AÖF 11.ve 13. yüzyıl Edebiyatı 1.Ünite ders özeti



-Eski Türk yazı dilinden gelişen İslâmî Orta Asya Türk yazı dilinin ilk evresi  Karahanlı Türkçesi’dir

-11. -13. yüzyıllar arasında gelişen bu yazı dilinin merkezi Doğu Türkistan’da Kaşgar’dı.

-Orhon ve Uygur Türkçesinin devamı olan bu dönem Türkçesi için Hakaniye Türkçesi terimi de kullanılmaktadır.

-Uygur Hakanlığının yıkılmasından sonra Orta Asya’nın doğusundaki boşluk bu bölgede yaşayan Karluklarla beraber Yağma, Çigil ve Tohsı gibi Türk boylarının da göç etmelerine neden olmuştur

-Uygur Hakanlığının yıkılmasından sonra Orta Asya’nın doğusundaki boşluk bu bölgede yaşayan Karluklarla beraber Yağma, Çigil ve Tohsı gibi Türk boylarının da göç etmelerine neden olmuştur

-Karahanlıların hangi Türk boyundan çıktığı konusundaki teoriler:

  1. Uygur teorisi,
  2. Türkmen teorisi,
  3. Yağma teorisi,
  4. Karluk teorisi,
  5. Karluk-Yağma teorisi,
  6. Çigil teorisi,
  7. T’u-chüe teorisi

-Bu teorilerin en doğrusu kabul edilen Karluk teorisine göre Karahanlılar sülâlesi, T’u-chüe A-shi-na hanedanının bir kolu olan Karluk hanedanına dayanmaktadır.

– Karluk Türkleri 747-840 yıllarında Uygur birliğine bağlıydılar. 840 yılında Uygur-Karluk birliğinin çökmesinden sonra kurulan Karahanlı devletinin kurucusu Bilge Kül Kadır Han’dır

-Oğlu Oğulçak, devletin merkezini Kaşgar’a taşıdı

-Ogulçak, Sâmânîlerden birinin Artuç’a sığınmasına izin vermiştir. Bu müslüman şehzade ile karşı- laşma, Ogulçak’ın yeğeni Satuk’un ilerde şahsen İslâmiyeti kabul etmesini (932) ve devletin batı kısmında İslâmiyetin resmen kabulünü sağlamıştır.

-Satuk’un oğlu Baytaş, bütün ülkeyi İslamlaştırdı.

-Yusuf Kadir Han zamanında birlik sağlama girişimleri artmasına rağmen onun da bu çabaları fayda sağlamamış, oğulları 1047’de Karahanlı devletini paylaşmışlardır.

-1056 yılında Kaşgar da Süleyman Arslan Han’dan sonra hükümdarlığa Tavgaç Ulug Buğra Kara Han geçmiştir.

-Buğra Han adaletli ve dürüst yönetiminin yanı sıra bilim ve sanat adamlarını korumasıyla da ün salmıştır. Kutadgu Bilig ve Divanu Lugati’t-türk onun zamanında yazılmıştır.

-Eski Türk yazı dilinden gelişen İslâmî Orta Asya Türk yazı dilinin ilk evresi, Karahanlı Türkçesiyle yazılmış eserlerin oluşturduğu ‘Karahanlı Dönemi Orhon uygur Türkçesinin devamı olan bu Türkçe için HAKANİYE TÜRKÇESİ denilmiştir.

-. VI. ve X. yüzyılları kapsayan bu dönemden sonra gelen Karahanlı Türkçesi (= Hakaniye Türkçesi) kronolojik olarak XI. yüzyıl ile başlar. Karahanlı Türk- çesi ile başlayan dönem ilk yapılan çalışmalarda Orta Türkçenin başlangıcı kabul edilmiştir

-K. Grønbech ile 1936 yılında Der türkische Sprachbau çalışmasıyla başlayan Türk dilinin tarihsel dönemlendirilmesi şu biçimde değerlendirilmiştir:

  1. Eski Türkçe: Orhon, Uygur
  2. Orta Türkçe: Karahanlı Türkçesi, Çağatayca, Osmanlıca Metinler
  3. Yeni Türkçe: Güney Türkçesi (Osmanlı, Azeri, Türkmen), Batı Türkistan ağızları (Özbek, Hive), Doğu Türkçesi (Kaşgar, Kuça, Turfan), Kuzey Türkçesi

(Koybal, Altay, Abakan), Kıpçak Türkçesi (Kırgız, Volga lehçeleri

-A. von Gabain, 1941 yılında yazdığı Altürkische Grammatik  adlı çalışmasında Orhon yazıtları ve Uygur harfli metinlerin tamamını Eski Türkçe içinde değerlendirmiştir.

-Louis Ligeti’nin de bu konudaki görüşlerini içeren bir çalışması vardır. Hasan Eren tarafından Türkçeye çevrilen “Çin Yazı ile Yazılmış Barbar Glossaları Meselesi” adlı makalede (Ligeti tarafından şöyle bir sınıflandırma yapılmıştır:

  1. Eski Türkçe (VI-IX. yüzyıl): Göktürkçe, Uygurca devri
  2. Orta Türkçe (X-XV. yüzyıl): Uygur yazı dilinin oluşumu, Çağatay yazı dili, Kıpçak ve Oğuz dili
  3. Yeni Türkçe (XVI. asırdan bugünkü Türkçenin kuruluşuna kadar).

-Ligeti’nin bu sınıflandırmasında Gabain’in görüşlerinin de etkisi olmuştur

-Ahmet Caferoğlu da Türk Dili Tarihi I adlı kitabında Eski Türkçenin içine sadece Orhon Türkçesi ve Uygurcayla yazılmış eserleri almıştır.

-Karahanlı Türkçesiyle yazılmış eserler Orta Türkçenin başlangıcı olarak kabul edilmiştir.

-Marcel Erdal, András Róna Tas ve Lars Johanson’ın çalışmalarında Karahanlı Türkçesi Eski Türkçe’de konumlanmaktadır.

-Orta Türkçe terimini Karahanlı Türkçesi için ilk defa Carl Brockelmann, 1928 yılında yayımladığı Dîvânu Lugati’t-Türk’ün sözvarlığını incelediği Mitteltürkischer Wortschatz nach Mahmūd al-Kāšgaris Divān Lugāt at-Turk adlı çalışmasında kullanmıştır.

-Grønbech, Ligeti ve Brockelmann’ın Orta Türkçe terimini kullandıklarını görüyoruz;  Ahmet Caferoğlu da Türk Dili Tarihi kitabında Orta Türkçe dönemini Karahanlı Türkçesiyle başlatır.

KARAHANLI TÜRKÇESİYLE YAZILMIŞ ESERLER

Kutadgu Bilig…

-Kutadgu Bilig, Yusuf Has Hâcib tarafından yazılmıştır: yaşı hakkında bilgi sahibi değiliz.

-Eserini 50’sini yeni geçtiği sıralarda bitirdiği ve ondan sonra da daha fazla yaşamadığı düşünülen Yusuf Has Hacib’in Hakan Buğra Han’ın tahtta olduğu 1103 yılında öldüğü tahmin edilir.

-Balasagun’da doğan Yusuf, çalışkan, akıllı, anlayışlı ve bilgili bir kişiydi. Ana dilinden başka Arapça, Farsça ve İran dillerinden Soğdçaya  hakimdi.

-Ana dilinden başka Arapça, Farsça ve İran dillerinden Soğdçaya hâkimdi.

-Kaynaklardaki bilgilere göre felsefe, ahlak ve toplumbilimi alanında aşağı-yukarı çağdaşı olan iki Türk filozofunu anlayarak okumuş ve onların öğretilerini benimsemiştir. Bunlardan biri, Fârâbî, diğeri de İbn-i Sinâ dır.

-Yusuf, yaşadığı dönemde hükümdarların saraylarında en ileri ve en önemli görevlerden biri olan ‘hacib’lik, yani ‘perdedârlık’ (mâbeynci) görevini yapmıştır.

-Buğra Han’ın çok güvendiği, kendisine en yakın tuttuğu (has) saray adamlarından olmasından dolayı da has ünvanını aldığından adı tarih sayfalarına “Yusuf Has Hacib” olarak geçmiştir.

Yusuf Has HâcibKutadgu Bilig’i Karahanlı sülalesinden Buğra Karahan Ebu Ali Hasan bin Süleyman Arslan Karahan adına hicri 462 (1069-1070) yılında, on sekiz ay içinde yazmıştır.

-Kutadgu Bilig ‘mutluluk ve kutsallık veren bilim’ demektir. Kut ‘mübarek, mukaddes’; bilig ise, ‘bilgi, bilim’ anlamındadır

-Kitabın konusu, devlet idaresinin yollarını ve gidişini göstermektedir. Bunları bilmek, yurda ve halka mutluluk ve kutluluk getireceğinden dolayı bu ad verilmiştir.

-Yusuf Has Hâcib eserini meydana getirirken gerek nazım örgüsü, gerekse epik üslup açısından Firdevsî’nin 1010 yılında tamamladığı Şeh-nâme’sinden etkilenmiş, O’nun Farsçada yaptığını Türkçede yapmak istemiştir.

-Arap ve Fars gelenekleri ile türk geleneklerini karşılaştırmak için idari bir kitabıtır

-Batının fikir ve görüşlerini platon ve Aristo  alarak bunu islâmî görüşlerle bağdaştıran müslüman filozof Fârâbî’nin eserleri de devlet ve yönetim konusunda O’nun başvuru kaynağıdır.

-Yusuf Has Hâcib eserinde dört soyut kavramı kişileştirmiştir:

Kün Togdı (hükümdar) “gün doğdu,doğan güneş”, adaleti temsil eder.

 Ay Toldı (vezir) “ay doldu, dolunay”, baht, talih ve ikbali temsil eder.

 Ögdülmiş (vezirin oğlu) “övülmüş”, akıl ve anlayışı temsil eder.

 Odgurmış (vezirin kardeşi) “uyanık”, dünya işlerinin sonunu temsil eder.

-eserin ilk yarısı bu karakterlerin ilk üçü arasındaki ilişkileri anlatır ve çoğunlukla İran edebiyatından kaynaklanan geleneksel “hükümdarlara ayna” temalarını ele alır.

Eserdeki diğer karakterler:

Küsemiş (Ay Toldı başkente geldiğinde ona yardım eden kişi),

 Ersig (hükümdarın mabeyncisi)

Kumaru (Odgurmış’un müridi)’dir.

-Kutadgu Bilig didaktik bir eser olmasına rağmen yer yer şiirselliğin ve lirizmin görülmesi (özellikle eserin başındaki Tanrı ve Peygamber övgüleri, bahar kasidesi ve hükümdar övgüsü bölümleri) Yusuf Has Hâcib’in duyarlı bir şair olduğunu göstermektedir.

-Dört kişi arasında geçen münazarayı andıran eser, eski dönemlerden kalma atasözleri ve bilgelik ifadesi taşıyan deyimlerle süslenmiştir

-Bunların devamında yer alan Tanrı övgüsü ve Tanrı’ya yakarış İslâmî Türk edebiyatının bize kadar gelen ilk tevhid ve münacaat örneğidir. Otuz üç beyitten oluşan bu manzume mesnevi şeklinde yazılmıştır

-Kutadgu Bilig 900 yıllık bir geçmişi olan İslâmî Türk edebiyatının ilk en büyük ürünüdür. Aruzun mütekarib (fe’ûlün fe’ûlün fe’ûlün  vezniyle yazılan bu didaktik eser, 6645 beyittten oluşmaktadır.

-Kutadgu Bilig’in üç yazma nüshası vardır:

– Viyana (Herat) nüshası,

– Mısır nüshası –

-Fergana nüshası. 1439’da Uygur harfleriyle kopyalanmış olan

-Herat nüshası bulunan ilk nüshadır.

-Osmanlı saraylarında Uygur hafleriyle ilgilenen yazıcılar bulunmuştur. Şeyhzade Abdürrezzak Bahşı da bunlardan biriydir.

-i, Kutadgu Bilig’in Herat nüshasını  Bu nüshayı Avusturyalı doğu bilgini Joseph von Hammer-Purgstall, 18. yüzyılın sonlarına doğru bir sahaftan satın alarak Viyana’ya götürmüştür .

-Kutadgu Bilig’in Mısır nüshasının 1374’ten önceki bir tarihte İzzeddin Aydemir adı- na kopyalandığı düşünülmektedir.

-Arap harfleriyle yazılmış olan bu nüsha (5800 beyit), 1896’da Kahire’deki  Hidiv Kütüphanesi müdürü Dr. Moritz tarafından bulunmuştur ve halen Kahire’deki Mısır Devlet Kütüphanesindedir.

-Kutadgu Bilig’in üçüncü nüshası olan Fergana nüshasının 14. yüzyılın ilk yarısında Harezm coğrafyalanmıştır

-Bu nüsha da Arap harflidir.

-Fergana’da  Zeki  Velidi Togan tarafından bulunmuş ve bir yazıyla bilim dünyasına tanıtılmıştır.

Kutadgu Bilig Üzerine Yapılan Çalışmalar

-Viyana (Herat) nüshasını, 1796 sıralarında Joseph von Hammer-Purgstall bir sahaftan satın alarak Viyana Sarayı Kitaplığına vermiştir.

– Jaubert de 1825’te yazdığı bir makaleyle Kutadgu Bilig’i bilim dünyasına tanıtmıştır: “Notice d’un manuscrit turc en caractères ouigours envoyé par M. de Hammer à Abel Rémusat”, Journal Asiatique,. Bu yayın Kutadgu Bilig üzerine yapılan ilk yayındır

-Eser üzerindeki ikinci çalışma Hermann Vámbéry’ye attir. Bu yazmanın 915 beyitini matbaada döktürdüğü Uygur harfleriyle ve Almanca çeviriyle yayımlamıştır.

-Aynı yazma üzerine daha sonra Wilhelm Radloff ’un çalışmaları başladı. Radloff ilk çalışmasında bu nüshanın tıpkıbasımını yayımlar.

-Eserin bulunan ikinci nüshası Mısır nüshasıdır. 1896’da Kahire’deki Hidiv Kütüpahanesi müdürü Alman Dr. Moritz tarafından bulunmuştur.

– Kutadgu Bilig üzerine çalışmaları devam eden Radloff, çalışmasının ikinci kısmına bu nüshayı da katıp karşılaştırmalı metni Rus çeviriyazı harfleri ve Almanca çeviriyle yayımlar.

-Kutadgu Bilig’in üçüncü nüshası olan Fergana nüshası ise, 1914 yılında Fergana’da Zeki Velidi Togan tarafından bulunmuş ve bir yazıyla bilim dünyasına tanıtılmıştır.

Reşit Rahmeti Arat, 1947 yılında Kutadgu Bilig’in üç nüshasını (A, B, C) karşılaştırarak eserin metnini yayımlar. Bu çalışmanın indeksi Kemal Eraslan, Osman F. Sertkaya ve Nuri Yücetarafından yayımlanmıştır.

-Dizin üzerine önemli bir yayın Semih Tezcan tarafından yapılmıştır.

-1959 yılında Mecdut Mansuroğlu tarafından ilk küçük Karahanlı Türkçesi grameri yayımlanmıştır.

Kutadgu Bilig’in sadece dilbilgisi açısından incelenmesine dayanan ilk çalışma Ahmet Bican Ercilasun tarafından yapılmıştır.

-Robert Dankoff tarafından Kutadgu Bilig’in İngilizce çevirisi yapılmıştır

-Kutadgu Bilig’in sadece dilbilgisi açısından incelenmesine dayanan ilk çalışma Ahmet Bican Ercilasun tarafından yapılmıştır.

-Eserin dil ve anlatım özellikleri hakkında Zühal Ölmez ve İbrahim Taş eserdeki deyimler hakkında Zafer Önler çalışmalar yapmıştır.

-Karahanlı Türkçesi’nin ilk ayrıntılı grameri Necmettin Hacıeminoğlu tarafından hazırlanmıştır.

Dîvânu Lugati’t-Türk…

-Karahanlı döneminden bize kalan ikinci önemli eser ise, Türkçenin bilinen ilk sözlü- ğü olan ve Kaşgarlı Mahmud bin Hüseyin bin Muhammed tarafından yazılan Dîvânu Lugati’t-Türk’tür

-Eldeki bilgilere göre Kaşgarlı Mahmud eserini 1072 yılında yazmaya başlamış 1077’de bitirmiştir.

-Kaşgarlı Mahmud’un bu eserinden başka bir de Cevahirü’n-nahv fi-Lugati’t-Türk (Türk dilinin gramer cevherleri) adlı bir de gramer kitabının olduğu bilinmektedir.

-İçerik olarak bize o dönemdeki Türk boyları, bu boyların kullandıkları Türkçe arasındaki farklılıkları ve en önemlisi de sözcükleri hakkında bilgi veren geniş bir sözlüktür.

– Eser hem Araplara Türkçe öğretmek hem de sözvarlı- ğı, anlatım özelliği, külterel zenginlik açısından Türkçenin Arapçadan hiç de geri kalmayan bir dil olduğunu göstermek amacıyla meydana getirilmiştir.

-Kaşgarlı Mahmud’un bu sözlüğü yazmasındaki diğer önemli bir neden de Araplara Türkçeyi öğretmektir.

-DLT’te yer alan manzum parçalar (dize sayısı 764’tür) ve atasözleri (289 tane) eserin edebi değerini arttırmaktadır. Şiirlerde kullanılan nazım birimi beyit ve dörtlüktür.

-Manzumeler üzerine ilk yapılan çalışmalarda şiirlerin hepsinin hece ölçüsüyle yazıldı- ğı görüşü hakim olmuştur.

-Tek yazma nüshası Diyarbakırlı Ali Emirî Efendi tarafından İstanbul’da 1917 yılında bir sahafta bulunmuştur.

Dîvânu Lugati’t-Türk Üzerine Yapılan Çalışmalar

-Eser hakkında ilk yayın Kilisli Rıfat Bilge tarafından yapılmıştır.

– Dîvân’daki sözvarlığı ise ilk defa Carl Brockelmann tarafından incelenmiştir

-Eserin Besim Atalay tarafından Türkçeye çevrilmesinden sonra Dîvânu Lugati’t-Türk hakkında kitap, makale ve tez çalışmaları olmak üzere birçok yayın yapılmıştır.

Salih Mutallibov eseri Özbekçeye tercüme etmiştir.

-Eser, James Kelly ve Robert Dankoff tarafından İngilizce olarak yayımlanmıştır.

-Dîvânu Lugati’t-Türk’ün dilbilgisi üzerine yapılan yüksek lisans ve doktora tezlerinin dışında ilk yayın Mehmet Vefa Nalbant tarafından yapılmıştır.

Atebetü’l-Hakayık…

-12. yüzyılda yazıldığı tahmin edilen Atebetü’l-hakâyık (Hakikatlerin Eşiği) manzum öğüt kitabıdır.

-Türk ve Acem meliki Muhammed Dâd İspehsâlâr Bey’e sunulmuştur.

-yazarı edip Ahmet yükneki.

-Arslan Hoca Tarhan’a, ikincisi Emir Seyfettin’e, üçüncüsü ise bilmediğimiz bir kişiye aittir.

-Nevayi, Nesayimü’l-Mahabbe min Şemayimi’l Fütüvve adlı eserinde Edib Ahmed adına bilgi vermektedir.

-On üç bölümden oluşan eserde kırk beyit ile yüz bir tane dörtlük bulunmaktadır, eserin tamamı 484 mısradır; eser, Kutadgu Bilig gibi aruzun mütekarip (fe‘ûlün fe‘ûlün fe‘ûlün fe‘ûl) vezniyle yazılmıştır.

-Kitabın yazılış nedeninin belirtildiği altı beyitlik kısımdan sonra bilginin yararı, bilgisizliğin zararı, dilini tutmanın erdemi, dünyanın dönekliği, cömertliğin övülmesi, cimriliğin yerilmesi, kibir, harislik, zamanenin bozukluğu gibi konuların işlendiği bölümler yer alır

-Öğretici bir ahlak kitabı olan eser, işlediği konular açısından Kutadgu Bilig’le benzerlik göstermektedir, ancak edebî açıdan Kutadgu Bilig daha sanatkârane yazılmıştır.

– aaba/ccdc/eefe biçiminde uyaklanmış dörtlüklerle yazılmıştır

-vezin ve uyak bakımından kusurlu olan eserde çok sayıda imale ve zihaf bulunmaktadır.

-Atebetü’l-hakâyık’ın dört nüshası bilinmektedir

-en iyi ve en eski tarihli olanı ise Semerkand nüshasıdır

-Semerkand’da hattat  Zeynelabidin  tarafından kopyalanmıştır. Bu nüsha Uygur harfleriyle yazılmıştır.

– Ayasofya nüshası ise, 884 (1480)’te Abdürrezak Bahşı tarafından İstanbul’da düzenlenmiştir.arapve uygur harfleri ile yazılmıştır.

-Topkapı Müzesi nüshası Arap harflidir

-Eserin dördüncü nüshası ise, Uzunköprü’de Seyit Ali’nin kitapları arasında bulunmaktadır. Arap harfli olan bu nüsha baştan, ortadan ve sondan eksiktir

 

Atebetü’l-hakâyık Üzerine Yapılan Çalışmalar..

– Eser hakkında ayrıntılı tek çalışma Reşit Rahmeti Arat tarafından yapılmıştır (1951)

Karahanlı Türkçesiyle Yazılmış Kur’ân Tercümeleri..

– ilk tercümelerin islamiyetin kabul edildiği X. yüzyıl ya da XI. yüzyılda yapıldığı tahmin edilmektedir. Karahanlılar döneminde Karahanlı Türkçesiyle yapılan ilk Kur’ân tercümeleri, satır-altı tercüme niteliğindedir.

1. Türk İslâm Eserleri Müzesi (TİEM) No. 73’te kayıtlı olan nüsha:

– Bu nüshaMuhammed bin el-Hâc Devletşah eş-Şîrazî tarafından 734/1333-34yılında kopyalanmıştır.

– Türkçe bölümler kırmızı mürekkeple ve nesih yazı stiliyle yazılmıştır.

– Bunun yanı sıra sözvarlığı Kutadgu Bilig ve Dîvânu Lugati’t-Türk’ün sözvarlığıyla örtüşmektedir.

– Kur’ân tercümeleri içinde en eskisi olduğu kabul edilmektedir.

  1. Anonim Tefsir:

– Bu eser Orta Asya Tefsiri, Anonim Tefsir ve Müellifi Meçhul Kur’ân Tefsiri adlarıyla da bilinmektedir.

–  Bu tercümenin diğerlerinden farkı satır-arası tercümenin yanı sıra surelerle ilgili tefsir ve hikâyelere de yer vermesidir.

– Satır-arası çeviri Karahanlı Türkçesiyle, tefsir ve hikâyeler ise, Kıpçak, Oğuz ve Çağatay unsurlarının kullanıldığı Harezm Türkçesiyle yazılmıştır

– 1914 yılında Zeki Velidi Togan tarafından Fergana’da bulunmuştur.

  1. Manchester-John Rylands Nüshası..

– Rylands nüshası, Türkçe ve Farsça çeviriyi içermektedir.

– Dili hakkında ileri sürülen değişik görüşleri değerlendiren Eckmann, tercümenin 12. yüzyılın sonu ile 13. yüzyılın başına ait Karahanlı Türkçesi dil özelliklerini gösterdiğini belirtir

Taşkent, Özbek Bilimler Akademisi..

– satır-arası Türkçe ve Farsça çeviri yer alır, yorumlar içermez. Bu yazma üzerrine çalışan Semenov’a göre Türkçe çeviri Karahanlı Türkçesi dil özelliklerini yansıtır.

Kuran Tercümeleri Üzerine Yapılan Çalışmalar

– TİEM 73’te kayıtlı nüshanın ilk yarısı Abdullah Kök tarafından doktora tezi olarak yapılmıştır.

–  İkinci yarısı ise, Suat Ünlü tarafından doktora tezi olarak çalışılmıştır.

– Anonim Tefsir’in sözvarlığı A. K. Borovkov tarafından hazırlanmıştır.

– Anonim Tefsir’in sözvarlığı A. K. Borovkov tarafından hazırlanmıştır. Bu çalışma, Halil İbrahim Usta ve Ebülfez Amanoğlu tarafından Tükçeye çevrilmiştir

– John Rylands Kitaplığındaki nüshanın sözlüğü Eckmann tarafından hazırlanmış, L. Ligeti’nin önsözüyle yayımlanmıştır.

– Taşkent’teki tercüme üzerine Semenov’un yayımlanmış çalışması vardır.

İlgili Kategoriler

Anadolu AÖF AÖF Ders Notları



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir