213 Sayılı Vergi Usul Kanunu Kapsamlı Ders Notu



VERGİ HUKUKU TESTİ ÇÖZ

Mükellef, “vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu düşen gerçek veya tüzelkişidir. Mükellefin kim olduğunu anlamak için yapılması gereken şey, vergi kanunlarına göre üzerine vergi borcu düşen kişileri tespit etmektir.

Vergi sorumlusu ise, verginin ödenmesi bakımından, alacaklı vergi dairesine karşı muhatap olan kişidir. Vergi borcu mükellefin kişiliğinde oluşur, vergi borcunun ödenmesi ise vergi sorumlusu tarafından yerine getirilir.

Aralarındaki fark: Vergiyi doğuran olayın vergi sorumlusunun, kişiliğinde gerçekleşmemesi ve vergi ödenmesi sonucunda mal varlığında da bir azalma meydana gelmemesi hususları vergi sorumlusu ile mükellefi ayıran iki temel kıstas olmaktadır.

  • Mükellefiyete veya vergi sorumluluğunun devrine yönelik olarak yapılan özel sözleşmeler vergi daireleri yönünden hüküm ifade etmemektedir.
  • Yine vergiyi doğuran olayın kanunlarla yasak edilmiş bulunması da mükellefiyeti ve vergi sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.

VERGİ EHLİYETİ

Vergi ehliyeti; vergi kanunları bakımından mükellef veya vergi sorumlusu olabilmeyi ifade eden bir kavramdır. Mükellefiyet ve vergi sorumluluğu için kanuni ehliyet(medeni haklarını kullanma ehliyeti) şart değildir.

Küçükler ve kısıtlıların vergi mükellefi ve sorumlusu olmaları halinde, bunlara düşen ödevler VUK’nun 10. maddesi uyarınca bunların kanuni temsilcileri (veli,vasi veya kayyım) tarafından yerine getirilir.

VERGİ SORUMLULUĞU TÜRLERİ

1) KANUNİ TEMSİLCİLERİ SORUMLULUĞU

Tüzelkişiler, küçük ve kısıtlılar, vakıflar ve cemaatlerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde; bunlara düşen ödevler kanuni temsilciler tarafından yerine getirilir.

Gerçek kişilerde kanuni temsilciler; küçükler açısından veli, akıl hastaları açısından vasi, kısıtlılar açısından ise kayyımdır.

Kanuni temsilcilerin vergisel ödevlerini yerine getirmemeleri halinde, vergi ve alacaklar kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınır. Ayrıca ödenmeyen borçlar için asıl mükelleflere de rucu edebedir. Tasfiyeye girmiş şirketlerde kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını ortadan kaldırmaz.

Kanuni Temsilciler Şunlardır:

Limited şirketlerde müdür,

Anonim şirketlerde yönetim kurulu üyeleri,

Dernek veya vakıf gibi tüzel kişiliklerde ise bunları idare eden başkan,

2) VERGİ KESENLERİN SORUMLULUĞU

Yaptıkları veya yapacakları ödemelerden vergi kesmeye mecbur olanlar, verginin tam olarak kesilip ödenmesinden ve bununla ilgili diğer ödevleri yerine getirmekten sorumludurlar. Örneğin; işçisine ücret ödemesinde bulunan işveren, müşterisine faiz ödemesin de bulunan banka gibi.

Mal alım ve satımı ve hizmet ifası dolayısıyla vergi kesintisi yapmak ve vergi dairesine yatırmak zorunda olanların, bu yükümlülükleri yerine getirmemeleri halinde; alım-satıma taraf olanlar, hizmetten yararlananlar, aralarında hısımlık, sermaye gibi nedenlerle bağ olanlar müteselsilin sorumludur.

İstisnası: Müteselsile sorumluluk, mal üreten çiftçiler ve nihai tüketiciler için geçerli değildir.

3) MİRASÇILARIN SORUMLULUĞU

Ölüm halinde mükelleflerin ödevleri, mirası reddetmemiş kanuni ve mensup mirasçılarına geçmektedir. Bu mirasçılar ölen mükellefin borcundan miras hisseleri oranında sorumlu olurlar. Ölüm sonucu mükellefin vergi cezaları düştüğünden, vergi cezalarından mirasçıların sorumluluğu yoktur, sadece vergi ana parasından sorumludurlar.

4) TASFİYE MEMURLARININ SORUMLULUĞU

Tasfiye memurları, tasfiyeye tabi tutulan şirketlerin öncelikle vergi borçlarını ödemekle mükelleftir. Vergi borcunu ödemeden diğer alacaklılara veya ortaklara para dağıtılırsa, alınamayan kamu alacağı tasfiye memurundan talep edilebilir.

Tasfiyeye girmiş şirketlere salınan vergiler ve cezalar tasfiye öncesi dönemler için kanuni temsilcilerden, tasfiye dönemi için ise tasfiye memurlarından herhangi biri adına yapılır.

Limited şirket ortakları, tasfiye öncesi dönemlerle ilgili bu kapsamda doğacak amme alacaklarından şirkete koydukları sermaye hisseleri oranında sorumlu olurlar.

5) SM, SMMM VE YMM’LERİN SORUMLULUKLARI

İmzaladıkları beyannamelerde ya da düzenledikleri tasdik raporlarında yer alan bilgi ve belgelerin defter kayıtlarına ya da bu kayıtların dayanağını oluşturan belgelere uygun olmaması nedeniyle ortaya çıkan vergi zıyaına bağlı olarak salınacak vergi, ceza ve gecikme faizlerinden mükellefle birlikte müştereken sorumludur.

VERGİLENDİRME SÜRECİ

Vergiyi doğuran olayın gerçekleşmesiyle 4T kuralı olarak bilinen tarh, tebliğ, tahakkuk, tahsil sürecinden oluşur.

Vergi alacağı; vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumun tekemmülü ile doğar. Yani vergilendirme sürecinin başlaya bilmesi için olayın gerçekleşmesi lazım.

GELİR VERGİSİ Gerçek kişilerce gelirin elde edilmesi.
KURUMLAR VERGİSİ Kurum kazancının doğması
KATMA DEĞER VERGİSİ Malın teslimi veya hizmetin ifası.
DAMGA VERGİSİ Damga vergisinin konusuna giren kağıtların imzalanması.
VERASET VE İNTİKAL VERGİSİ Veraset yoluyla veya ivazsız olarak mal iktisabı.
EMLAK VERGİSİ Türkiye sınırları içinde arsa, arazi ve bina iktisap edilmesi.
ÖZEL TÜKETİM VERGİSİ ÖTV’nin konusuna giren malların teslimi veya ilk iktisabı.
  1. I) TARH

Vergi alacağının kanunlarında gösterilen matrah ve nispetler üzerinden vergi dairesi tarafından hesaplanarak bu alacağı miktar itibariyle tespit edilmesine tarh denir. Tarh yetkisi vergi dairesine aittir. Mükelleflerin vergiyi hesaplama görev ve yetkisi yoktur. İstisnası; posta ile gönderilen beyannamelerin vergisinin mükellefçe hesaplanması.

  1. II) TEBLİĞ

Vergilendirmeyi ilgilendiren ve hüküm ifade eden hususların yetkili makamlar tarafından mükellefe veya ceza sorumlusuna yazı ile bildirilmesine tebliğ denir.

Tebliğ Yapılabilecek Kimseler

  1. a) Mükelleflere ve (vergi sorumlularına), bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere,
  2. b) Tüzel kişilerde, müdür veya kanuni temsilcilerine,
  3. c) Tüzel kişiliği olmayan vakıf ve cemaatlerde, idarecilerine veya temsilcilerine,
  4. d) Kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde, ikametgâh adresinde bulunanlardan veya işyerlerinde memur ya da müstahdemlerinden birine yapılır.

Not: Tebligat yapılacak kişi 18 yaşını doldurmuş olmalı ve ehliyetsiz olmamalı.

Veli, Vasi Ve Kayyımlara Tebliğler, bunlardan her hangi birine yapılması yeterlidir.

Vasıtalı Tebliğler, askeri eratlara yapılacak tebliğler kıta komutanı veya müessese amirine yapılır.

Kamu idare ve müesseselerine tebliğler, müessesenin en büyük amirine, amir muavinine veya amirin yetkilendirdiği memura.

Yabancı memlekette bulunanlara tebliğler, o memleketin yetkili makamı vasıtasıyla yapılır. O yerdeki Türk siyasi memuru veya konsolosu tebliğin yapılmasını yetkili makamdan ister.

Kişi Türk vatandaşı ise tebliğ Türk siyasi memuru veya konsolosu vasıtasıyla de yapılabilir. Yabancı memlekette resmi görevle bulunan Türk memurlarına tebliğ Dışişleri Bakanlığı vasıtasıyla yapılır.

Yabancı memleketlerde bulunan kimselere tebliğ olunacak evrak, tebligatı çıkaran merciin bağlı bulunduğu Bakanlık vasıtasıyla Dışişleri Bakanlığına, oradan da Türkiye elçilik veya konsolosluğuna gönderilir.

TEBLİĞ ETME ÇEŞİTLERİ

1) Posta ile Tebliğ: Tebliğ edilecek vesika kapalı bir zarf içinde postaya verilir. Bu zarf Maliye Bakanlığınca tespit edilen özel zarflar kullanılır. Gönderilen mektuplar posta idaresince muhatabına teslim edildiği tarihte tebliğ edilmiş sayılır.

Posta Yolu ile Tebliğde Bilinen Adresler;

1) İşe başlamada bildirilen adresler              5) Beyannamede bildirilen adres

2) Adres değişikliğinde bildirilen adresler        6) Mahkemede dava açma dilekçelerde bildirilen adresler

3) İş bırakmada bildirilen adresler                7) Memurlar tarafından tutanakla tespit edilen adresler

4) Yoklama fişinde bildirilen adresler

2) İlan Yoluyla Tebliğ; bazı durumlarda tebliğ ilan yoluyla yapılır. Bu durumlar;

  1. a) Tebliğ edilecek kişinin adresi hiç bilinmezse,
  2. b) Tebliğ edilecek kişinin bilinen adresi yanlış veya değişmiş olup posta geri gelmişse,
  3. c) Posta ile tebliğ yapılmasına imkân bulunmazsa,
  4. d) Yabancı memleketlerde bulunanlara tebliğ yapılmasına imkân bulunmazsa

3) Elektronik Ortamda Tebliğ; tebliğe elverişli elektronik bir adres vasıtasıyla elektronik ortamda tebliğ yapılabilir. Maliye Bakanlığı elektronik ortamda tebliğ ile ilgili alt yapıyı kurmaya, çalıştırmaya, elektronik posta kullanma zorunluluğu getirmeye, elektronik posta kullanacakları belirlemeye yetkilidir.

4) Memur Vasıtasıyla Tebliğ; Maliye Bakanlığı tebliğleri posta yerine memur vasıtasıyla da yaptırtmaya yetkilidir.

III) TAHAKKUK

Tarh ve tebliğ edilen bir verginin ödenmesi gereken bir safhaya gelmesine tahakkuk denir.

Verginin kesinleşmesi ise, vergi tarhiyatı ile ilgili olarak normal hukuki yolların tamamen tüketilmiş olması anlamına gelmektedir.

Verginin tahakkuku ile kesinleşmesi aynı anlama gelmemekle birlikte, genel olarak verginin tahakkuk ettiği ve kesinleştiği tarihler örtüşebilmekte, dolayısıyla aynı anda meydana gelmektedir. Beyana dayalı tarhiyatlarda tahakkuk eden vergi aynı zamanda da kesinleşmektedir.

Ancak şu durumlarda verginin tahakkuk tarihi ile kesinleştiği tarih farklıdır;

Beyana dayanan vergilerde; İhtirazi Kayıtla ” beyanname verilmesi durumunda tahakkuk gerçekleşmekte, kesinleşme için ise dava açma süresinin sonu ya da dava sonucu beklenmektedir.

Re’sen, ikmalen ve idarece tarhiyatta ise; mükellefin vergi mahkemesine başvurması ve vergi mahkemesi kararının mükellef aleyhine çıkması durumunda tahakkuk gerçekleşmekte, ancak kesinleşme için üst mahkemenin ( Bölge idare mahkemesi veya Danıştay ) vereceği temyiz kararı beklenmektedir.

  1. IV) TAHSİL

Vergilendirme sürecinin en son safhası tahsil aşamasıdır. Verginin tahsili; verginin kanunlara uygun şekilde ödenmesidir. Başlıca ödeme usulleri; banka yoluyla ödeme, çek ile ödeme, vergi dairesi veznesinde ödeme.

 

VERGİ HUKUKUNDA SÜRELER

1) KANUNİ SÜRELER

Vergi Usul Kanununda ağırlıklı olarak mükelleflerin şekli ödevlerine (bildirim ödevleri, defter tutma ve tasdikine ilişkin ödevler, belge düzenine ilişkin ödevler vb.)

6183 sayılı Kanunda ödemeye (tahsil zamanaşımı süresi, ödeme emrine itiraz süresi, haczedilen malların satışına ilişkin süreler)

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü vergi yargısına ilişkin sürelere (dava açma, itiraz ve temyiz süreleri vb.) yer verilmiş bulunmaktadır.

Ayrıca her bir maddi vergi kanununda; o vergi türü itibariyle mükellefiyetin başlaması, sona ermesi, beyanname verme, ödeme gibi durumlar için bazı süreler verilmiştir. Bu sürelere uyulmaması bazı sorunlar yaratmaktadır.

2) İDARİ SÜRELER

Vergi Usul Kanununun 14. maddesine göre, vergi kanunlarında açıkça yazılı olmayan hallerde idare, 15 günden aşağı olmamak ve ilgiliye tebliğ edilmek koşuluyla süreyi belirleyebilmektedir. Örneğin; mükelleflerden belge isteme ya da defter belge ibrazının talep edilmesi hallerinde mükellef bu istenenleri zamanında vermek zorundadır.

3) YARGISAL SÜRELER

İdari Yargılama Usulü Kanunu ya da diğer kanunların yargı organlarına verdikleri yetkilere göre mahkemelerce belirlenen sürelere yargısal süreler adı verilmektedir. Örneğin; saklanması gereken defter ve belgelerin sürelerini gerek görülürse Danıştay ve vergi mahkemeleri uzatabilirler.

SÜRELERİN UZAMASI

İdarece belirlenen süreler, kural olarak değiştirilemezler, uzatılamazlar. İdarece belirlenen süreler, kural olarak değiştirilemez ve uzatılamazlar. Ancak kanun koyucu mücbir sebep, ölüm hali, zor durum gibi hallerde süreler yine kanunda belirtilen koşullara göre uzayabilmektedir.

  1. a) Mücbir Sebepler ve Sonuçları

ı- vergi ödevlerini yerine getiremeye engel olacak derecede ağır kaza, ağır hastalık ve tutukluluk,

ıı- vergi ödevlerini yerine getiremeye engel olacak derecede yangın, yer sarsıntısı ve su basması gibi afetler,

ııı- Kişinin iradesi dışında meydana gelen mecburi gaybubetler,

ıv- Sahibinin iradesi dışında defter ve belgelerin elinden çıkması, gibi haller mücbir sebeplerdir.

Mücbir sebeplerin meydana gelmesi halinde nedenler ortadan kakıncaya kadar süreler işlemez. Tahakkuk zaman aşımı işlemeyen süreler kadar uzar. Maliye Bakanlığı mücbir nedenler sebebiyle mücbir sebep hali ilan etmeye ve vergi vergi ödemeyecek olanları tespit etmeye yetkilidir.

Mücbir nedenlerin hüküm ifade edebilmesi için, malum olmasını ya da ilgililer tarafından kanıtlanması ya da belgelendirilmesi gerektiğini hükme bağlanmıştır.

Mücbir Sebeplerin meydana gelmesi halinde;

ı- kanuni ve idari süreler durur,

ıı- tarh zaman aşımı da süreler kadar durur,

  1. b) Ölüm Hali

Mükellefin ölmesi halinde vergisel ödevleri mirasçılara geçer. Mirasçılara geçen ödevlerin yerine getirilmesinde bildirme ve beyanname verme sürelerine üç ay eklenir. Mirasçıların mirası reddetme hakları vardır. Mirası 3 ay içinde reddettiklerinde murise ilişkin yükümlülüklerden kurtulurlar. 3 aylık süre sadece bildirim ve beyanname süreleri için söz konusudur. Örneğin; ölüm halinde yıllık gelir vergisi beyannamesi ölüm tarihinden itibaren 4 ay içinde bildirilir.

  1. c) Zor Durum Hali

Zor durum nedeniyle süre verme yetkisi Maliye Bakanlığı’na aittir. Maliye Bakanlığı mühlet verme yetkisini tamamen veya kısmen bölge, il, ilçe ve mahallere yazılı başvuru olmaksızın kullanabilir. Zor durumda kalanlara verilecek süre kanuni sürenin 1 katı ve kanuni süre 1 ay dan az ise 1 ayı geçmeyecek şekilde mühlet verilir.

Mühletin verilebilmesi için;

  • Mühlet isteyen, süre bitmeden yazılı başvuru yapmalı,
  • Öne sürülen mazeret mühlet isteyen makam tarafından kabul görmeli,
  • Mühlet verilmesi halinde alınacak vergi tehlikeye girmemeli.

MALİ TATİL

5604 sayılı kanunun 1. Maddesi uyarınca 1-20 Temmuz tarihleri arası mali tatil olarak kabul edilmiştir. Son günü mali tatile rastlayan beyannamelerin verilme sureleri tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzamış sayılmaktadır. Kanuni ve idari sureler de, mali tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren yedinci günün mesai saati bitiminde sona ermiş sayılmaktadır.

Beyanname verme süresinin mali tatile rest gelmesi durumunda, beyanname verme süresinin son gününden itibaren üçüncü günün mesai saati bitimine kadar uzamış sayılır.

Mali tatil kapsamında olmayan süreler

Gümrük idareleri, il özel idareleri ve belediyeler tarafından tarh ve/veya tahsil edilen vergi, resim ve harçlarla ilgili olarak malî tatil uygulanmaz.

Mali tatil nedeniyle uzayan süreler

  1. a) Beyanname verme süreleri b) Ödeme süreleri
  2. c) Başvuru (müracaat) süreleri d) Devamlı bilgi verme süreleri

Mali tatil sebebiyle işlemeyen süreler

Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirli sürelerde yapılması gereken muhasebe kayıt süreleri, bildirim süreleri ve vergiyle ilgili işlemlere ilişkin dava açma süreleri malî tatil süresince işlemez. Belirtilen süreler malî tatilin bitiminden itibaren tekrar işlemeye başlar.

MÜKELLEFİN ÖDEVLERİ

  1. Bildirim ödevleri
  2. Defter tutmaya ve tasdikine ilişkin ödevler
  3. Tutulacak kayıtların tevsikine ve belge düzenine ilişkin ödevler
  4. Muhafaza ve ibraz ödevleri
  5. Diğer ödevler

213 sayılı VUK 156. Mad. göre iş yeri kavramı; mağaza, yazıhane, idarehane, muayenehane, imalathane şube, depo, otel, kahvehane, eğlence ve spor yerleri, tarla, bağ, bahçe, çiftlik, hayvancılık tesisleri, dalyan ve voli mahalleri, madenler, taş ocakları, inşaat şantiyeleri, vapur büfeleri gibi ticari, sınai, zirai veya mesleki bir faaliyetin icrasına tahsis edilen veya bu faaliyetlerde kullanılan yerdir.

1) BİLDİRİM ÖDEVLERİ

  1. I) İşe başlamanın bildirilmesi

 Vergiye tabi ticaret ve sanat erbabı;   Serbest meslek erbabı;   Kurumlar vergisi mükellefleri;   Kollektif ve adi şirket ortaklarıyla komandit şirketlerin komandite ortakları işe başlamalarını vergi dairesine bildirmek zorundadırlar.

Ticaret sicil memurlukları, tescil için başvuran mükelleflerin başvuru evraklarının bir suretini ilgili vergi dairesine verir. Bu şekilde mükellefin işe başlamayı bildirme yükümlülüğü yerine getirilmiş olur. Şayet bildirim süresi içinde gerçekleştirilmezse ticaret sicil memuru hakkında usulsüzlük cezası hükümleri uygulanır.

Gerçek kişilerde işe başlama bildirimleri, işe başlama tarihinden itibaren on gün içinde kendilerince, ruhsat almış avukatlar veya meslek mensupları tarafından bildirilir.

Şirketlerin kuruluş aşamasında işe başlama bildirimleri ise işe başlama tarihinden itibaren on gün içinde ticaret sicili memurluğunca ilgili vergi dairesine yapılır.

Tüccarlarda İşe Başlamanın Belirtileri

  1. a) Bir işyeri açmak. (kişinin belli bir yerde bilfiil ticari veya sınaî faaliyette bulunması.)
  2. b) iş yeri açılmasa bile ticaret siciline veya mesleki bir teşekküle kaydolmak.
  3. c) Kazançları basit usulde tespit edilen tüccarlar için işle bilfiil uğraşmaya başlamak.

Serbest Meslek Erbabında İşe Başlamanın Belirtileri            (2010/3)

a- Muayenehane, yazıhane, atölye gibi özel iş yerleri açmak,

b- Çalışılan yere tabela, levha gibi mesleki faaliyette bulunulduğunu ifade eden alametleri asmak,

c- Her ne şekilde olursa olsun devamlı olarak mesleki faaliyette bulunduğunu gösteren ilanlar yapmak,

d- Serbest olarak mesleki faaliyette bulunmak üzere mesleki teşekküllere kaydolunmak.

  1. II) Adres Değişikliğinin Bildirilmesi

İş veya teşebbüsün bir yerden diğer bir yere nakledilmesi, adres değişikliği olarak kabul edilmektedir.

VUK 157. Mad. göre bilinen iş veya ikamet yeri adreslerini değiştiren mükelleflerin, mutlaka yeni adreslerini de değişiklik tarihinden itibaren 1 aylık süre içinde vergi dairesine bildirmeleri gerekmektedir.

III) İş Değişikliğinin Bildirilmesi

İşe başlayan mükellefler; yeni vergiye tabi olursa, mükellefiyet şeklinde değişiklik olursa ve mükellefiyetten muaflığa geçmişse değişiklik tarihinden itibaren 1 aylık süre içinde vergi dairesine bildirmeye mecburdurlar.

  1. IV) İşletmedeki Değişikliğin Bildirilmesi

Aynı teşebbüs veya işletmeye dahil bulunan iş yerlerinin sayısında vukua gelen artış veya azalışları mükellefler 1 aylık süre içinde vergi dairesine bildirmeye mecburdurlar.

  1. V) İşi Bırakmanın Bildirilmesi

İşi Bırakma; vergiye tabi olmayı gerektiren muamelelerin tamamen durdurulması ve sona ermesi ifade eder. Gerçek kişilerde ölüm, ölen mükellef açısından işi bırakma sayılır. İşin geçici süre durdurulması işi bırakma sayılmaz. İşi bırakanlar, işi bıraktıkları tarihten itibaren azami 1 ay içerisinde bu durumdan da vergi dairesi haberdar etmek zorundadırlar.

İşi bırakmayı süresi içinde vergi dairesine bildirmeyen mükellefiyetlere yapılan yoklama, inceleme ve araştırma sonucu yetkili kişilerce düzenlenen tutanak ve rapor sonucu mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmeyeceği belirtilirse, işi bırakmış olur ve mükellefiyet kaydı vergi dairesince terkin edilir. Mükellefiyetin terkin edilmesi mükellefin terkinden önceki sorumluluklarını ortadan kaldırmaz. Şayet terkinden sonra iş faaliyetinde bulunursa, vergilendirme ve sahte belge düzenleme fiilini işleyenler hakkında kavuşturmaya ve ceza uygulanmasına engel teşkil etmez.

2) DEFTER TUTMA VE TASDİKİNE İLİŞKİN ÖDEVLER

Defter Tutmaya Mecbur Olanlar

  1. Ticaret ve sanat erbabı; 2. Ticaret şirketleri;
  2. İktisadi kamu müesseseleri; 4. Dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler;
  3. Serbest meslek erbabı; 6. Çiftçiler;

Defter Tutma Mecburiyetinde Olmayan Gerçek ve Tüzel Kişiler

  1. a) Gelir vergisinden muaf olan esnaf,
  2. b) Kazançları basit usulde tespit edilenler,
  3. c) Gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçiler,
  4. e) Kurumlar vergisinden muaf iktisadi kamu müesseseleri ile dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler.

Hesap Dönemi

Defterler, VUK 174. Mad gereğince hesap dönemi itibariyle tutulur. Kayıtlar hesap dönemi sonunda kapatılıp, diğer hesap dönemi başında tekrar açılır. Hesap dönemi normal olarak bir takvim yılıdır. Ancak; bir takvim yılı faaliyetlerine uygun olmayan mükellefler Maliye Bakanlığına müraacat ederek 12 aylık bir özel hesap dönemi tayin edile bilir. Özel hesap dönemi tayin edilenlerin ticari ve zirai kazançları kapandığı takvim yılının kazancı sayılır.

Birinci Sınıf Tüccarlara Dahil Olanlar

1) Satın aldıkları veya işledikten sonra satan ve yıllık alımların tutarı 100.000 TL’yi veya yıllık satışların tutarı 220.000 TL’yi aşanlar,

2) Gayri safi iş hasılatı 88.000 TL’yi aşanlar,

3) Her türlü ticaret şirketleri (alış, satış ve hasılat durumuna bakılmaksızın tabidir)

4) Kurumlar vergisine tabi olan diğer tüzel kişiler,

5) İhtiyari olarak bilanço esasına göre defter tutmayı tercih edenler I.sınıf tüccar olarak bilanço esasına göre defter tutmak zorundadırlar.

İkinci Sınıf Tüccarlara Tabi Olanlar

  1. a) I. Sınıf tüccar dışında kalanlar
  2. b) İşletme hesabına göre defter tutanlar

Not: Yeni işe başlayan tüccarlar, yıllık iş hacmine göre sınıflandırılıncaya kadar II. Sınıf tüccar olarak defter tutabilirler.

Sınıf Değiştirme

  1. sınıftan II. Sınıfa geçiş şartları
  2. Bir hesap döneminin iş hacmi önceki bölümde 177’nci maddede yazılı hadlerden % 20’yi aşan bir nispette düşük olursa,
  3. Arka arkaya üç dönemin iş hacmi 177’nci maddede yazılı hadlere nazaran % 20’ye kadar bir düşüklük gösterirse.
  4. sınıftan I.sınıfa geçiş şartları
  5. Bir hesap döneminin iş hacmi 177’nci maddede yazılı hadlerden % 20’yi aşan bir nispette fazla olursa,
  6. Arka arkaya 2 dönemin iş hacmi 177’nci maddede yazılı hadlere nazaran % 20’ye kadar bir fazlalık gösterirse. II’nci sınıf tüccarlar diledikleri takdirde bilanço esasına göre defter tutabilirler.

Tutulacak Defterler

1) Bilanço usulüne göre tutulacak defterler; VUK 182 mad. Göre 1.sınıf tüccarlar yevmiye, defteri-kebir ve envanter defterlerini tutarlar.

2) İşletme hesabı esasına göre tutulacak defterler; 2.sınıf tüccarlar sadece işletme hesabı defteri tutarlar.

3) Serbest meslek kazanç defteri; Serbest meslek erbapları, VUK 210. maddesi gereği Serbest Meslek Kazanç Defteri tutmak zorundadırlar. Bu defterin bir tarafına giderler, diğer tarafına da hasılat kaydolunur. Defterin gider tarafına, yapılan giderlerin nev’i ile yapıldığı tarih; hasılat tarafına ise ücretin alındığı tarih ve miktarı ile kimden alındığı yazılır.

Tutulacak Defterlerde Uyulması Gereken Şartlar

  1. a) Defterlerin Türkçe Tutulması Mecburidir

* Tutulacak defter ve kayıtların Türkçe tutulması zorunludur.

* Türkçe kayıtlar bulunmak kaydıyla defterlerde başka dilden kayıt da yapılabilir.

* Kayıt ve belgelerde Türk para birimi kullanılır.

* Türk parası karşılığı gösterilmek şartıyla yabancı para birimiyle de belgeler düzenlene bilir. İstisna; yabancı memleketlere düzenlenen belgelerde Türk para birimi gösterilme zorunluluğu yoktur.

Not: Ödenmiş sermayesi 100 milyon dolar veya yabancı para karşılığı olan, sermayesinin en az %40 ikametgahı, kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayanlara Bakanlar kurulu kararıyla başka para birimi kullanmalarına izin verilir.

  1. b) Defterler mürekkep veya makine ile yazılması mecburidir

Defterler mürekkeple veya makine ile yazılır. Kopya kağıdı kullanılması ve ıstampa ve sair damga aletleriyle kopya konulması da mümkündür. Tüm defterlerde hesaplar kapatılıncaya kadar toplamlar geçici olarak kurşun kalemle yapılabilir. Günümüzde kayıtların bilgisayar ortamında tutulup ve yazıcı ile bastırılması bu şartı kendiliğinden sağlar.

  1. c) Boş satır bırakılmaz ve sayfalar yok edilemez

Defterde ki satırlar, çizilemez, boş bırakılamaz ve atlanamaz. Ciltli defterlerde, defter sayfaları ciltten koparılamaz. Tasdikli müteharrik yapraklarda bu yaprakların sırası bozulamaz ve bunlar yırtılamaz.

  1. d) Yanlış kayıtların düzeltilmesi 2009/1

VUK 216 mad. göre yevmiye defteri maddelerinde yapılan hatalar muhasebe kaidelerine göre ters kayıt yapılarak hatalı kayıt kapatılır ve yerine doğru kayıt yapılarak düzeltilir.

İşletme defteri, Serbest meslek defteri ve defteri kabirde yapılan yanlışlıklar, hatalı rakam veya işlemin üzeri okunacak şekilde çizilir(kesilenlikle kazınamaz, okunamayacak şekilde çizilemez veya karalama yapılamaz) çizilen yerin üstüne, yan tarafına okunacak şekilde doğrusu yazılır.

  1. e) Deftere kayıt zamanı 2009/1

VUK 219 mad. göre muameleler defterlere zamanında kaydedilmek zorundadır.

* Kayıtlar muhasebenin intizam ve vuzuhunu bozmayacak şekilde kaydedilmesi şarttır. Muhasebe kayıtlarının 10 günden fazla geciktirilmesi mümkün değildir.

* Kayıtlarını muhasebe fişlerine, primanto ve bordo gibi yetkililerin imzalarını taşıyan vesikalara işleyenler, bunları defterlere işlemiş sayılır. Ancak muameleler en geç 45 gün içinde esas defterlere geçirilmesi şarttır.

* Serbest meslek kazanç defterine işlemler günlük kaydedilir. Kayıtların günü gününe girilmesi tek kanuni defterdir.

VUK 220 mad göre Tasdik ettirilmesi zorunlu defterler

  1. Yevmiye ve envanter defterleri; 2. İşletme defteri;
  2. Serbest meslek kazanç defteri; 4. İmalat ve Üretim Defteri
  3. Çiftçi İşletme Defteri 6. Yabancı Nakliyat Kurumlarının hasılat defteri.

Not: VUK göre defteri-kebirin tasdik ettirilmesi zorunlu değildir. TTK göre tasdiki zorunludur.

Defterlerde Tasdik Zamanı

Defterler, iş yerinin, iş yeri olmayanların ikametgâhın da bulunan noterler tarafından tasdik edilir. AŞ. ve LTD kuruluş aşamasında, ticaret sicil memuru veya noter tarafından tasdik edilir.

* Faaliyetine devam edenlerden normal hesap dönemini tabi olanlar kullanılacağı yıldan önceki yılın son ayında;

* Faaliyetine devam edenlerden özel hesap dönemi tabi olanlar defterlerini kullanacağı hesap döneminde önce gelen son ayda;

* Yeni mükellefiyete girenler, yeniden işe başlayanlar ve sınıf değiştirenler başlama tarihlerinden önce;

* Vergi muafiyeti kalkanlar, muaflıktan çıkma tarihinden itibaren 10 gün içinde;

* Yıl içinde belli sebeplerle defter kullanmaya mecbur olanlar, defterleri kullanmaya başlamadan önce;

* Defterlerini ertesi yılda kullanmak isteyenler normal hesap dönemini seçenler Ocak ayı, özel hesap dönemi seçenler bu dönemin ilk ayı içinde defterlerini tasdik ettirmeye mecburdurlar.

Not: Kanuni sürenin sonundan başlayarak 1 ay geçtikten sonra tasdik ettirilen defterler hiç tasdik ettirilmemiş sayılır.

Sınai (üretim) müesseselerinin tutacakları özel defterler

1) İmalat defteri: 1. sınıf tüccarlardan sürekli imalat işleriyle uğraşan firmalar diğer defterlerden hariç birde imalat defteri tutarlar. İmalat defterine; imal edilen mamul, teslim edilen mamul, satın alınan veya müşteri tarafından mamul etmek için verilen her türlü hammaddenin giriş-çıkış hareketleri,cinsi ve miktarları tarih sırasıyla yazılır.

2) Kombine imalat defteri: Kombine imalat yapanlar her müstakil imal işini imalat defterinin ayrı ayrı gösterirler. Kombine imalatta istenildiği takdirde her müstakil imal safhası için ayrı bir imalat defteri kullana bilirler. Sıani müesseseler işlerinin icap ve hususiyetlerine göre diledikleri gibi defterlerini tuta bilirler. Ancak; 7-A seçeneğine göre defter tutan müesseseler, imalat işlemlerini yevmiye defterinde ilgili hesaplarda gösterdikleri takdirde bu defteri tutmak zorunda değildir.

3) Bitim işleri defteri: Birinci be ikinci sınıf tüccarlardan bitim işleriyle uğraşanlar (boyama, cilalama gibi) imalat defteri yerine, bitim işleri defteri tutarlar. Bu deftere müşteriden alınan ve işledikten sonra geri verilen emtianın cinsi ve miktarı tarih sırasıyla yazılır. Bu defteri tutmayanlar buradaki malumatı, imalat defterine de kaydede bilirler.

TEVSİKİ (BELGELENMESİ) ZORUNLU OLAN VE OLMAYAN KAYITLAR

  • Vergi Usul Kanununa göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.
  • Defter tutmak mecburiyetinde olmayan mükellefler vergi matrahlarının tespiti ile ilgili giderlerini tevsike mecburdurlar. (Götürü usulde tespit edilen giderler hariç.)
  • Kullanılan veya kullanılma mecburiyeti getirilin belgelerin, zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılmaktadır.
  • Şu giderler için ispat edici belge aranmaz;

1) örf ve adetlere göre bir belgeye dayandırılmayan müteferrik giderler (vergi, harç, işletme giderleri gibi)

2) belgenin teminine imkan olmayan giderler ( şehir içi dolmuş ücreti gibi)

3) VUK göre götürü olarak tespit edilen giderler ( gayri menkul sermaye iratlarının tespiti ve ihracatçılar, yurt dışı inşaat ve nakliye işi yapanlar)

 

Fatura kullanmak zorunda olanlar

  1. Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar,
  2. Serbest meslek erbabı,
  3. Kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlar,
  4. Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler,
  5. Vergiden muaf esnaf

Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler.

 

Fatura; satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikaya fatura denir. Fatura emtianın satıldığı veya hizmetin yapıldığı günden itibaren 7 gün içinde düzenlenir. Aksi takdirde 7 gün içinde düzenlenmeyen fatura hiç düzenlenmemiş sayılır.

 

Sevk irsaliyesi; satıcının veya alıcının alınan ve satılan mallar taşıttıklarında sevk irsaliyesi düzenlemesi ve taşıtta bulundurulması mecburidir. Sevk irsaliyelerinde fiyat ve bedel ile ilgili bilgiler hariç olmak üzere, faturada yer alması gereken bilgilerin aynen yer alması gerekmektedir. İrsaliyelerde malın nereye ve kime gönderildiği ayrıca belirtilir.

Fatura yerine geçen belgeler

  1. a) Parakende satış vesikası:sınıf ve II.sınıf tüccarlar, basit usulde defter tutanlar ile defter tutmak zorunda olan çiftçilerin fatura vermek mecburiyetinde olmadıkları satış ve yapılan işlerin karşılığında verdikleri belgelerdir. (parakende satış fişi, yazar kasa fişi ve yolcu taşıma bileti)

 

  1. b) Gider pusulası: Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan serbest meslek erbabının ve çiftçilerin vergiden muaf esnafa; yaptırdıkları işler veya onlardan satın aldıkları emtia için tanzim edip işi yapana veya emtiayı satana imza ettirecekleri gider pusulası vergiden muaf esnaf tarafından verilmiş fatura hükmündedir.

Gider pusulası, işin mahiyeti, emtianın cins ve nev’i ile miktar ve bedelini ve iş ücretini ve işi yaptıran ile yapanın veya emtiayı satın alan ile satanın adlarıyla soyadlarını, (Tüzel kişilerde unvanlarını) adreslerini, tarihi içerir ve iki nüsha olarak tanzim edilerek bir nüshası işi yapana veya malı satana verilir.

 

  1. c) müstahsil makbuz: Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tespit edilenler ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin; gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçilerden satın aldıkları malların bedelini ödediklerinde iki nüsha makbuz düzenleyerek birini satıcıya imzalayarak verirler ve diğerini de satıcı çiftçiye imzalatarak vermeye mecburdurlar. Alıcıda kalan nüsha fatura yerine geçer.

 

  1. d) Serbest meslek makbuzu: serbest meslek erbabı, mesleki faaliyetlerine ilişkin her türlü tahsilatı için iki nüsha serbest meslek makbuzu tanzim etmek ve bir nüshasını müşteriye vermek, müşteri de bu makbuzu istemek ve almak zorundadır.

Düzenlenecek olan serbest meslek makbuzlarında asgari aşağıdaki unsurların yer alması gerekmektedir.

  1. Makbuzu verenin soyadı, adı veya unvanı, adresi, vergi dairesi ve hesap numarası;
  2. Müşterinin soyadı, adı veya unvanı ve adresi;
  3. Alınan paranın miktarı;
  4. Paranın alındığı tarih; yazılır ve bu makbuzlar serbest meslek erbabı tarafından imzalanır. Serbest meslek makbuzları seri ve sıra numarası izleyecek şekilde düzenlenir.

 

Defterlerin saklanması ve ibrazı

* VUK göre defter tutma mecburiyeti olan mükellefler, defterlerle bu kayıtlara esas teşkil eden belgeleri, ilgili bulundukları yılı takip eden takvim yılından başlayarak beş yıl süre ile muhafaza etmeye mecburdurlar.

* VUK göre defter tutma mecburiyeti olmayan mükellefler, aldıkları fatura, gider pusulası ve müstahsil makbuzları tarih sırası ile tanzim tarihlerini takip eden takvim yılından başlayarak beş yıl süre ile muhafaza etmeye mecburdurlar.

* VUK 257 mad göre vergi incelemesi ve gayrimenkullerin rayiç bedelleri tespit edilirken, mükellefler şunları yapmaya mecburdurlar;

1) inceleme memuruna çalışma yeri göstermek ve resmi çalışma saatlerinde memurun müessesede çalışmasını sağlamak,

2) İnceleme sırasında inceleme ile alakalı her türlü açıklamada bulunmak,

3) İncelemeye yetkili memurun, gerektiğinde iş yerinin her tarafını gezip görmesini sağlamak,

4) İşletmede envanter çalışması yapıldığı takdirde, inceleme yetkililerine her türlü yardım ve kolaylığı sağlamak,

 

 

 

 

VERGİ TARHINDA ÖN (HAZIRLAYICI) İŞLEMLER

 Vergi, mükellef beyanına göre değil de, idarece tarh edildiği durumlarda matrah vergi dairesince belirlenir. İşte matrah tespiti sırasında yararlanılan arama, yoklama, inceleme, bilgi toplama gibi yöntemlere genel olarak vergi tarhına hazırlayıcı işlemler adı verilmektedir.

1) YOKLAMA

* Yoklama, mükellefleri ve mükellefiyetle ilgili maddi olayları, kayıtları ve mevzuları araştırmak ve tespit etmeye yönelik araştırma işlemleri olarak tanımlanabilir.

* Yoklamanın ne zaman yapılacağı ilgiliye bildirilmez; yoklama her zaman yapılabilir. Yoklama sonucu iki nüsha olarak düzenlenen tutanak niteliğindeki yoklama fişine geçirilir; bu fiş nezdinde yoklama yapılana veya yetkili adamına imza ettirilerek bir nüshası verilir.

Yoklama yapmaya yetkili kişiler şunlardır;

  1. Vergi dairesi müdürleri,
  2. Yoklama memurları,
  3. Yetkili makamlar tarafından yoklama işi ile görevlendirilenler,
  4. Vergi incelemesine yetkili olanlar,
  5. Gelir uzmanları.

Yoklama yapmanın gerekçeleri şunlardır;

1) Maliye Bakanlığınca belirlenmiş usuller dahilin de özel yetki verilmiş olmak kaydıyla günlük hasılatı tespit etmek,

2) Ödeme kaydedici cihaz kullanmak mecburiyetinde olanların bu mecburiyete uyup uymadıklarını, bu cihazları usulüne uygun kullanıp kullanmadıkları ve günlük hasılatı tespit etmek,

3) Günü gününe kayıt yapılması zorunlu defterlerin iş yerlerinde bulundurulup bulundurulmadığını, tasdikli olup olmadığını usulüne göre kayıt yapılıp yapılmadığını tespit etmek,

4) vergi kanunları uyarınca düzenlenmesi icap eden belgelerin usulüne göre düzenlenip düzenlenmediği ile kullanılıp kullanılmadığını, faturasız mal bulunup bulunmadığını tespit etmek,

5) levha asma veya kullanma mecburiyetine uyulup uyulmadığını tespit etmek,

6) kanuni defter ve belgeler dışında kalan ve vergi kaybının bulunduğuna emare teşkil eden defter, belge ve delillerin tespit edilmesi halinde bunları almak,

7) Nakil vasıtalarda bulundurulması icap eden taşıt pulu, yolcu listesi, fatura veya sevk irsaliyesi, yolcu bileti ile taşıma irsaliyelerinin muhtevası ile taşınan yolcu ve malların miktar ve mahiyetlerini ölçmek, tartmak, saymak suretiyle tespit etmek,

8) Nakil vasıtalarda sevk irsaliyesi, taşıma irsaliyesi ve faturanın bulunmaması halinde bu belgelerin ibrazına kadar nakil vasıtaları trafikte alı koymak.

 

2) ARAMA

* İhbar veya yapılan incelemeler sonucunda ortada bir vergi kaçakçı ibaresi varsa bu mükellefler veya diğer kişiler üzerinde arama yapıla bilir.

* Arama yapıla bilmesi için; vergi incelmesi yapanlar lüzum görürlerse arama yapmak için yetkili sulh yargıcından bunu istemsi ve yargıcın arama yapılmasına karar vermesi şarttır.

* Aramalar sonucunda yapılan incelemeler 3 ay içinde bitirilmesi şarttır. Ancak; incelemeler 3 ayda bitecek durumda değilse, sulh yargıcından alınacak ek süre ile uzatıla bilir.

 

3) BİLGİ TOPLAMA

* Kamu idare ve müesseseleri, gerçek veya tüzel kişiler Maliye Bakanlığının ve vergi inceleme memurunun istediği belgeleri vermeye mecburdurlar.

* Bu bilgiler mükelleflerden yazılı veya sözlü istene bilir. İstenen bu bilgiler için mükelleflere en az 15 günden az olmamak kaydıyla süre verilir.

* Bilgi istemek üzere ilgililer vergi dairesine zorla götürülemezler.

 

4) İNCELEME

İnceleme, beyanların ve ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu sağlamak amacıyla yükümlünün defter kayıtları, belgeleri ve envanteri üzerinde yapılan derinlemesine yapılan araştırmaya inceleme denir.

  • VUK göre incelemeye tâbi olanlar, yasa ile öngörülen defter ve hesapları tutmak, evrak ve belgeleri muhafaza ve gerektiğinde ibraz etmek zorunda olan gerçek ve tüzel kişilerdir.
  • İnceleme zamanının önceden haber verilmesi zorunlu değildir; ancak yükümlünün hazırlık yapması gerekli ise haber verilir.
  • İnceleme sonucunda gerektiğinde vergilendirme ile ilgili olaylar ve hesap durumları tutanakla saptanır; varsa ilgililerin itirazları da bu tutanağa geçirilir.
  • Evvelce inceleme yapılmış veya matrahın re’sen takdir edilmiş olması yeniden inceleme yapılmasına ve gerekirse tarhiyatın ikmaline mani değildir.
  • Vergi incelemeleri, esas itibariyle incelemeye tabi olanın iş yerinde yapılır. İş yerinin müsait olmaması, ölüm, işin terk edilmesi gibi zaruri sebeplerle incelemenin yerinde yapılması imkansız olur veya mükellef ve vergi sorumluları isterlerse inceleme dairede yapılabilir.
  • İncelemeye başlanırken ve incelmenin bitiminde birer tutanak tutularak inceleme yapılana verilir.
  • İncelemeye başlanıldığı tarihten itibaren, tam inceleme yapılması halinde en fazla bir yıl, sınırlı inceleme yapılması halinde ise en fazla altı ay içinde incelemelerin bitirilmesi esastır. Gerek duyulursa ek süre talep edilir. Verilecek ek süre altı ayı geçmez.

Vergi İncelemesine yetkili olanlar aşağıda sayılmıştır.

  1. Vergi Müfettişleri
  2. Vergi Dairesi Başkanı ( 29 ilde) / Vergi Dairesi Başkanı bulunmayan illerde Defterdar.
  3. Vergi Dairesi Müdürleri / Vergi Dairesi Müdürü bulunmayan ilçelerde mal müdürü.
  4. Gelir İdaresinin merkez ve taşra teşkilatında müdür kadrosunda görev yapanlar.

5) TAKDİR KOMÜSYONUNCA MATRAH SAPTANMASI

Takdir Komisyonu; İllerde defterdarın, ilçelerde malmüdürünün veya bunların görevlendireceği memurların başkanlığı altında ilgili vergi dairesinin yetkili iki memuru ile mükellefin faaliyet gösterdiği sektörden seçilmiş iki üyeden kurulur.

  • Takdir komisyonları sürekli veya geçici olarak kurulabilirler.
  • Takdir komisyonları; yetkililer tarafından istenen matrah ve servet takdirlerini yapmak ve Vergi kanunlarında yazılı fiyat, ücret veya sair matrah ve kıymetleri takdir etmek görevlidirler.
  • Vergi idaresinin takdir komisyonu kararlarını değiştirme yetkisi yoktur. Ancak bu kararlara karşı dava açıla bilir.

TARHİYAT TÜRLERİ

1) BEYANA DAYALI TARHİYAT

* Türk vergi sisteminde vergiler kural olarak mükellefin veya vergi sorumlusunun beyanı üzerine tarh edilir.

* Vergi kanunlarına göre beyan üzerinden alınan vergiler “Tahakkuk fişi” ile tarh ve tahakkuk ettirilir.

* Vergi dairesi beyannameyi aldıktan sonra tahakkuk fişi düzenler ve bir nüshasını mükellefe veya mükellef adına beyanı verene verilir.

* Tahakkuk fişinin mükellefe verilen nüshası aynı zamanda beyannamenin makbuzu yerine geçer.

* Beyana dayalı tarhiyatlarda, matraha veya matrah üzerinden tarh edilen vergiye karşı dava açılamaz.

* Beyanname elektronik ortamda gönderilmişse, tahakkuk fişi elektronik ortamda mükellefe iletilir ve bu tahakkuk fişi mükellefe tebliğ yerine geçer.

2) İKMALEN VERGİ TARHI

Her ne şekilde olursa olsun bir vergi tarh edildikten sonra, bu vergiyle ilgili olarak meydana çıkan ve defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak miktarı tespit olunan bir matrah veya matrah farkı üzerinden alınacak verginin tarh edilmesine ikmalen vergi tarhı denir. Yani tarh olunan bir verginin, sonradan çıkan bir hata, fark yüzünden tekrar hesaplanmasıdır.

3) RE’SEN VERGİ TARHI

Vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanunî ölçülere dayanılarak tespitine imkân bulunmayan hallerde, takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunmasıdır.

  • İkmalen ve re’sen tarh edilen vergiler “ihbarname” ile ilgililere tebliğ olunur.
  • Vergi beyannamesini kanunî süresi geçtikten sonra vermiş olanlara bu beyannamede gösterdikleri matrah üzerinden re’sen gerekli tarhiyat yapılır.

Re’sen vergi tarhının yapıla bileceği durumlar;

  • Beyanname kanuni süresi geçtiği halde verilmemişse,
  • Beyannamede vergi matrahına ilişkin bilgiler gösterilmemişse,
  • Tutulması mecburi olan defterlerin hepsi veya bir kısmı tutulmamış veya tasdik ettirilmemişse,
  • Defter kayıtlarının ve bu kayıtlara ait belgelerin matrah tespitine imkân bulunmayacak şekilde noksan, usulsüz ve karışık olması durumlarında,
  • Tutulması zorunlu olan defterlerin veya verilen beyannamelerin gerçek durumu yansıtmadığına dair delil bulunursa.
  • Beyannamelerin smmm imzası olmadan verilmesi durumunda re’sen vergi tarhı yapılır.

4) VERGİNİN İDARECE TARHI

Mükelleflerin verginin tarhı için vergi kanunları ile muayyen zamanlarda müracaat etmemeleri veya aynı kanunlarla kendilerine tahmil edilen mecburiyetleri yerine getirmemeleri sebebiyle zamanında tarh edilemeyen verginin kanunen belli matrahlar üzerinden idarece tarh edilmesidir.

İKMALEN VE RE’ SEN VERGİ TARHININ FARKLILIKLARI

  • İkmalen vergi tarhiyatında daha önce yapılmış bir vergi tarhı vardır, ancak vergi eksik hesaplanmıştır; Re’sen vergi tarhında ise daha önce yapılmış bir tarhiyat olabileceği gibi olmaya da bilir.
  • ikmalen vergi tarhiyatı sadece vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarına istinaden yapılı; Re’sen vergi tarhiyatı takdir komisyonları tarafından veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarına istinaden yapılır.
  • İkmalen vergi tarhiyatında defter ve belgeler usulüne uygun olarak tutulmuştur ancak tutarlar beyannamede gösterilmemiş, eksik yada yanlış gösterilmiş olabilir.

GVK, KVK VE KDVK’ YA GÖRE TARHİYATIN MUHATABI

Vergiyi doğuran işlemin mükellefi veya sorumlusunun bulunmaması hallerinde, onlar adına hareket eden; vekil, kanuni temsilci veya işlemleri yapanların tarhiyata muhatap tutularak vergi kayıp ve kaçağının önlenmesi için KVK, GVK ve KDVK’da yasal düzenlemeler yer almaktadır.

1) GELİR VERGİSİNDE TARHİYATIN MUHATABI

  • Gelir vergisi, mükellef olan gerçek kişiler namına tarh edilir.
  • Küçüklerle kısıtlılarda, bunların nam ve hesabına kanuni temsilcileri,
  • Verginin tevkif suretiyle alınması halinde, mükellef hesabına tevkifat yapmaya mecbur olanlar
  • Dar mükellefiyette, mükellefin Türkiye’ de daimi temsilcisi mevcutsa mükellef hesabına daimi temsilci, daimi temsilci mevcut değilse kazanç ve iratları yabancı kişiye sağlayanlar muhatap olurlar.

2) KURUMLAR VERGİSİNDE TARHİYATIN MUHATABI

  • Kurumlar vergisi, mükellef olanların tüzel kişiliği adına,
  • Tüzel kişiliği haiz olmayanlar için bağlı oldukları kamu tüzel kişileri ya da dernek veya vakıf adına,
  • Fonlarda fonun kurucusu adına,
  • İş ortaklıklarında ise verginin ödenmesinden müteselsilsen sorumlu yönetici ortak veya ortaklardan her hangi birisi adına tarh olunur.
  • Dar mükellefiyette bu kurumların Türkiye deki daimi temsilcileri, daimi temsilci yoksa kurum adına kazanç ve iratları sağlayanlar adına tarh olunur.

3) KATMA DEĞER VERGİSİNDE TARHİYATIN MUHATABI

  • KDV mükellef gerçek veya tüzelkişiler adına tarh olunur.
  • Adi ortaklıklarda, verginin ödenmesinden müteselsilen sorumlu olmak üzere, ortaklardan herhangi biri,
  • Türkiye’de yerleşmiş olmayan gerçek kişiler ile kanunî merkez veya iş merkezlerinden her ikisi de Türkiye içinde bulunmayan tüzelkişilerde, vergi kesintisi yapmakla sorumlu kişi,
  • Vergi kesintisi yapmakla sorumlu tutulan bir şahsın bulunamaması halinde, mükellefin Türkiye’deki daimî temsilcisi,
  • Birden fazla daimi temsilcinin olması durumunda, mükellefin tayin edeceği temsilci,
  • Daimî temsilci mevcut değilse işlemleri mükellef adına yapanlar, tarhiyata muhatap olurlar.

VERGİ HATASI

  • Vergiye ilişkin hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınmasına vergi hatası denir.
  • Vergi hatası, hesap hatası ve vergilendirme hataları olarak 2 ye ayrılır.
  1. a) Hesap Hataları Şunlardır;
  • Matrah Hataları: Vergilendirme ile ilgili beyanname hazırlanırken matrah veya indirimlerin eksik ya da fazla gösterilmesi, hesaplanması.
  • Vergi Miktarında Hata: Vergi nispet ve tarifelerinin yanlış uygulanması, mahsupların yapılmamış veya yanlış yapılmış olması, matrah hatalarında yazılı vesikalarda verginin eksik veya fazla hesaplanması.
  • Verginin Mükerrer Olması: Belli bir vergilendirme dönemi için aynı matrah üzerinden bir defadan fazla vergi istenmesi veya alınmasıdır.
  1. b) Vergilendirme Hataları Şunlardır;
  • Mükellefiyette Hata: Vergiye tabi olmayan veya vergiden muaf birinden vergi istenmesi ya da alınmasıdır.
  • Mükellefin Şahsında Hata: Bir verginin asıl borçlusu yerine başka bir kişiden istenmesi veya alınmasıdır.
  • Mevzuda Hata: Vergi mevzuuna girmeyen veya vergiden müstesna bulunan gelir, servet, madde, kıymet, evrak ve işlemler üzerinden vergi istenmesi veya alınmasıdır.
  • Vergilendirme Döneminde Hata: Aranan verginin dönem olarak yanlış gösterilmiş veya süre itibariyle eksik ya da fazla hesaplanmasıdır.

Vergi Hatalarının Çıkış Yolları;

  1. İlgili memurun hatayı bulması veya görmesi ile;
  2. Üst memurların yaptıkları incelemeler neticesinde hatanın görülmesi ile;
  3. Hatanın teftiş sırasında meydana çıkarılması ile;
  4. Hatanın vergi incelenmesi sırasında meydana çıkarılması ile;
  5. Mükellefin müracaatı ile.

VERGİ HATALARININ DÜZELTME YOLLARI

  • Mükellefler, vergi hatalarını ilgili vergi dairelerinden düzeltme talebinde buluna bilirler. Vergi dairesi, ilgili servis düzeltme talebini düzeltme merciine gönderir; düzeltme isteği kabul gördüğü takdirde düzeltme yapılır, düzeltme isteği kabul görmediği takdirde mükellefe yazılı olarak tebliğ edilir.

VERGİ HUKUKUNUN TEMEL KAVRAMLARI

1- VERGİNİN KONUSU

Vergi; kamu giderlerini karşılamak üzere, devletin, vergileme yetkisine dayanarak ve tek taraflı olarak , kişilerin gelir ve servetlerinden, cebren aldığı ekonomik değerlerdir.

Verginin konusu; verginin hesaplanmasında, üzerine konulduğu ve doğrudan ya da dolaylı olarak kaynağını oluşturan iktisadi unsurlardır. Bu unsurlar; bazen gelir, bazen servet, bazen harcama, bazen de bir işlem yada kağıt/belge dir.

2- MATRAH

  • Verginin, üzerinden hesaplandığı değer veya miktardır.
  • Örneğin; gelir vergisi için, vergiye tabi her türlü kazanç ve iradın safi tutarı; kurumlar vergisi için, ilgili Kanunda vergiye tabi kılınmış her türlü kurum kazancının safi tutarı

3- İSTİSNA

Vergi kanunlarında, verginin kapsamı içinde sayılan bazı işlem ve unsurların, çeşitli ekonomik, mali, sosyal ve siyasal sebeplerle, kısmen veya tamamen vergi dışı bırakılmasına istisna denir.

Örneğin; kurumlar vergisi kanununa göre iştirak kazançları, verginin genel kapsamına dahil olur ama vergiden istisna edilmiştir.

4- MUAFİYET

Vergi kanunlarına göre mükellef sayılan bir gerçek veya tüzel kişinin, çeşitli ekonomik, mali, sosyal ve siyasal sebeplerle, vergi dışı bırakılmasına muafiyet denir.

Muafiyet uygulamalarının altında, o vergi konusunun ya da mükellefin vergilendirilmemesinden sağlanacak toplumsal yararın, vergilendirme ile sağlanacak toplumsal yarardan fazla olduğu düşüncesi yatar.

5- RESİM

Belirli bir işin veya hizmetin yapılması konusunda, devletin veya yetkili organlarının verdiği izin karşılığında ödenen paralara resim denir. Örneğin; İthalde Alınan Damga Resmi, Rıhtım Resmi gibi. Kamu gelirleri içindeki payı oldukça düşüktür.

6- HARÇ

Devlet veya yetkili kıldığı organları tarafından sunulan belli bir hizmetin karşılığında, bu hizmetlerden yararlananlar tarafından ödenen paralara harç denir. Örneğin; Tapu Harcı, Yargı Harçları, Tapu ve Kadastro Harçları, Konsolosluk Harçları vb.

Harçlar devletten alınan bir hizmet veya sağlanan menfaat karşılığın da ödenir.

VERGİ MAHREMİYETİ

  • Vergi Usul Kanunu’nda, görevleri gereği mükelleflerin veya onlarla ilgili kimselerin ticari, şahsi ve diğer her nevi sırlarını öğrenme durumunda olanların, bu sırları ifşa edemeyeceklerini ve kendileri yada üçüncü şahıslar yararına kullanamayacaklarını hükme bağlamıştır.
  • Vergi mahremiyetini ihlal edenler, TCK 239.mad göre cezalandırılırlar. Vergi mahremiyetini ihlal edenler şikayet üzerine, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılacağı hüküm altına alınmıştır.

Vergi mahremiyetini saklamakla yükümlü olanlar şunlardır;

  • Vergi inceleme memurları,
  • Vergi mahkemeleri, bölge idare mahkemeleri ve Danıştay da görevli olanlar,
  • Komisyonlara katılanlar
  • Bilirkişiler

VERGİ ÖDEME GÜCÜ

  • Vergi ödeme gücü hakkında çeşitli görüşler ileri sürülmüş olup Anayasamızda da yer almıştır.
  • Vergi ödeme gücü, kişilerin, kendileri ve ailelerinin yaşamı için gerekli asgari düzeydeki gelirin üzerinde kalan kısımdır. Bir başka görüşe göre de kişilerin gelirleri ne olursa olsun vergi ödemeleri gerekir. Bu, ülkenin vatandaşı olmanın temel gereklerinden biridir.
  • Vergi ödeme gücüne ulaşmada, günümüzde, artan oranlı vergi tarifeleri, ayırma kuramı, asgari geçim indirimi gibi araçlar kullanılmaktadır.

VERGİNİN ÖDENECEĞİ DAİRE VE ÖDEME ZAMANI

  • Vergi borcu, mükellefin bağlı olduğu vergi dairesine ödenir. Mükellefler, vergi borçlarını bağlı bulundukları vergi dairesinden başka vergi dairesine yatıra bilirler. Ancak; bulunduğu vergi dairesi hesabına yatırdığını bildirmesi şarttır.
  • Vergi borçları kanunlarda gösterilen süreler içinde ödenir. Ödemenin son günü verginin vadesi tarihidir. Ancak; sürelerin uzaması halinde vade uzayan sürenin bittiği gündür.
  • Beyannamenin posta ile gönderilmesi halinde, tahakkuk işleminin bitmesi beklenmeksizin vadesinde ödenir.
  • Maliye Bakanlığı; mücbir sebepler nedeniyle vergi aslı ile gecikme zammı ve faizlerini vadelerinin bitim tarihinden itibaren azami 1 yıl uzatmaya yetkilidir.

ÖZEL ÖDEME ZAMANLARI

VUK 112. Mad. özel ödeme zamanları şöyle düzenlenmiştir;

  • İkmalen, re’sen veya idarece tarh olunan vergiler taksit zamanlarından evvel tahakkuk etmişse; taksit süreleri içinde ödenir,
  • İkmalen, re’sen veya idarece tarh olunan vergiler taksit süreleri kısmen veya tamamen geçtikten sonra tahakkuk etmişse; tahakkuk tarihinden başlayarak bir ay içinde ödenir,
  • Memleketi terk ve ölüm gibi mükellefiyetin kalkmasını gerektiren haller dolayısıyla beyan üzerine tarh olunan vergiler; beyanname verme süreleri içinde ödenir.
  • Vergi mahkemesinde dava açma dolayısıyla vergi mahkemesi kararına göre hesaplanan vergiye ait ihbarnamenin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde ödenir,
  • Dava açılması nedeniyle tahsili duran vergi ve cezalar mükellefler tarafından istenildiği takdirde davanın devamı sırasında da kısmen veya tamamen ödenebilir.
  • Fazla veya yersiz olarak tahsil edilen vergiler, fazla veya yersiz tahsilatın mükelleften kaynaklanması halinde düzeltmeye dair müracaat tarihi mükellefe iade edilir; diğer hallerde verginin tahsili tarihinden düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre içinde mükellefe iade edilir.
  • VUK göre iadesi gereken vergiler, mükellef tarafından tamamlanması gereken bilgi ve belgelerin tamamlandığı tarihi takip eden üç ay içinde iade edilmemesi halinde; bu tutarlara üç aylık sürenin sonundan itibaren düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar red veya iade olur.

 

GECİKME FAİZİ

  • İkmalen, re’sen veya idarece yapılan tarhiyatlarda; dava konusu olmaksızın kesinleşen vergiler normal vade tarihinden, son yapılan tarhiyatın tahakkuk tarihinde tespit edilen gecikme zammı oranında gecikme faizi uygulanır ve aynı süre içinde ödenir.
  • İkmalen, re’sen veya idarece yapılan tarhiyatlarda; dava konusu yapılmış vergilerin ödenmemiş kısmı, normal vade tarihinden itibaren, yargı organı kararının tebliğ tarihine kadar tespit edilen gecikme zammı oranında gecikme faizi uygulanır ve aynı süre içinde ödenir.
  • Uzlaşılan vergilerde gecikme faizi; uzlaşılan vergi miktarına, (a) fıkrasında belirtilen tarihten itibaren uzlaşma tutanağının imzalandığı tarihe kadar geçen süre için uygulanır.
  • Dava açılması nedeniyle tahsili duran vergi ve cezalar mükellefler tarafından istenildiği takdirde davanın devamı sırasında da kısmen veya tamamen ödenebilir.

GECİKME ZAMMI

  • Ödeme müddeti içinde ödenmeyen amme borcuna, ödenmeyen kısmına vadenin bitim tarihinden itibaren her ay için ayrı ayrı %1,40 oranında gecikme zammı uygulanır.
  • VUK göre uygulanan vergi ziyaı cezalarında bu madde uyarınca belirlenen oranda gecikme zammı uygulanır.
  • Mahkemeler tarafından verilen ve ceza mahiyetinde olan amme alacaklarında ise bu oranın yarısı ölçüsünde gecikme zammı uygulanır.
  • Gecikme zammı hesaplanırken amme alacağının vade tarihi süreye dahil edilmez, ödeme tarihi süreye dahil edilir.

GECİKME FAİZİ İLE GECİKME ZAMMININ FARKLILIKLARI

GECİKME FAİZİ                                                                   GECİKME ZAMMI

1- verginin tahakkuktaki gecikmeye uygulanır.               1- verginin tahsilattaki gecikmesine uygulanır.

2- aylık olarak hesaplanır ve ay kesirleri hesa                2- günlük olrak hesaplanır ve ay kesirleri hesaba

ba katılmaz.                                                            katılır.

3- aylık % 1,40 oranında uygulanır                               3- aylık % 1,40 oranında uygulanır

4- sadece vergi aslı üzerinden hesaplanır.                      4- vadesinde ödenmeyen vergi aslı ve vergi ziyaı cezası üzerinden hesaplanır.

DEĞERLEMELER

Değerleme; V.U.K.’nun 258 ve 259. maddelerine göre, “vergi matrahının hesaplanmasıyla ilgili iktisadi kıymetlerin vergi kanunlarında gösterilen gün ve zamanlardaki değerlerinin tespitidir.”

Envanter Çıkarmak : Değerlemenin ilk aşamalarından biri envanter çıkarmaktır. Envanter çıkarmak, bilanço günündeki mevcutları, alacakları ve borçları saymak, ölçmek, tartmak ve değerlemek suretiyle kesin bir şekilde ve müfredatlı olarak tespit etmektir. Ticari teamüllere göre tartılması, sayılması ve ölçülmesi mutat olmayan malların değerleri tahminen tespit olunur.

DEĞERLEME ÖLÇÜLERİ

  1. Maliyet bedeli

VUK’nun 262. maddesinde maliyet bedeli; ” …İktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderleri ifade eder” şeklinde tanımlanmıştır. Maliyet bedeli ile değerlenecek iktisadi kıymetlere aşağıda sayılanlar örnek olarak verilebilir.

a- Gayrimenkuller, b- Demirbaş eşya, c- Özel maliyet bedeli, d- Zirai mahsuller, e- Emtia

  1. Borsa rayici

Borsa rayicine ilişkin VUK’ nun 263. maddesi hükmüne göre borsa rayici; gerek menkul kıymetler ve kambiyo borsasına, gerekse ticaret borsalarına kayıtlı olan iktisadi kıymetlerin değerlemeden evvelki son muamele gününde borsadaki muamelelerin ortalama değerini ifade eder.Borsa rayici ile değerlenecek iktisadi kıymetlere örnek olarak yabancı paralar ile devlet tahvili ve hazine bonolarını verebiliriz.

  1. Tasarruf değeri

VUK’ nun 264. maddesindeki tanıma göre tasarruf değeri; bir iktisadi kıymetin değerleme gününde sahibi için arz ettiği gerçek değerdir. Tasarruf değeri ölçüsü sadece alacak ve borç senetleri için uygulanmakta olup, bu senetlerin tasarruf değerinin bulunmasında reeskont yöntemi kullanılmaktadır.

  1. Mukayyet değer

VUK’nun 265. maddesinde mukayyet değer; “Bir iktisadi kıymetin muhasebe kayıtlarında gösterilen hesap değeri” olarak tanımlanmıştır. Mukayyet değer uygulamada muhasebe değeri veya defter değeri olarak da adlandırılmaktadır. Mukayyet değer ile değerlenecek iktisadi kıymetlere aşağıda sayılanlar örnek olarak verilebilir. . İktisadi kıymetlerin mukayyet değerinin tespiti için herhangi bir işlem yapmaya gerek yoktur.

a- Senetsiz alacak ve borçlar

b- Reeskont uygulaması yapılmayan senetli alacak ve borçlar,

c- İlk tesis ve taazzuv giderleri ile peştemallıklar,

d- Aktif ve geçici hesaplara ilişkin kıymetler,

e- Karşılıklar.

  1. İtibari değer

İtibari değer VUK’nun 266. maddesinde “Her nevi senetlerle, esham ve tahvillerin üzerine yazılı olan değer” olarak tanımlanmıştır. İtibari değer uygulamada nominal değer veya yazılı değer olarakta adlandırılmaktadır. TL cinsinden kasada bulunan değerler itibari değerle değerlenmektedir.

  1. Vergi değeri

VUK’ nun 268. maddesindeki tanıma göre vergi değeri “bina ve arazinin Emlak Vergisi Kanununun 29. maddesine göre tespit edilen değeri” olarak tanımlanmıştır. Vergi değeri uygulamada bina, arsa ve arazilerin emlak vergisine esas değerlerinin hesaplanmasında kullanılmaktadır.

  1. Rayiç bedel

VUK’nun Mükerrer 266. maddesi uyarınca rayiç bedel, bir iktisadi kıymetin değerleme günündeki normal alım-satım bedelidir. Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 290. maddesinde düzenlenen finansal kiralama işlemlerinde değerlemede rayiç bedeli ölçüsü kullanılmaktadır. Söz konusu maddeye göre; kiracı tarafından finansal kiralama işlemine konu iktisadî kıymeti kullanma hakkı ve sözleşmeden doğan borç, kiralama konusu iktisadî kıymetin rayiç bedeli veya sözleşmeye göre yapılacak kira ödemelerinin bugünkü değerinden düşük olanı ile değerlenir.

  1. Emsal bedeli ve ücreti

VUK’ nun 267. maddesi hükmüne göre emsal bedel; “Gerçek bedeli olmayan veya bilinmeyen veyahut doğru olarak tespit edilemeyen bir malın, değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değerdir.” Emsal bedeli, gerçek değeri belli olmayan veya bilinmeyen mallara uygulanabilir. Değeri bilinen bir iktisadi kıymetin değerlemesinde bu ölçü kullanılamaz. İktisadi kıymetin gerçek değerinin başka bir değerleme ölçüsü ile bulunabildiği durumlarda, emsal bedeli ile değerleme yapılamayacaktır.

Emsal bedeli uygulaması VUK’nun 267. maddesi uyarınca aşağıdaki üç sıra takip edilmek suretiyle yapılır:

Birinci sıra – Ortalama Fiyat Esası: Aynı cins ve nevideki mallardan sıra ile değerlemenin yapılacağı ayda veya bir evvelki veya bir daha evvelki aylarda satış yapılmışsa, emsal bedeli bu satışların miktar ve tutarına göre mükellef tarafından çıkarılacak olan ortalama satış fiyatı ile hesaplanır. Bu esasın uygulanması için, aylık satış miktarının, emsal bedeli tayin olunacak her bir malın miktarına nazaran %25’ten az olmaması şarttır.

İkinci sıra – Maliyet Bedeli Esası: Emsal bedeli belli edilecek malın, maliyet bedeli bilinir veya çıkarılması mümkün olursa, bu takdirde mükellef, bu maliyet bedeline, toptan sa-tışlar için %5, perakende satışlar için %10 ilave etmek suretiyle emsal bedelini bizzat belli eder.

Üçüncü sıra – Takdir Esası: Yukarıda yazılı esaslara göre belli edilmeyen emsal bedelleri ilgililerin müracaatı üzerine takdir komisyonunca takdir yolu ile belli edilir.

Emsal bedelin, yukarıda yer alan ortalama fiyat esasına veya maliyet bedeli esasına göre bulunmasında emsal bedel bizzat mükellefler tarafından hesaplanır. Emsal bedelinin birinci sırada yer alan ortalama fiyat esasına veya ikinci sırada yer alan maliyet bedeli esasına göre tespitinin mümkün olmaması halinde ise emsal bedel takdir komisyon marifetiyle tespit edilecektir.

  1. Alış Bedeli

Alış bedeli; bir iktisadi kıymetin iktisabı için satıcıya ödenen veya borçlanılan meblağdır. Hisse Senetleri ile fon portföylerinin en az %51’i Türkiye’de kurulmuş bulunan şirketlerin hisse senetlerinden oluşan yatırım fonu katılma belgeleri alış bedeli ile değerlenecektir.

ALCAK VE BORÇLARDA REESKONT İŞLEMİ

  • Reeskont, işletme aktifinde veya pasifinde yer alan alacak ve borç senetlerinin değerleme günündeki gerçek değerine indirgenmesidir.
  • Reeskont ayırımının şartları şunlardır;

1- Alacak ve borç, senede bağlı olmalıdır.

2- Alacak ve borç senetleri, bilançoda yer almalıdır.

3- Alacak ve borç senetleri, vade içermelidir ve değerleme gününde vadeleri gelmemiş olmamalıdır.

4- Alacak ve borç senetleri, kazancın elde edilmesine yönelik olmalıdır.

5- Reeskont işlemi ihtiyaridir.

6- Alacak senetlerine reeskont uygulayanlar, borç senetlerine de reeskont uygulamalıdırlar.

7- Alacak ve borç senetlerine kısmi reeskont işlemi uygulanmaz.

8- Yabancı para cinsinden olan alacak ve borç senetleri reeskont işlemine tabi tutulabilir.

DEĞERSİZ ALACAKLAR

  • Kazai bir hükme (yargı kararı) veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline artık imkan kalmayan alacaklar değersiz alacaktır.
  • Bir alacağın değersiz alacak sayılabilmesi için hukuki yolların tüketilmiş olması gerekir.
  • Alacağın değersiz hale geldiği yıl hesaplarına gider (zarar) yazılması gerekir. Yoksa diğer yıllarda dikkate alınmaz.
  • Değersiz alacaklar daha sonra tahsil edilirse tahsil edildiği yıl gelir yazılır.

ŞÜPHELİ ALACAKLAR

  • U.K. 323 üncü mad. göre bir alacağın şüpheli sayılmasını gerektiren haller şunlardır;
  1. Alacak Ticari ve Zirai Kazancın Elde Edilmesi ve İdame Ettirilmesi İle İlgili Olmalıdır
  2. Bilanço Esasına Göre Defter Tutulmalıdır
  3. Alacak Teminatsız Olmalıdır.
  4. Alacak şüpheli hale gelmiş olmalıdır.
  • Alacağın teminatlı olması halinde, şüpheli alacak karşılığı ayrılmaz. Ancak alacağın kısmen teminatlı olması halinde şüpheli alacak karşılığı teminatsız kısım için ayrılır.
  • Yurt dışındaki alacaklar için prosedürler yerine getirilmek şartıyla şüpheli alacak karşılığı ayrılır.
  • Hatır senetleri için karşılık ayrılmaz.
  • Ticari ve zirai kazançtan elde edilmek koşuluyla; dava veya icra safhasında bulunan alacaklar ile icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar şüpheli alacak sayılır ve karşılık ayrıla bilir.
  • Daha sonradan tahsil edilen şüpheli alacaklar, tahsil edildikleri dönemde kar-zarar hesabına atılır.

VAZGEÇİLEN ALACAKLAR

  • Konkordato veya sulh yolu ile alınmasından vazgeçilen alacaklar, borçlunun defterlerinde özel bir karşılık hesabına alınır.
  • Bu hesabın muhteviyatı alacaktan vazgeçildiği yılın sonundan başlayarak üç yıl içinde zararla itfa edilmediği takdirde kar hesabına naklolunur.

MADDİ VE MADDİ OLMAYAN DURAN VARLIKLARIN DEĞERLEMESİ

GAYRİMENKULLERİN DEĞERLEMESİ

  • VUK 269 mad. göre gayrimenkuller maliyet bedeli ile değerlenir. Ayrıca; gayrimenkullerin mütemmim cüzleri, tesisat ve makineler, gemiler ve diğer taşıtlar, gayri maddi haklarda maliyet bedeli değerlenir.
  • Gayrimenkullerde satın alma bedeline, makine ve tesisatta gümrük vergileri, nakliye ve montaj giderleri; satın alınarak yıkılmasından ve arsanın tavsiyesinden doğan giderlerin eklenmesi zorunludur.
  • Gayrimenkullerde satın alma bedeline; Noter, mahkeme, kıymet takdiri, komisyon ve tellaliye giderleri, emlak alım vergisi ve özel tüketim vergisinin indirilmesi ihtiyaridir.
  • KDV kanununa göre binek otomobilin alımında ödenen KDV’nin indirimi mümkün olmayıp, otomobilin maliyetine eklenerek ilgili dönemde direkt gider yazıla bilir.
  • Sabit kıymetlerin alımında kullanılan finansmana ilişkin faizler ile yurt dışından kullanılan finansmandaki ortaya çıkan kur farkları; aktifleştirilinceye kadar olan dönemde direkt maliyete atılır, aktifleştirildikten sonraki olanlar ise maliyete eklenerek amortismana tabi tutulur.

AMORTİSMANIN KONUSU

  • Amortismanın konusu; işletmede 1 yıldan fazla kullanılan ve yıpranmaya, aşınmaya, kıymetten düşmeye maruz bulunan gayrimenkullerle; gayrimenkul gibi değerlenen iktisadi kıymetlerin, alet, edevat, mefruşat, demirbaş ve sinema filmlerinin kanunlara göre yok edilmesini teşkil eder.

AMORTİSMAN AYIRMA KOŞULLARI

  1. a) İşletmede bir yıldan fazla kullanılma.
  2. b) Yıpranma, aşınma veya kıymetten düşmeye maruz bulunma. (boş arsa ve araziler amortismana tabi tutulmaz.)
  3. c) Envantere dahil olma; İktisadi kıymetin envantere dahil olması hem fiilen işletmenin tasarrufunda bulunmasının) hem de envantere kayıtlı olmasını ifade eder.
  4. d) İktisadi kıymetin değerinin belli bir tutarı ( 2012 yılı için 770 TL) aşması.

 

FEVKALADE AMORTİSMAN

 

  • Fevkalade amortisman; Eğer doğal afet nedeniyle, iktisadi kıymet bütünüyle değer kaybına uğramışsa, iktisadi kıymetin kalan değerinin tamamı fevkalade amortisman yoluyla gider yazılmasıdır. Bunlar;

i- Yangın, deprem , su basması gibi afetler neticesinde değerini tamamen veya kısmen kaybeden,

ii- Yeni icatlar dolayısıyla teknik verim ve kıymetleri düşerek tamamen veya kısmen kullanılmaz bir hale gelen,

iii- Cebri çalışmaya tabi tutulduğu için normalden fazla aşınma ve yıpranmaya maruz kalan gayrimenkullere, haklara, varlıklara uygulanır.

 

  • Fevkalade amortisman uygulana bilmesi için Maliye Bakanlığına başvuru ve izin alınması şarttır.
  • Fevkalade amortisman uygulanan dönemde ayrıca normal amortisman ayrılmaz.
  • Fevkalade amortisman her işletme için ayrı ayrı tespit edilir.

KIST AMORTİSMAN

  • Faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları binek otomobilleri hariç olmak üzere, işletmelere ait binek otomobillerin aktife girdiği hesap dönemi için ay kesri tam ay sayılmak suretiyle kalan ay süresi kadar amortisman ayrılır. Amortisman ayrılmayan süreye isabet eden bakiye değer, itfa süresinin son yılında tamamen yok edilmesidir.

 

AMORTİSMANA TABİ MALLARIN SİGORTA TAZMİNATI

  • Yangın, deprem, sel, su basması gibi afetler yüzünden tamamen veya kısmen ziyaa uğrıyan amortismana tabi iktisadi kıymetler için alınan sigorta tazminatı, bunların değerinden fazla veya eksik olduğu takdirde farkı kar veya zarar hesabına geçirilir.
  • Alınan sigorta tazminatı ile ziyaa uğrayan malların yenilenmesi işin mahiyetine göre zaruri bulunur veya bu hususta işletmeyi idare edenlerce karar verilmiş ve teşebbüse geçilmiş olursa; bu takdirde tazminat fazlası, yenileme giderlerini karşılamak üzere, pasifte geçici bir hesapta azami üç yıl süre ile tutulabilir.
  • 3 yıl içinde kullanılmamış olan tazminat farkları kara ilave olunur.
  • 3 yıldan önce işin terki, devri veya işletmenin tasfiyesi halinde bu tazminat fazlası, o yılın matrahına eklenir.

GİRİŞİM SERMAYESİ FONU

  • Türkiye’de kurulmuş veya kurulacak olan girişim sermayesi yatırım ortaklıklarına sermaye olarak konulması veya girişim sermayesi yatırım fonu paylarının satın alınması amacıyla, ilgili dönem kazancından veya beyan edilen gelirden girişim sermayesi fonu ayrılabilir.
  • Ayrılacak bu fon; kurum kazancının veya beyan edilen gelirin %10’unu ve öz sermayenin %20’sini aşamaz.
  • Girişim sermayesi fonu olarak ayrılan tutarlar pasifte geçici bir hesapta tutulur.
  • Ayrılan girişim sermayesi fonu 6 ay içinde amacı doğrultusunda kullanılmazsa, bu işlemlerin yapıldığı veya sürenin dolduğu dönemde vergiye tabi tutulur.

YENİLEME FONU

  • Yenileme fonu bilanço esasına göre defter tutanlarca ayrılabilir. Yenileme fonu ayırmak için gerekli şartlar;

1- Satılan kıymetin amortismana tabi iktisadi kıymet olması,

2- Satılan iktisadi kıymetin yenilenmesinin zorunlu olması,

3- Yeni alınan iktisadi kıymetle, satılan iktisadi kıymet aynı nitelikte olmalı veya aynı amaç için kullanılmalı,

4- Yenileme fonu yeni alınacak amortismana tabi iktisadi kıymetlerin amortismanlarında kullanılır.

5- Yenileme fonuna alınan karın üç yıl içinde kullanımı zorunludur. 3 yıl içinde kullanılmayan yenileme fonu 3 yılın sonunda, o yılın vergi matrahına eklenir..

 

MENKUL KIYMETLERİN DEĞERLEMESİ

  • Menkul kıymetler; ortaklık veya alacaklılık sağlayan, belli bir meblağı temsil eden, yatırım aracı olarak kullanılan, dönemsel gelir getiren, misli nitelikte, seri halinde çıkarılan, ibareleri aynı olan ve şartları Sermaye Piyasası Kurulu tarafından belirlenen kıymetli evraklardır.
  • Hisse senetleri ile fon portföyünün en az yüzde 51’i Türkiye’de kurulmuş bulunan şirketlerin hisse senetlerinden oluşan yatırım fonu katılma belgeleri alış bedeliyle değerlenir; bunlar dışında kalan her türlü menkul kıymet borsa rayici ile değerlenir.
  • Ancak, borsa rayici bulunmayan, değerleme günü itibariyle hesaplanması mümkün olmayan menkul kıymetler, alış bedeli ile değerlenir.
  • Menkul kıymetlerin değerlemesinde, üçlü bir ayırıma gidilmiştir; alış bedeli ile değerleme, borsa rayici ile değerleme, kıst getiri ölçüsü ile değerleme.

EMTİA DEĞERLEMESİ

  • Emtialar, maliyet bedeliyle değerlenir. Emtianın maliyet bedeline nazaran, değerleme günündeki satış bedelleri %10 ve daha fazla düşük gösterildiği durumlarda emtialar emsal bedel ile değerlenir.
  • İmal edilen emtianın maliyet bedelleri şu unsurlardan oluşur:
  1. Mamulün vücuda getirilmesinde sarf olunan iptidai ve ham maddelerin bedeli;
  2. Mamule isabet eden işçilik;
  3. Genel imal giderlerinden mamule düşen hisse;
  4. Genel idare giderlerinden mamule düşen hisse; (maliyetine katılması ihtiyaridir.);
  5. Ambalajlı olarak piyasaya arz edilmesi zaruri olan mamullerde ambalaj malzemesinin bedeli.

KIYMETİ DÜŞEN EMTİA MALLARIN DEĞERLEMESİ

  • Değerini kısmen veya tamamen kaybeden emtia mallar emsal bedel ile değerlenir.
  • Emsal değerin belirlene bilmesi için takdir komisyonuna başvuru yapılır ve emsal bedelin tespiti istenir.
  • Bir emtianın emsal bedel ile değerlene bilmesi için şu şartlar gereklidir:

1- Emtia da ki değer kaybı ticari faaliyet dâhilinde ki bozulma, çürüme, kırılma, çatlama, paslanma sonucu olmalı,

2- Emtia da ki değer kaybı yangın, deprem, su basması gibi doğal afet sonucu olmalı,

EMTİA SİGORTA TAZMİNATI

  • Emtia ve zirai mahsul ve hayvan kıymetlerinde meydana gelen zayiat dolayısıyla alınan sigorta tazminatları; bunların değerlerinden fazla olursa bu fazlalık kara alınır. İşletme hesabı esasında tutulan defterde ise bu tazminat hâsılat kaydedilir.

SATIN ALINAN EMTİAYA İLİŞKİN FAİZ VE KUR FARKLARI İLE VADE FARKLARI

  • İthal edilen emtialar, işletme stoklarına girinceye kadar şirket aleyhinde oluşan kur farkları maliyete eklenmesi zorunludur.
  • Stokta kalan emtialarda aleyhte ortaya çıkan kur farklarının ise; gider yazılması veya maliyete eklenmesi ihtiyaridir.
  • Finansman amacıyla bankalardan veya diğer kredi kuruluşlarından alınan paralar için ödenen faiz ve komisyonların dönem sonunda stoklara pay verilmesi zorunlu değildir.
  • Vadeli olarak satın alınan emtialarla ilgili, satıcılara ödenen ve satış faturasında gösterilen vade farkları emtianın maliyet bedelinin bir unsurudur ve maliyete eklenir. Ancak; emtia alımı sonucu alıcının borcunu zamanında ödeyememesi sonucu uygulanan vade farkları maliyete eklenmez, finansman gideri olarak yazılır.

 

DÖVİZLİ SATIN ALINAN EMTİA İLE İLGİLİ YAPILACAK İŞLEMLER

  • Dövizli borçlarda, dövizli borcu doğuran olayın niteliğine göre yapılacak işlemler değişir.
  • Ticari malların ithali nedeniyle oluşan dövizli borcun değerlemesi sonucunda meydana gelen kur farkları; doğrudan finansman gideri olarak yazılır.
  • Yurt içindeki bir firmadan dövizli olarak alınan ticari malın değerlemesi sonucu ortaya çıkan kur farkları; malın işletme deposuna girdiği kısma isabet eden kısmı maliyete atılır, depoya girdikten sonraki kısmına isabet eden kısmı ise finansman gideri olarak yazılır.
  • Dövizli olarak yatırım malı veya sabit kıymet alınması nedeniyle, aktife alındığı yılın sonuna kadar oluşan kur farkları; iktisadi kıymetin maliyetine atılır. İktisadi kıymet alındıktan sonra oluşan kur farkları ise; isteğe bağlı olarak gider yazılır veya maliyete atılır.

BANKA MEVDUAT HESAPLARININ DEĞERLEMESİ

  • Alacaklar mukayyet değerleriyle değerlenir. Mevduat veya kredi sözleşmelerine müstenit alacaklar, değerleme gününe kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate alınır.
  • Ticari işletmelerin banka mevduat hesaplarından elde ettikleri faiz gelirleri, ilgili dönemde gelir yazılarak kurum kazancına ilave edilir.
  • Bu uygulama kişilerin şahsi sermayeleri ile elde ettikleri faiz gelirlerini kapsamaz.

BANKA KREDİLERİNİN DEĞERLEMESİ

  • Borçlar mukayyet değerleriyle değerlenir. Mevduat veya kredi sözleşmelerine müstenit borçlar değerleme gününe kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate alınır.
  • Bankalardan kullanılan kredilerin faizleri bankalar tarafından gelir, krediyi kullanan tarafından gider yazılır.
  • Kredi kullanan mükellefler, kıst döneme ait tahakkuk etmiş ama ödenmemiş faizleri gider olarak yazıla bilir.

FİNANSAL KİRALAMA İŞLEMLERİNDE DEĞERLEME

  • Finansal Kiralama; Kira süresi sonunda mülkiyet hakkının kiracıya devredilip devredilmediğine bakılmaksızın, bir iktisadi kıymetin mülkiyetine sahip olmaktan kaynaklanan riskler ile yararların tamamının veya tamamına yakınının belli bir dönemde bedel karşılığı kiracıya bırakılması sonucunu doğuran kiralamalar finansal kiralama denir.
  • Finansal kiralama işlemlerinde, yapılan işlem Finansal Kiralama Kanunu kapsamında yapılmamış bile olsa, içerik ve niteliği itibariyle finansal kiralama olarak kabul edilmesi gerekiyor ise mükerrer 290. madde hükmüne göre işlem yapmak gerekecektir.
  • Finansal kiralama olarak kabul edilen işlemler;
  1. a) İktisadî kıymetin, mülkiyetinin kira süresi sonunda kiracıya devredilmesi
  2. b) Kiracıya, kira süresi sonunda iktisadi kıymeti rayiç bedelinden düşük bir bedelle satın alma hakkı tanınması
  3. c) Kiralama süresinin, iktisadi kıymetin ekonomik ömrünün % 80’inden daha büyük bir bölümünü kapsaması
  4. d) Sözleşmeye göre yapılacak kira ödemelerinin bugünkü değerlerinin toplamının, iktisadi kıymetin rayiç bedelinin % 90’ından daha büyük bir değeri oluşturması

KİRALAYANIN VE KİRACANIN YAPACAĞI DEĞERLEME İŞLEMLERİ

KİRALAYAN

1- ALACAK DEĞERLEMESİ

  • Kiralama süresi boyunca, kiracı tarafından kiralayana yapılacak kira ödemelerinin tamamı (anapara+faiz), kiralayan tarafından alacak olarak aktifleştirilecektir. Aktifleştirilen alacak tutarı reeskonta tabi tutulamaz.
  • Aktife atlan tutar ile yapılan kira ödemeleri arasında fark var ise, gelecek dönem faizi geliri olarak pasife atılarak kayıtlara alınır.

2- KİRALANAN İKTİSADİ KIYMET DEĞERLEMESİ

  • Kiralama konusu iktisadi kıymet, net bilanço aktif değerinden kira ödemelerinin bugünkü değerinin düşülmesi sonucu bulunan tutar ile değerlenecektir.
  • Bulunan tutarın sıfır veya negatif olması halinde; iktisadi kıymet iz bedeliyle değerlenir ve aradaki çıkan fark iktisadi kıymetin satışından elde edilen gelir gibi gelir yazılması gerekmektedir.
  • Bulunan tutarın pozitif olması durumunda; pozitif fark iktisadi kıymeti kiralayan şirket tarafından amortismana tabi tutulacaktır.
  • Kira ödemelerinin bugünkü değeri, kiralanan iktisadi kıymetin net bilanço aktif değerinden büyük ise; aradaki fark, iktisadi kıymet satış karı gibi işleme tabi tutulacaktır.
  • Kiralayanın, kiraladığı iktisadi kıymeti üretmesi veya alım-satımını yapması halinde iktisadi kıymetin net bilanço aktif değeri rayiç bedel olarak dikkate alınır.
  • Kiralayan şirketlerin, iktisadi kıymetleri alırken ödemiş oldukları kur farkları ve faiz ödemeleri, sözleşme yapılmadan önce olanı maliyete atılır, sözleşmesen sonra olanları da gider olarak kaydedilir.

KİRACI

1- BORÇ DEĞERLEMESİ

  • Finansal kiralamalardan doğan borçlar, kiralanan iktisadi kıymetin rayiç bedeli veya yapılacak kira ödemelerinin bu günkü değerinden düşük olanı ile değerlenir.
  • Finansal kiralama borçları reeskonta tabi tutulamazlar.

2- KİRACININ KULLANMA HAKKININ DEĞERLEMESİ

  • Kiracı tarafından, kiralanan iktisadi kıymet kullanma hakkı olarak aktife alınırken, kiralayana olan borç ise pasife alınarak kaydedilir.
  • Kiracı tarafından aktifleştirilen iktisadi kıymetin kullanma hakkı, amortismana tabi tutulur. Ayrıca VUK 319 seri nolu geçici tebliğinde, iktisadi kıymetin kullanma hakkının kiracı tarafından yeniden değerlemeye tabi tutula bileceği belirtilmiştir.
  • Ayrıca; VUK da parasal olmayan kıymetlerin enflasyon düzeltmesine tabi tutulacağı belirtildiğinden, iktisadi kıymeti kullanma hakkının parasal olmayan bir kıymet olmasından dolayı enflasyon düzeltmesine tabi tutulması gerektiği belirtilmiştir.

ÖZEL MALİYET BEDELLERİ

  • Gayrimenkulleri normal bakım, tamir ve temizleme giderleri dışında, gayrimenkulü genişletmek veya iktisadi kıymetini devamlı olarak artırmak maksadıyla yapılan giderlerin gayrimenkulün maliyet bedeline eklenmesi gerekmektedir.
  • Kiracı tarafından, kiralanan gayrimenkulü genişletmek veya iktisadi kıymetini devamlı olarak artırmak maksadıyla yapılan giderlerin özel maliyet olarak değerlenmesi gerekir.
  • Özel maliyet bedelinde itfa süresi kiralanma süresidir. Oran ise her yıl eşit yüzdelerle itfa edilir. Kiralama süresi belirtilmemiş ise itfa süresi 5 yıldır.
  • Yapılan giderlerin özel maliyet olarak kabul edilmesi için gereken şartlar şunlardır;

1- Harcama yapılan gayrimenkul, başkasına ait olmalı ve kiralanmış olmalı,

2- Gayrimenkule yapılan harcamalar, kiracı tarafından yapılmış olmalıdır,

3- Gayrimenkule yapılan harcamalar, gayrimenkulü genişletmek veya değerini devamlı olarak artırmak amacıyla yapılmış olmalıdı

VERGİ CEZALARI

1- USULSÜZLÜK CEZALARI

  1. I) USULSÜZLÜK CEZALARI
  • Vergi kanunlarının şekle ve usule ilişkin hükümlerine riayet edilmemesine usulsüzlük denir.
  • Usulsüzlük cezalarının kesilebilmesi için; cezaya konu olan fiilin vergi ziyaına sebebiyet verip vermemesine bakılmaksızın, şekle ve usule riayet etmeyen mükellefler adına usulsüzlük cezaları kesilir.
  • Usulsüzlük cezaları kendi içinde genel ve özel usulsüzlük cezası olarak ikiye ayrılır. Genel usulsüzlük cezaları da kendi içinde 1. Ve 2. derece usulsüzlük cezaları olarak ikiye ayrılır.
  • Usulsüzlük fiili, re’sen takdiri gerektirirse, bağlı cetvelde yazılı cezalar iki kat olarak kesilir.
  • I inci derece usulsüzlüklere şunları örnek gösterebiliriz;

1- Beyannamelerin süresinde verilmemiş olması,

2- Tutulması zorunlu defterlerden herhangi birinin tutulmamış olması,

3- Defter kayıtlarının, vergi incelemesine imkân vermeyecek derecede noksan, usulsüz veya karışık olması,

4- Yapılan kayıtlarda, kayıt nizamına uyulmaması,

5- İşe başlamanın zamanında bildirilmemesi,

6- Tasdiki zorunlu olan defterlerin tasdiklerinin yaptırılmaması,

  • II inci derece usulsüzlüklere şunları örnek gösterebiliriz;

1- İşe başlamanın bildirilmesi hariç olmak üzere, bildirimlerin zamanında bildirilmemesi,

2- Tasdiki zorunlu olan defterlerin normal süresinin sonundan başlayarak 1 ay içinde yaptırılması,

3- Beyannamelerin, bildirimlerin gerekli evrak ve vesikaları ile ilgili hükümlerine uyulmaması,

USULSÜZLÜK DERECELERİ VE CEZALARI ( 2015 YILI ) 1. DERECE USULSÜZLÜK

CEZASI ( TL)

2. DERECE USULSÜZLÜK

CEZASI ( TL)

1- Sermaye şirketleri 120,00 66,00
2- Sermaye şirketi dışında kalan birinci sınıf tüccarlar ve serbest meslek erbabı 77,00 39,00
3 – İkinci sınıf tüccarlar 39,00 18,00
4-Yukarıdakiler dışında kalıp beyanname usulüyle gelir vergisine tabi olanlar 18,00 10,60
5-Kazancı basit usulde tespit edilenler 10,60 4,80
6- Gelir vergisinden muaf esnaf 4,80 2,60
  1. II) ÖZEL USULSÜZLÜK CEZALARI
  • Fatura ve benzeri evrak verilmemesi ve alınmaması ile diğer şekil ve usul hükümlerine uyulmaması durumunda özel usulsüzlük cezaları uygulanır.
  • Özel usulsüzlük cezalarına şunları örnek gösterebiliriz;

1- Verilmesi ve alınması icap eden fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu ile serbest meslek makbuzlarının verilmemesi, alınmaması veya düzenlenen belgelerin gerçeği yansıtmaması. (2015 yılı için her belge için en az 200 tl ve en çokta 1 yıl içinde 106.000 tl özel usulsüzlük cezası kesilir.)

2- Perakende satış fişi, yazar kasa fişi, giriş ve yolcu taşıma bileti, sevk irsaliyesi, taşıma irsaliyesi, yolcu listesi gibi düzenlenmesi zorunlu belgelerin düzenlenmemesi veya gerçeğe uygun düzenlememesi,(2015 yılı için her belge için en az 200 tl ve en çokta 1 yıl içinde 106.000 tl özel usulsüzlük cezası kesilir.)

3- Nihai tüketici konumundaki kişilerin fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu, serbest meslek makbuzu, perakende satış fişi, almadıklarının tespit edilmesi,

4- Tahsilat ve ödemelerini banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince yapmak zorunda olanların bu zorunluluğa uymadıkları takdirde yapılan işlemin %5 i tutarında özel usulsüzlük cezası kesilir.(kesilecek cezanın toplamı 1.060.000 tl yi geçemez)

  5- Günü gününe tutulması gereken defterlerin günü gününe tutulmaması ve iş yerinde bulundurulmaması,

6- İş yerine levha asma zorunluluğuna uyulmaması,

7- Muhasebe standartlarına, tek düzen hesap palanı, usul ve esaslarına uymayanlara 4.800tl öz.us.cezası kesilir

8- VUK göre bilgi verme yükümlülüğünü yerine getirmeyenler,

9- Elektronik ortamda beyanname ve bildirim verme mecburiyetine uymayanlar,

2- VERGİ ZİYAI CEZASI

 VERGİ ZİYAI VE CEZASI

  • Mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden, verginin zamanında veya eksik tahakkuk ettirilmesine vergi ziyaı
  • Vergi ziyanın iki unsuru vardır: verginin zamanında tahakkuk ettirilmemsi veya eksik tahakkuk ettirilmesi, geç veya eksik tahakkukun ilgili ödevlerini yerine getirmemesi yada eksik yerine getirmesinden doğmalıdır.
  • Yanıltıcı belgeler ile haksız yere KDV ve stopaj iadesi almakta vergi ziyaı sebebiyet verir.
  • Vergi ziyaı suçu işleyenlere, ziyaa uğrattıkları verginin bir katı tutarında vergi ziyaı cezası kesilir.
  • VUK 359. Mad. yazılı fiillerle sebebiyet verilmesi halinde bu ceza üç kat, bu fiillere iştirak edenlere ise bir kat olarak uygulanır.
  • Kanuni süresi geçtikten sonra verilen vergi beyannameleri için bu madde uyarınca kesilecek ceza yüzde elli oranında uygulanır.
  • Cezayı gerektiren tek bir fiil ile vergi ziyaı ve usulsüzlük birlikte işlenmiş olursa, bunlara ait cezalardan sadece miktar itibariyle en ağırı kesilir.
  • Vergi ziyaı ve usulsüzlük cezası kesilenler, vergi ziyaında beş, usulsüzlükte iki yıl içinde tekrar ceza kesilmesi durumunda, vergi ziyaı cezası yüzde elli, usulsüzlük cezası yüzde yirmibeş oranında artırılmak suretiyle uygulanır.
  • Ayrı ayrı yapılmış olan vergi ziyaı veya usulsüzlükten dolayı ayrı ayrı ceza kesilir. Aynı takvim yılı içinde aynı neviden birden fazla yapıldığı takdirde birden fazlasının herbiri için, birincisine ait cezanın dörtte biri kesilir.

HÜRRİYETİ BAĞLAYICI CEZA İLE CEZALANDIRILACAK SUÇLAR VE CEZALAR

  • VUK nunun Kaçakçılık Suçları ve Cezaları başlıklı mad. göre kısa süreli hapis cezası, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre adli para cezasına veya bu maddede sayılan hapis cezasına seçenek diğer yaptırımlara çevrilebilmektedir.
  • Yine bu kanunun ilgili maddesine göre, işlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkum edilen kişinin cezası ertelenebilmektedir. Bu sürenin üst sınırı, fiili işlediği sırada on sekiz yaşını doldurmamış veya altmış beş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından üç yıldır.
  • Defter ve kayıtlarda hesap ve muhasebe hileleri yapanlar, gerçek olmayan veya kayda konu işlemlerle ilgisi bulunmayan kişiler adına hesap açanlar, defter, kayıt ve belgeleri tahrif edenler veya gizleyenler veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar, hakkında on sekiz aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

 

  • Tutulan veya düzenlenen ve saklama ve ibraz mecburiyeti bulunan defter, kayıt ve belgeleri yok edenler veya defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar ko-yanlar veya hiç yaprak koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar, üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
  • Sadece Maliye Bakanlığı ile anlaşması bulunan kişilerin basabileceği belgeleri, Bakanlık ile anlaşması olmadığı halde basanlar veya bilerek kullananlar iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

 

İŞTİRAK SUÇU

 

  • İştirak, bir suçun birden çok kişi tarafından işbirliği halinde işlenmesidir.
  • VUK 359. Mad. sayılan fiillerin icrasına iştirak edenler, TCK 37. Ve 41. Mad. göre cezalandırılırlar. İlgili mad göre yazılı suçların işlenişine iştirak eden suç ortaklarının bu suçların işlenmesinde menfaatinin bulunmaması halinde, verilecek cezanın yarısı indirilir.

VERGİ VE CEZALARININ KALKMASI

1- Ödeme      2- Yanılma     3- Pişmanlık uygulaması      4- Ölüm        5- Vergi affı   6- Vergi hat. Düzeltil

7- Cezalarda indirim  8- Mücbir sebepler   9- Uzlaşma    10- Terkin     11- Tahakkuktan vazgeçme          12- Yargı kararları         13- Zamanaşımı

  1. YANILMA
  • VUK 369. Mad. göre yetkili makamların mükellefin kendisine yazıyla yanlış açıklamada bulunmuş olmaları ya da bir hükmün uygulanması konusunda yetkili makamların görüş ve düşüncelerini değiştirmiş ya da bu hükme ilişkin bir içtihadın değişmiş olması halinde vergi cezası kesilmeyeceği hükme bağlanmıştır.
  1. PİŞMANLIK UYGULAMASI
  • Beyana dayanan vergilerde vergi ziyaı cezasını gerektiren kanuna aykırı hareketlerini ilgili makamlara kendiliğinden dilekçe ile haber veren mükelleflere VUK göre vergi ziyaı cezası kesilmez.
  • Pişmanlık uygulamasından yararlana bilmek için gereken şartlar şunlardır;

1- Mükelleflerin başvurusundan önce aynı konu ile alakalı ihbar yapılmamış olmalı,

2- Mükelleflerin başvurusundan önce vergi incelemesine veya takdir komisyonuna başvurulmamalı,

3- Hiç verilmeyen beyannameler, başvurudan dilekçesinden itibaren 15 gün içinde verilmiş olmalı,

4- Eksik yada yanlış verilen beyannamelerin, başvuru dilekçesinden itibaren 15 gün içinde tamamlanmalı yada düzeltilmeli,

5- Pişmanlıktan yararlanarak ödenecek vergilerin, ödemesinin gecikmesi halinde her ay ve kesri için %1,40 oranında pişmanlık zammı uygulanır ve 15 gün içinde ödenir.

  1. ÖLÜM
  • VUK 372. Mad. göre “Ölüm halinde vergi cezası düşer”. Maddenin açık ifadesinden de anlaşıldığı gibi ölüm halinde sadece vergi cezaları düşmektedir. Bunun dışında verginin aslı ve ceza niteliğinde olmayan gecikme zammı mirasçılara intikal eder.
  1. MÜCBİR SEBEPLER
  • Yangın, yer sarsıntısı, sel, zorunlu bulunmayış gibi nedenlerle vergi ödevlerinden herhangi birinin yerine getirilmemesi halinde kanunda öngörülen süreler durmaktadır.
  • VUK 373. Mad göre mükellefin iradesi dışında ve kusuru olmaksızın mücbir nedenlerle kanunda belirtilen ödevlerin yerine getirilmemesi halinde ceza kesilmez. Ancak; mücbir nedenin bilinmesi ya da belgelendirilmesi ve kanıtlanması gerekmektedir.
  1. CEZALARDA İNDİRİM
  • Cezalarda indirim Vergi Usul Kanunu kapsamına giren tüm vergi, resim ve harçlara uygulanabilmektedir.
  • Bu kanundan yararlana bilmek için re’sen ya da idarece, ikmalen tarh edilen vergi ya da vergi farkını ve indirimlerden artakalan vergi ziyaı, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarına mükellef ya da vergi sorumlusunun ihbarnamelerin tebliği tarihinden başlayarak otuz gün içinde ilgili vergi dairesine başvurarak vadesinde ya da teminat göstererek vade bitiminden itibaren 3 ay içinde ödene bilir.
  • Mükellef ya da sorumlu yukarıdaki süreler içinde ödeyeceğini bildirdiği vergi ve vergi cezası farkını ödemez ya da dava konusu yaparsa indirim hükümlerinden faydalanamaz.
  1. VERGİ AFLARI
  • Devlet çeşitli zamanlarda vergi affı adı altında kanun çıkartarak vergi cezalarını affetmektedir. Af kanunları genellikle verginin aslını kapsam dışı bırakmaktadır.
  1. UZLAŞMA
  • Uzlaşma, hemen bütün vergi türlerine ilişkin olarak ikmalen, re’sen ve idarece yapılan tarhiyatlar konusunda ihtilaf yoluna başvurulmadan, mükellef ile vergi idaresinin anlaşmaları ve yapılan tarhiyatın bu şekilde düzeltilmesidir. İki çeşit uzlaşama vardır;

 

Tarhiyat Öncesi Uzlaşma: vergi inceleme raporları sonucu vergi ve buna ilişkin cezanın, tarhından önce uzlaşma yapılmasına imkân tanıyan uzlaşma müessesidir. Yani verginin tarh ve tebliğinden sonra dava açma süresi içerinde yargı prosedürüne gidilmeden önce, uzlaşma konusu yapılabilmesine imkân tanıyan uzlaşma müessesidir.

  • Uzlaşma komisyonlarının tutacakları uzlaşma tutanakları kesin olup gereği vergi dairelerince derhal yerine getirilir.
  • Mükellef veya adına ceza kesilen; üzerinde uzlaşılan ve tutanakla tespit olunan hususlar hakkında dava açamaz ve hiçbir mercie şikâyette bulunamaz.
  • Mükellefler ancak uzlaşma talep ettiği vergi için uzlaşma vaki olmadığı veya temin edilmediği taktirde dava açma yoluna gidilebilirler.

 

Tarhiyat Sonrası Uzlaşma: vergi daireleri tarafından mükellef adına ikmalen, re’sen veya idarece tarh edilen ve vergi dairelerinin tarha yetkili olduğu bütün vergi, resim ve harçlar ile bunlara ilişkin olarak kesilecek vergi ziyaı cezaları girmektedir.

  • Uzlaşma talebi vergi ihbarnamesinin tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde yapılır.
  • Uzlaşmanın vaki olmaması veya temin edilememesi halinde yeniden uzlaşma talebinde bulunulamaz.
  • Uzlaşmanın vaki olmadığına dair tutanağa idarenin nihai teklifi yazılır.
  1. TERKİN
  • Terkin, vergi alacaklısının alacağını silmesi, alacağından vazgeçmesi olarak tanımlanabilir.
  • Yangın, yer sarsıntısı, yer kayması, su basması, kuraklık, don, muzır hayvan ve haşarat istilası ve bunlara benzer afetler yüzünden vergi alacağı kısmen veya tamamen terkin olunur.

9.ZAMANAŞIMI

  • Süre geçmesi nedeniyle mükellefin müracaatta bulunup bulunmadığına bakılmaksızın, vergi alacağının kalkmasıdır.

TAHAKKUK ( TARH ) ZAMANAŞIMI

  • Vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar.
  • Tarh zamanaşımı süresini durduran haller şunlardır;

1- Mücbir sebepler,

2- Vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması,

3- Zarar mahsubun da zararın doğduğu dönemden değil mahsubun yapıldığı dönemden itibaren başlar,

4- Yıllara yaygın inşaat işleri ile ilgili işin devam ettiği tüm yıllara ilişkin tarh zamanaşımı süresi, işin bittiği yıla ilişkin zamanaşımı süresinin sonuna kadar uzayacaktır,

5- Bir yıldan fazla süren tasfiyelerde tarh zamanaşımı, tasfiyenin nihayet bulduğu dönemi takip eden yıldan itibaren başlar,

TAHSİL ZAMANAŞIMI

  • Amme alacağı, vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar.
  • Zamanaşımından sonra mükellefin rızaen yapacağı ödemeler kabul olunur.
  • İşleyen Tahsil Zaman Aşımı Süresini Durduran Haller şunlardır;

1- Ödeme,

2- Haciz tatbiki,

3- Cebren tahsil ve takip muameleleri sonucunda yapılan her çeşit tahsilat,

4- Ödeme emri tebliği,

5- Mal bildirimi, mal edinme ve mal artmalarının bildirilmesi,

6- İhtilaflı amme alacaklarında yargı organlarınca bozma kararı verilmesi,

7- Amme alacağının teminata bağlanması,

8- Yargı organlarınca yürütmenin durdurulması kararı verilmesi,

9- Amme alacağının özel kanunlara göre ödenmek üzere müracaatta bulunulması ve/veya ödeme planına bağlanması.

CEZA ZAMANAŞIMI SÜRESİ

  • Ceza kesmede zamanaşımı Vergi Usul Kanununun 374. maddesinde düzenlenmiştir.
  • Cezanın bağlı olduğu vergi alacağının doğduğu takvim yılını izleyen yılın birinci gününden başlayarak vergi ziyaı cezasında 5 yıl,
  • Usulsüzlükte usulsüzlüğün yapıldığı yılı izleyen yılın gününden başlayarak 2 yıl,
  • Özel usulsüzlük cezalarında usulsüzlüğün yapıldığı yılı izleyen takvim yılının birinci gününden başlayarak 5 yıl geçtikten sonra ceza kesilmez.

DÜZELTME ZAMANAŞIMI

  • Tarh zamanaşımı dolduktan sonra meydana çıkarılan vergi hataları düzeltilemez.
  • Düzeltme zamanaşımı süresi:
  1. Zamanaşımı süresinin son yılı içinde tarh ve tebliğ edilen vergilerde hatanın yapıldığı;

 

ii.İlan yolu ile tebliğ edilip vergi mahkemesinde dava konusu yapılmaksızın tahakkuk eden vergilerde mükellefe ödeme emrinin tebliğ edildiği;

iii.İhbarname ve ödeme emri ilan yoluyla tebliğ edilen vergilerde 6183 sayılı Kanuna göre haczin yapıldığı;

Tarihten başlayarak bir yıldan aşağı olamaz.

 

 

İlgili Kategoriler

Maliye Ders Notları



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir