

  • İkinci büyük kampanya dalgası, Soğuk Savaş yıllarında, devletlerin nükleer silahları geliştirme amacıyla yaptığı nükleer silah denemeleriyle gelmiştir.
  • ABD, 1954 yılı Mart ayının ilk günü adalarında ilk kez hidrojen bombası denemeleri yapmıştır.
  • Atom bombasından yüzlerce kat daha etkili ve ölümcül olan bombaya tepki bu defa 1957 yılında kurulan New York merkezli Makul Nükleer Politikalar Komitesi’nden gelmiştir.
  • Bir yıl sonra, 1958 yılında da Londra merkezli Nükleer Silahsızlanma Kampanyası ilk toplantısını yapmıştır.
  • Bu gruplar, eğitim, bilgilendirme çalışmaları ve reklamlarla, özellikle Amerikan ve Britanya kamuoyunun dikkatini çekmeyi ve nükleer silahların denenmesini çok taraflı olarak yasaklanması talepleri etrafında kamuoyu yaratmayı başarmıştır.
  • dünyaca ünlü entelektüel ve bilim insanları Bertrand Russell ve Albert Einstein 1955 yılında ortak olarak “Russell-Einstein Manifestosu” adıyla anılan bir çağrı yapmıştır.
  • Çağrıda, nükleer silah denemelerinin ve silahlanma yarışının durdurulması talebinde bulunulmuştur.
  • 1957 yılında konularında uzman 22 bilim insanının katıldığı ve nükleer denemelerin dünya çapında yasaklanması talebinde bulunulduğu Pugwash Konferansı’nın temelinde de “Russell-Einstein Manifestosu” vardır (
  • 1950’lerin son döneminde, iki eylemci gemisinin Pasifik’teki nükleer deneme sahasına giriş yapmaya çalışması ve eylemcilerin defalarca tutuklanmaları, konu hakkında medyanın ilgisini artırmıştır.
  • Böylelikle kamuoyunun konu hakkındaki artan bilgisiyle, pasifist grupların yürüyüş, oturma eylemi ve diğer sivil itaatsizlik eylemleri yaygınlık kazanmıştır .

Vietnam Savaşı Karşıtı Hareket

  • 1960’lara damgasını vuran bir başka kampanya da Vietnam Savaşı karşıtı hareket olmuştur.
  • Vietnam Savaşı, Cumhuriyetçi Richard Nixon’ın 1969 yılında başkanlığa seçilmesinin sonrasında devam etse de Amerika toplumunun genelinde savaş karşıtlarına olan destek düşmeye başlamıştır.
  • Bunun başlıca nedeni, yukarıda bahsedilen şiddet içeren eylemlere karşı kamuoyunun tepki duyması olmuştur.
  • Nixon’ın da ifade ettiği gibi, ABD’nin savaşı bitirmek için nükleer saldırı tehdidini kullanma planı, savaş karşıtlarının eylemleri nedeniyle yürürlüğe konamamıştır .
  • 1972 yılında ise,Amerikan Kongresi’nin kararıyla Vietnam Savaşı sona ermiştir.

1970’lerde Savaş Karşıtı Kampanyalar

  • Nükleer silahların yayılmasını önleme antlaşması 1 temmuz 1968 yılında imzalanmıştır.
  • Amerika ve Sovyetler birliği,yayılan vietnam savaşı karşıtı gösterilerinde etkisiyle1967-1972yılları arasında stratejik silahların sınırlandırılması müzakerelerini yürütmüştür.
  • Nixon tarafından yürürlüğe konması planlanan anti-balistik füze sistemleri projesi olmuştur.
  • Amerikan şehirlerinin yakınına yerleştirilecek bu bölgenin olası bir nükleer füze saldırısına karşı korunması amaçlanmıştır.
  • Nükleer silahlanmayave anti lojistik füze sistemlerine karşı oluşan tepkilerin sonucunda,birinci silahları sınırlama anlaşması (SALT1) veAnti balistik füze sistemleri anlaşması 1972 yılında imzalanmıştır.
  • SALT2 ABD senatosu tarafından onaylanmıştır.

1980’li Yıllarda Nükleer Silahsızlanma Hareketleri

  • 1980’lerin başından itibaren Ronald Reagan yönetimindeki Cumhuriyetçilerin iktidarıyla beraber ABD ve Sovyetler Birliği arasındaki gerilim artmıştır ve her iki ülke hızlı bir silahlanma yarışına girmiştir.
  • Artan nükleer silahlanmanın etkisiyle özellikle Amerikan ve Avrupa toplumları nükleer savaş tehdidinden her zamankinden daha fazla tedirgin olmaya başlamıştır.
  • 1979 yılında Three Mile Island ve 1986 yılında Çernobil nükleer enerji santrallerinde meydana gelen kazalar da 1980’ler boyunca olası bir nükleer savaş hakkında kamuoylarının duyduğu kaygıları arttıran etkenler olmuştur.
  • Hızlanan nükleer silahlanma yarışı hakkında kamuoyunda duyulan rahatsızlık ve korku sonucunda, bir süredir aktif olmayan barış hareketi, eylem ve diğer faaliyetlerin yavaşladığı ve ölçeğinin küçüldüğü eylemsizlik döneminden çıkmıştır.
  • Atlantik Okyanusu’nun her iki tarafında nükleer savaş karşıtları hızla örgütlenerek nükleer silah karşıtı kampanyalar başlatmıştır.
  • 1980’ler boyunca ABD’de nükleer silahlanma karşıtı protesto ve faaliyetler geniş tabanlı Nükleer Silahlanmanın Dondurulması Kampanyası çatısı altında meydana geldi.
  • 1800 kadar yerel STK’nın katıldığı kampanyaya, daha önceki dönemde nükleer silahların denenmesi karşıtı protestolarda başrolü oynayan SANE örgütü de kampanyaya katılmıştır.
  • Merkezî olmayan ve esnek bir ağ olarak şekillenen kampanyayla, hem ABD’nin hem de Sovyetler Birliği’nin her tür nükleer silah araştırma, geliştirme ve yerleştirme faaliyetlerinin dondurulması talep edilmiştir.
  • Yapılan çeşitli kamuoyu araştırmalarına göre, Amerikan kamuoyunun yüzde 60 ile 80 arasında bir kesimi nükleer silahların dondurulması talebini desteklemiştir.
  • Nükleer Silahlanmanın Dondurulması Kampanyası, eylem biçimleri açısından çok geniş bir repertuara sahiptir.
  • ABD Başkanı Ronald Reagan’ın 1983 yılında ilan ettiği, amacı Sovyet balistik fü-zelerini uzaydan ve havadan durduracak bir savunma kalkanı yaratmak olan Stratejik Savunma Girişimi,çok bilinen adıyla “Yıldız Savaşları” projesi, nükleer silahsızlanma hareketine başka bir ivme katmıştır.
  • Asıl hedefin Sovyetler Birliği’ni benzer bir girişime sevk ederek ekonomik olarak zayıflatmak olan proje, 1972 tarihli Anti-Balistik Füzeler (ABM) antlaşmasına aykırı olduğu ve iki süper güç arasındaki dengeleri değiştireceği nedenleriyle gerek kamuoyunda gerekse ABD senatosunda tepkilere yol açmıştır.

ABD Kongresi’nde bu muhalefetin etkisiyle alınan silahlanma bütçesini kısıtlama ve silah kontrollerini arttırma kararlarıyla Reagan hükümetinin hareket alanı daraltılmıştır. Proje, Soğuk Savaş döneminin kapanmasıyla rafa kalkmıştır

Soğuk Savaş Sonrası Dönem

  • Soğuk Savaş’ın bitişi diğer toplumsal hareketler için olduğu kadar barış hareketi için de dönüm noktası olmuştur.
  • Soğuk savaş dönemi sonrası barış hareketleri incelendiğinde, barış kampanyaları ve faaliyetlerinin ulus ötesi özellikler kazandığı görülür.
  • 1970’lerde temelleri atılan ve sosyalist sistemlerin çökmesiyle hız kazanan küreselleşme sürecinin etkisi büyüktür.
  • Dünyayı çepeçevre saran bu ulus ötesi ağlar sayesinde, toplumlar arasındaki zamana ve mekâna dayalı uzaklıklar ve engeller hızla azalma eğilimine girmiştir.
  • Ekonomik, siyasi ve sosyal alanlarda küresel ağların yaygınlığı artmış; küresel bağlantılar yoğunlaşmış; para, mal, insan ve bilgi akışlarının küresel düzeyde hızı ve küresel bağlantıların etkisi artmıştır .
  • Siyasal alanda, küreselleşmenin yarattığı en büyük etki ise ulus devletlerin rol,
  • güç ve yetkilerinin dönüşüme uğraması olmuştur.
  • Ulus devletler, ulus üstü kurum ve alanların ortaya çıkmasıyla en önemli siyasi mecra olma konumunu kaybetmeye başlamıştır.
  • Bütün küreselleşmeye bağlı dönüşümler, hızla gelişen bilgi ve iletişim teknolojilerinin etkisiyle de birleşince, toplumsal hareketlerin, STK’ların ve bireylerin küresel ölçekte bağlantılarının artmasına, güçlenmesine ve yaygınlaşmasına neden olmuştur.
  • Bütün bu aktörler ve faaliyetleri, dünyayı sarmakta olan “Küresel Sivil Toplumu” ortaya çıkarmıştır.

Birinci Körfez Savaşı Karşıtı Eylemler

  • Birinci Körfez Savaşı, 1991 yılında ABD’nin öncülüğünde oluşan uluslararası askerî gücün Kuveyt’in Irak işgal ve ilhakından kurtarılması amacıyla, Irak’a askerî müdahalesiyle gerçekleşmiştir.
  • BM’nin de desteklediği savaşın sonucunda, Irak’ın Kuveyt’i işgali sonlandırılmıştır.
  • Askerî müdahale sonrasında Irak’taki Saddam Hüseyin yönetimine karşı ekonomik ambargo, Irak’ın petrol ihracatının kısıtlanması ve Irak topraklarının BM denetimine açılması gibi bir dizi yaptırım yürürlüğe konmuştur.
  • Birinci Körfez Savaşı, önceki dönem savaşlara göre iki farklı özellik sergiler.
  • Birincisi, BM’de 28 ülkenin onayıyla alınan karar doğrultusunda açılan bu savaş, ilk küresel savaş olma niteliğini taşır.
  • İkinci olarak, Birinci Körfez Savaşı televizyondan yayınlanan ilk savaş olmuştur

Irak Savaşı Karşıtı Kampanya

  • Soğuk Savaş döneminin en büyük barış seferberliği yine Irak üzerine meydana gelmişti.
  • 11 Eylül 2001 yılında Dünya Ticaret Merkezi’nin bulunduğu New York şehrindeki İkiz Kulelere düzenlenen saldırı Soğuk Savaş sonrası dönemin kırılma noktası olmuştur. Saldırı, El Kaide tarafından gerçekleştirilmiş olsa bile, ABD’nin Bush yönetimi, Saddam Hüseyin yönetimini de El Kaide’nin destekçilerinden biri olmakla suçlamıştır.
  • ABD önderliğindeki askerî koalisyon, 2001 yılının sonlarında Afganistan’ı işgal ederek, Usama Bin Laden’le ilişkileri olan Taliban rejimini devirmiştir. Bunun hemen sonrasında diğer hedeflerine yönelen Bush yönetimi, Irak,Kuzey Kore ve İran’ı teröre destek vermekle suçlayarak, bu ülkeleri “Şer Ekseni” olarak tanımladı. Böylelikle, 21. yüzyılın ilk büyük savaşının önü açılmış oldu.
  • Irak Savaşı’yla ilgili diplomatik ve askerî süreç devam ederken, dünya genelinde savaş karşıtlığı hızla artmıştır.
  • Irak’a karşı yapılması düşünülen saldırıya olan tepkiler kısa bir süre içinde bütün dünyayı kapsayan ulus ötesi bir seferberliğe dönüşmüştür.
  • Bu seferberliğin tepe noktası, 15 Şubat 2003 tarihinde insanlık tarihinin bugüne kadarki en büyük ve geniş kapsamlı gösterisi olmuştur.
  • Bu gösteri için, dünyanın 60’tan fazla ülkesinin 600’den fazla şehrinde milyonlarca savaş karşıtı insan aynı tarihte bir araya gelerek aynı amaç, yöntem ve hatta sloganlarla harekete geçmiştir.
  • Küresel Adalet Hareketi’nin koordinasyonuyla düzenlenen, küresel ölçekteki bugüne kadarki en büyük seferberlik, küreselleşmenin beraberinde getirmiş olduğu iki alan sayesinde mümkün olmuştur: sosyal forumlar ve elektronik medya.
  • Bu tarihten sonra düzenli olarak her yıl yapılan dünya sosyal forumlarına, yerel, ulusal ve bölgesel ölçekli sosyal forumlar da eklenmiştir.
  • Sosyal forumlarda; çevre, insan hakları, barış, eşitsizlik, kadın hakları, ırkçılık, yerli topluluklarının hakları ve benzer diğer birçok konuda kapitalist küreselleşmenin neden olduğu sorunlar masaya yatırılır.
  • Irak Savaş’ına karşı somut girişimlerde bulunup küresel ölçekte seferber olunması fikri, ilk kez Kasım 2002’de Floransa’da toplanan ve önemli bölgesel forumlardan olan Avrupa Sosyal Forumu’nda ortaya atılmıştır.
  • Toplantıya,Avrupa’nın hemen hemen her bölgesinden barış aktivistleri katılırken, Filipinler veAmerikan barış hareketi temsilcileri de yer almıştır. Böylelikle, başta Avrupa merkezli düşünülen Irak Savaşı karşıtı mücadele dünyanın diğer bölgelerini de kapsamaya başlamıştır.
  • Son olarak, oluşturdukları elektronik medya ağları sayesinde, kitlesel medyanın kendilerine ulaşması ve ilk elden bilgi alması kolaylaşmıştır.
  • Kısaca, sosyal forumlar dünyanın farklı bölgelerinden aktivistleri bir araya getirerek yüz yüze temaslarda bulunmalarını ve birbirleriyle tanışıp bağlar kurmalarını sağlayan platformlar olmuştur.
  • Kampanyada, her tür din, ırk, etnik köken, cinsiyet, yaş grubu, eğitim durumu ve sınıftan insan yer almıştır .
  • Yukarıda sözü edilen katılımcıların köken farklılıkları ortak seferberlik için aşılabilmesi, KAH gruplarının sağladığı koordinasyonla mümkün olmuştur.
  • KAH’ın etkisi bununla sınırlı kalmamıştır ve kampanyanın konusunun çerçevelemesinde de oldukça büyük rol oynamıştır. Irak Savaşı, birçok koalisyon ve hareket grubu tarafından kapitalist küreselleşmenin bir sonucu olarak yorumlanmıştır.

Uluslararası Anti-Personel Mayınların Yasaklanması Kampanyası

  • Soğuk Savaş dönemi sonrasında dünya ölçeğinde yürütülen başarılı barış hareketi kampanyalarından bir başkası da anti-personel mayınlarının (APMler) yasaklanması konusu üzerine olmuştur.
  • APM’ler, maliyetinin ucuz olması, döşenmesinin kolaylığı ve yarattığı etkinin büyük olması gibi nedenlerden dolayı 1990’ların ikinci yarısına kadar özellikle ülke sınırlarının korunması amacıyla dünya genelinde yaygın olarak kullanılmıştır.
  • 1992 yılında, birçok Amerika ve Avrupa merkezli grup ve STK bir araya gelerek Uluslararası Anti-Personel Mayınların Yasaklanması Kampanyası’nı başlatmıştır.
  • Kampanya, anti-personel mayınların dünya ölçeğinde kullanılmasının yasaklanması, kullanılmakta olan APM’lerin etkisiz hâle getirilmesi ve APM mağdurlarına yardımın artırılmasını hedeflemiştir.

BALKANLAR’DA BARIŞ HAREKETLERİNE ÖRNEK

Eski Yugoslavya Cumhuriyetleri’nde Savaş Karşıtı Hareketler Örneği

  • Eski Yugoslavya Cumhuriyetleri’nde savaşları sürdürenlerin temel savı, bu savaşlara, yüzyıllardır süren etnik anlaşmazlıkların neden olduğudur.
  • barış hareketi temsilcileri ise ortak olarak etnik nefretin sonradan “üretildiğini” savunmuşlardır.
  • irili ufaklı birçok toplumsal hareket organizasyonu oluşturulmuştur .
  • Bu girişimler, boykot, imza kampanyası, yürüyüş, lobicilik ve bilgi toplama gibi değişik eylem biçimleri kullanmıştır.

Örneğin, Kosova’nın özerkliğinin S mokrasi İçin; Şiddete Karşı” çağrısını imzalamıştır.

TÜRKİYE’DE BARIŞ HAREKETİ

1980 Öncesi Barış Hareketinin Durumu

  • İlk barış ve anti militarizm girişimlerine 1950’lerde Türkiye’nin de dâhil olduğu Kore Savaşı sırasında rastlanır.
  • 1960’lardan itibaren öğrenci ve sol hareketin yükselişiyle beraber, savaş karşıtı eylemler artmıştır.
  • 15 Temmuz 1968 yılında ABD Altıncı Filosu’na ait savaş gemilerinin İstanbul’u ziyareti sırasında, sol öğrenci gruplarının yaptıkları eylemlerle bu ziyareti protesto etmesi en bilinen anti-militarist (benzeri) eylemlerdendir.
  • Batı’da görülen ana konusu barış olan kampanya ve toplumsal hareket seferberlikleri Türkiye’de görülmemiştir.
  • Barışla ilgili eylemler, antiemperyalizm ve ABD karşıtlığı temelinde yükselen antimilitarist bir yaklaşım ifadesi olmuştur.
  • Özetle, savaş karşıtlığı, toplumsal hareketlerin ana meseleleri olmaktan çok, genellikle sol grupların devrimci projelerin doğrultusunda zaman zaman ifade ettiği ve ideolojik tercihleriyle şekillendirdiği ikincil/tâli bir konu olarak kalmıştır.
  • Barış Hareketi’nin kendi ayakları üzerinde duramadığı ve oldukça kısıtlı olduğu bu dönemde, barış konusunda faaliyet gösteren sadece iki örgütlenme olmuştu
  • Bunlardan ilki, 1950 yılında kurulan ve Türkiye’nin Kore Savaşı’na katılmasına karşı çıkan Barışperverler Cemiyeti’dir.
  • Bir grup sosyalist entelektüel ve akademisyen tarafından kurulan örgütün üyeleri, ilk ve tek eylemleri olan savaş karşıtı ilan dağıtma faaliyetlerinden sonra tutuklanmışlardır.
  • Örgüt de kurulmasından 15 gün gibi kısa bir süre sonra kapatılmıştır
  • İkinci barış örgütü ise yine bazı sosyalist aydın, yazar, akademisyen ve sanatçılar tarafından 1977 yılında kurulan Barış Derneği’dir.
  • Barış Derneği kapsamındaki eylemler siyasi partilerle ilişkili olarak görülmüştür ve Soğuk Savaş dönemi siyasi kamplaşma doğrultusunda derneğin bu ilişkilerin gölgesi altında kaldığı iddia edilmiştir. Eski yöneticilerinden Baydar’ın da belirttiği gibi Barış Derneği’nin faaliyetlerinde hedef genellikle “karşı kampta” bulunan ABD ve nükleer füzeleri olurken, İran-Irak Savaşı, Afganistan veya Filistin gibi konular da fazla çalışma yapılmamıştır.

12 Eylül 1980 askerî darbesi tarafından kapatılan ve kurucu ve yöneticileri tutuklanan Barış Derneği, 2003 yılında tekrar açılmıştır

2000’li Yıllarda Yükselen Barış Hareketi

  • 1980 sonrasında, Türkiye’deki barış hareketi faklı bir yola girmiştir.
  • Bu dönemde, Avrupa ve ABD’de 1960’lardan, Latin Amerika’da ise 1970’lerden beri var olan “yeni toplumsal hareketler” Türkiye’de de görülmeye başlanmıştır.
  • Feminist hareketin kampanyalarıyla başlayan toplumsal hareketlerdeki canlanma, insan hakları, çevre ve kimlik alanlarında düzenlenen birçok kampanya ve eylemlerin artmasıyla devam etmiştir.
  • Yeni toplumsal hareketler, 1980 öncesi öğrenci/sol hareketlerden farklı olarak kimliklerini sınıf aidiyeti üzerinden inşa etmemiş ve tek bir meseleye odaklanmışlardır.
  • Daha esnek, gevşek ve açık organizasyon modellerini tercih eden yeni toplumsal hareketler, ütopik ve bütüncül devrimci projeler gerçekleştirme hedefi yerine toplumsal ve siyasi hayatta kısmi dönüşümler elde etmeyi öngörmüştür.
  • Türkiye’deki barış hareketi ise diğer yeni toplumsal hareketlerle karşılaştırıldığında, daha geç ivme kazanmış ve ancak 2000’li yıllardan sonra genişleyebilmiştir.
  • Türkiye’deki barış kampanyaları genellikle uluslararası ve ulusal olmak üzere iki ana eksen üzerinde seferber olmaktadır.
  • Birinci eksendeki seferberliklerin ana konuları, Irak, Afganistan ve Filistin gibi Türkiye dışındaki savaşların durdurulması, Türkiye’nin fiili olarak bu savaşlara katılmasını engellemek ve Türkiye’de Amerikan askerî üslerinin kapatılması olmuştur.
  • İkinci eksen ise Kürt sorunu ile ilgili olarak devam eden düşük yoğunluklu savaşın bitirilerek barışçıl çözüm arayışları ve vicdani red konusunun anayasal hak olarak kabulü gibi ulusal ve yerel konular etrafında şekillenmesidir.
  • Ancak yukarıda da belirtildiği gibi, küreselleşme süreciyle iç ve dış siyaset alanları arasındaki sınırlar muğlaklaşmıştır.

BARIŞ HAREKETİNİN GENEL DEĞERLENDİRMESİ

  • Her ne kadar kolektif barış hareketi girişimleri dünya üzerinde 19. yüzyıldan itibaren görülse de Barış Hareketi 1960’lardan itibaren ortaya çıkan yeni toplumsal hareketlerin ana kollarından biri olmuştur.
  • Bu dönemden itibaren, işleyiş biçimi, organizasyon modelleri, katılımcıların kimlikleri ve eylem biçimleri açısından kendine has özellikler geliştirmiştir. Böylelikle, farklı dönemlerde yürütülen kampanyalar için kalıcı bir altyapı oluşmuş ve hareketin sürekliliği sağlanmıştır.
  • Barış hareketleri, kullandıkları taktik ve stratejiler göz önüne alındığında oldukça geniş bir eylem repertuarına sahiptir. Barış hareketinin kullandığı eylem biçimleri iki ana gruba ayrılır: alışılagelmiş eylemler ve engelleyici eylemler.
  • Alışılagelmiş eylemler kümesi, daha önceden başka hareketler tarafından yay-gın olarak kullanılmış eylem biçimlerinden oluşur.
  • Ayrıca, bu eylemlerde kolluk kuvvetleriyle doğrudan karşı karşıya gelinmez. Barış hareketinin sıklıkla başvurduğu alışılagelmiş eylem biçimleri arasında lobicilik, kamusal bilinçlendirme, bilimsel bulguları kullanma ve imza toplama yer almaktadır.
  • Toplumsal hareketlere desteği sayısal olarak göstermenin iyi yollarından biri olan imza toplama kampanyaları, başvurulan eylem tiplerinin başında gelir.
  • Kullanılan engelleyici eylemler arasında, gösteri, yürüyüş ve oturma eylemleri en çok görülen eylem tarzlarıdır. Genel olarak, bu tarz eylemler 3 ana nedenle kullanılır. Birincisi, gösteri ve yürüyüşlerle iktidar sahiplerine toplumdaki savaş karşıtlığı fikrinin yaygınlığını sayısal olarak göstermektir.
  • Çok katılımlı kitlesel gösteriler, savaşa olan toplumsal muhalefetin büyüklüğünün bir göstergesidir ve hükümetlerin üzerindeki baskıyı arttırır.
  • İkinci neden, toplumsal hareket aktörlerinin mücadelelerine olan bağlılıklarını ve birbiriyle olan dayanışmalarını karşıtlarına ve kamuoyuna simgesel olarak göstermek gayesidir.
  • Alışılagelmiş eylemlere göre engelleyici eylemler, daha riskli eylem biçimleridir. Bunun başlıca nedeni ise kamu düzeninin bozulması karşısında kolluk güçlerinin müdahale eğilimlerinin artmasıdır.

Engelleyici eylem biçimlerinin kullanılmasının üçüncü nedeni ise, toplumsal hareketlerin medyada yer alma isteğidir.

  • Ayrıca, özellikle uluslararası toplantıları sırasında dünya liderlerinin oluşturulan insan zincirleriyle sembolik olarak ablukaya alınması ve gösteriler sırasında nükleer savaşın etkilerinin temsili olarak canlandırıldığı sokak tiyatroları da birçok savaş karşıtı gösteride rastlanan eylem biçimleridir.
  • Sonuç olarak, barış kampları sayesinde, barış hareketi aktivistleri kolektif kimliklerini oluşturma konusunda önemli aşamalar kaydetmiştir.Bir başka yenilikçi eylem ise, savaştan hemen önce Irak’a giderek sivillerin bulunduğu stratejik noktalarda bekleyerek, varlıklarıyla bombardımanı önlemeye çalışan “canlı kalkanlar”dır.
  • Bir diğer eylem biçimi olan şiddet içeren eylemler, barış hareketlerinin genellikle kullandığı eylemler değildir.
  • Genel olarak toplumsal hare ketler çeşitli grup, STK ve bireylerin bir araya getirdiği belirli bir hedef için seferber olmuş toplumsal ağlar olarak şekillenir.

İlgili Kategoriler

Anadolu AÖF AÖF Ders Notları



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir