2015 Türkiye Ekonomisi ders notu



CUMHURİYETTEN ÖNCEKİ TÜRKİYE EKONOMİSİ

Osmanlının son dönemlerinde ülke ekonomisinde yabancı sermayenin (azınlıkların) oldukça yüksek oranda olduğu  görülmektedir.

Osmanlı Ekonomisin Bozulmasının Nedenleri

  • Son dönemdeki savaşlar
  • Yeni ticaret yolları
  • Sanayi devrimi
  • Tarım gelirlerinin savaş finansmanında kullanılması
  • Alınan dış borçlar ve etkin kullanılmaması

İlk borç 1854 yılında Kırım savaşının finansmanı için İngiltere’den  alınmıştır.

Bu borçların ödenemeyeceğini bildiren devlet,1881 yılında yabancı temsilciliklerden ve ülke temsilciliklerinden oluşan Muharrem Kararnamesi ile Duyun-u Umumiye(Fransa,Almanya,Avusturya,İngiltere,İtalya ) idaresini kabul etmek zorunda kalmıştır.

 

Cumhuriyetten Önceki Dönemdeki Sektörler

  • Tarım

Osmanlının geçim kaynağı tarımdır.Toprak üzerinden alınan vergiler devletin gelir kaynağıdır.Gayrimüslimlerden alınan verginin adı haraç ve cizye  Müslümanlardan alınan verginin adı öşürdür.Bu dönemdeki en fazla tarım tahıldır.

  • Sanayi

Küçük tezgahlar ve makineleşme alanında sekterler vardır. Dayanıksız tüketim mallarına yoğun

  • Hizmet

Yatırımcılara ve azınlıklara verilen haklar hizmet sek gelişmiştir.

  • Dış Ticaret

Ticaret tarım ile yapılır ve ham madde ihraç edilerek, üretilen mallar yüksek fiyattan satın alınır.

  • Bankacılık

1856 yılında ilk kez İngiltere’nin desteği ile kurulan ve Fransızların desteği ile Osmanlı bankası kurulmuştur. Bank-ı Osmanî şahane = Osmanlı Bankası Merkez Bankası niteliğindedir. 1888 yılında Tarım Kredi Koop. Yerine zirai kesimde çalışanlara kredi vermek amacıyla ziraat bankası kurulmuştur.

 1843 yılında ilk kâğıt para kaime tedavüle girmiştir.

  • Ulaşım

Demir ve deniz yolu kullanılmıştır. Almanların ve Fransızların desteği ile ülkede demiryolları arttırılmıştır.

Cumhuriyet Dönemi (1923-1929)

Milli mücadelenin yanında (ulusal ve siyasal bağımsızlık) ekonomik bağımsızlığa da önem verir. İzmir iktisat Kongresi (17 Şubat 1923) Devletin ekonomik yapısı belirlenmeye çalışılmış. Kongreye tüccar, çiftçi, işçi, işveren temsilcileri katılmıştır. Milli ekonomik canlandırılması için ekonomik bağımsızlığın elde edilmesine dair kararlar alınmıştır.

  • Kongrenin Temel Esasları
  • Kalkınmayı sağlamak için gerçek iktisadi politika benimsenmiştir.
  • Yerli ve yabancı sermaye teşvik edilmelidir. Yabancılara sağlanacak ayrıcalıklar ve kapitülasyonlar kaldırılmalıdır.
  • Tarım destek tarımdan alınan vergi kaldırılmalı ve çiftçilere düşük kredi imkânı sunulmalı ve aşar vergisi kaldırılmalıdır.
  • Üretimde sübvansiyonlarla artırılmalı. Sanayi genişletilerek yabancılarla rekabet edebilir hale getirilmiştir.
  • Tekeller kaldırılmalı, ticaret odaları kurulmuştur.
  • Deniz tic. Koruma altına alınmalı ve canlandırılmalıdır.
  • Devlet desteğiyle ticarethanelere ve işletmelere kredi sağlanmalı banka kurulmalı. (iş bankası)
  • Demiryolu devletleştirilmeli finansmanı için yol vergisi konulmalı.
  • Alkol, tütün, tuz gibi malların satışı devlet tarafından yapılmalı.
  • Kambiyo ve borsa işlem düzen.
  • Gerekli altyapı ve hizmet devlet tarafından ivedilikle sağlanmalı.
  • Bilimsen ve teknik gelişim yaygınlaşmalı.
  • Doğal kaynaklar etkin kul.
  • Nüfus artışı sağlanmalıdır.
  • Lozan Barışı Anlaşmasında Üzerinde Durulan Ekonomik Konular

Kapitülasyon kaldırılır.

 Yabancılara verilen ayrıcalıklar sorunu.

Osmanlı borçları.

Gümrük düzenlemeleri.

Savaş zarar. Nüfus değişikliği. Musul sorunu.

Dış borçlar Lozan ile Duyun_u Umumiye son verildi. 86.500 00 olan borcu taksit ödemeler 1933 yılında başlamış ve Mayıs 1954 yılında bitmiştir. Toplam ödenen miktar 8 milyon altın lira.

  • Teşvik-i Sanayi Kanunu (1927)

Özel girişimcilere destek vermek ve onları kalkındırmak amacıyla çıkan kanun (önemli madde)

Uygun görülen girişimciye 10 hektar toprak verildi. Girişimciler kazanç ve gümrük vergisinden muaf tutuldu. Haberleşme ve motor gücü devlet tarafından karşılıksız sağlandı. Demir ve deniz yolu %30 indirimle taşıyacaklar. Kamusal tekel maddeleri ind. Verilecek.

EKONOMİK SEKTÖRLER

Tarım

Hızlı bir gelişim gösterdi. Aşar vergisi 17 Şubat 1925 te kaldırıldı.

Toprakta özel mülkiyet sağlandı. Topraksız köylere toprak verildi.

 Ziraat bankasının tarımsal kredileri yeniden düzenlendi. 1927 yılında ilk kez toprak ve nüfus sayımı yapıldı.

Sanayi

Sanayi ve maddi bankası kuruldu.

 Teşvik-i sanayi kanunu kabul edildi

İhracata yönelik kullanımda Ara mallarda vergide indirim yapıldı.

Dış Ticaret

Devletin gümrük üz düzen yani gümrük vergileri %15 ten %40 a yükseltilmiştir. Uygulanan tarife ve kotolar yeniden düzenlendi.

Bankacılık

  • Sanayi ve Maadin bankası

1925 yılında özel sektöre kredi sağlamak amacıyla kuruldu. 1932 ye kadar devam etti. Büyük Buhran’dan sonra Türkiye sanayi ve Kredi bankası adını almış. 1933 te Sümerbank a devredilmiştir. T.C. de görülen ilk KİT’ tir.

  • İş Bankası

26 Ağustos 1924’ de kalkınmada devlete yardımcı olma ve vatandaşın kredi ihtiyacını karşılama için M. Kemal tarafından ve ilk genel müdür Celal Bayar olan İş Bankası kuruldu.

İnşaat yapılacak yerlerde arsa sahiplerine ipotek karşılığında borç vermek ve insanları konut sahibi yapmak için emlak ve eytam bankası (1926) kuruldu.

Ekonomik Buhrana Karşı Alınan Önlemler

  • İthal ikamesi izlenmiştir
  • Türk parası korunacaktır.

1930 – 1940 Dönemi (Planlı Devletçilik)

Türkiye devletçi ekonomik kalkınma modeline başvuruldu ve bu dönemde karma ekonomisi modeli benimsenmiştir.

 

Devletçilik Politikası Uygulama Nedenleri

  • Cumhuriyetçilik dönemine uygun politikanın yetersiz kalması
  • Özel sermaye birikiminin yetersiz olması
  • Kalkınmanın devlet kanalı ile gerçekleşeceğine inanılması
  • Nitelikli girişimci ve personel eksikliği
  • Büyük buhranın etkileri
  • Fiziksel yetersizlik
  • Devletçi politika izleyen ülkelerin başarısı

 

 

Bu Dönemde Uygulanan Politika

  • Korumacı uygulama
  • Dış alım sınırlamaları
  • Denk bütçe sağlanması
  • Kur rejiminde istikrarın hedefi

T

TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI

  • 11 Haziran 1930 da 1715 sayılı yasa ile kurulmuştur.
  • 1931 yılında faaliyete başladı.

MERKEZ BANKASI’nin Amaçları

  • Iskonto oranını saptamak
  • Para piyasasının ve paranın dolaşım hızını düzenlemek
  • Hazine işlemi yapmak
  • Hükümet ile birlikte Türk Evrak-nakdiyesinin istikrarına yönelik tüm önlemleri almak

Uygulanan Politikalar

  • Evrak-ı Nakdiyenin MB bankaları ile değiştirilmesi
  • Para basma tekeli
  • Emisyon uygulaması
  • Iskonto uygulaması
  • Faiz oranları ve döviz kurunu belirleme

Uygulanan Vergi Politikaları

  • Arazi vergisinde yapılan düzenlemeler
  • Muamele vergisinde yapılan düzenlemeler
  • Bina vergisi
  • Hava kuvvetleri yardım vergisi

Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı

  • 1933 yılında hazırlandı 1934 yılında yürürlüğe girdi.
  • Temel amaçları küçük buhranın getirdiği ekonomik krizin atlatılma çalışması.

Planın Hedefleri

  • Sanayi üretiminin geliştirilmesi ve hızlandırılması
  • İthal ikameci politikası uygulanması
  • Kurulacak sanayi birimlerin demografik ve coğrafi konuma göre belirlenmesi
  • Stratejik önemi bulunan be maliyeti tüksek kuruluş devletçe kurulması
  • Sanayi birim toplama talebini karşılayacak kapasitede olmak
  • Şeker, tekstil, kimya, maden işleme, cam, çimento, dokuma, demir-çelik gibi sektör geliştirme ve devlet desteği verilmesi
  • Emek ve hammaddenin sanayi sektöründe etkili ve verimli kullanılması
  • İleri teknolojinin projelerin desteklenmesi
  • Yatırımın dengeli olması
  • Üreticilerin iç talebi karşılayabilmesi

Birinci Beş Yıllık Sanayi Planında Kullanılan Kaynaklar

  • Sovyetler birliğinden sağlanan mali yardım
  • Devlet bütçesinden ayrılan pay.
  • Sümerbank, işbankası, ziraat bankasından sağlanan krediler

İkinci Beş Yıllık Plan

  • Planın başarılı olması üzerine 1936 yılında 2,Beş yıllık sanayi planı oluşturuldu.
  • Dünya savaşının başlaması ve devletin bu yönde önlemler alması sebebiyle uygulanamamıştır.
  • Sanayi planından daha geniş kapsamlı ve daha geniş bütçe ayrılmıştır.Yatırım mallarının üretilmesi(ikincinin hedefi)

 

Bu Planda Öncelik Verilen Alanlar

  • Madencilik
  • Taş kömürü ocakları
  • Bölge elektrik santralleri
  • Toprak kimya makine endüstrisi
  • Denizcilik
  • Enerji sektörü
  • Alt yapı geliştirmesi sağlanacak önlemler

BU DÖNEMDEKİ EKONOMİK SEKTÖRLER

TARIM

  • Arpa, susam, incir, pamuk gibi ürün üretimi artarken fiyat artar. Diğer tarım ürünlerinde düşüş görülür
  • Ekili tarım alanlarında artış meydana geldi
  • Tarım Sektöründe Sağlanan Destekler
  • Ziraat bankasının tarımsal kredinin faizinin
  • Tarım kredisinde kolaylık sağlandı
  • 1932 de ziraat bankasına bağlı olan kuru 1938 de bağımsız olan çiftçilerin ürünleri satın alarak destek pol. Güden Toprak Mahsulleri Ofisi kurulacaktır.
  • Çiftçilere sübvansiyon sağlanacak
  • Çiftçi üzerinden alınan vergisi
  • Yüksek fiyatlı tarım ürünü alım politikası

SANAYİ

1939 Yılında karabük’te kalkınmanın yapıtaşından ilk demir çelik sanayisi kuruldu. Sanayileşme sürecinde madencilik sektöründe gelişme gösterdi.

BANKACILIK

  • Sümerbank (1933)
  • Etibank (1935)
  • Denizbank (1937
  • Halk bank (1938)
  • İller bankası (1933)

Sümerbank’ın Yürüttüğü Politikalar

  • Devlet adına sanayi kuruluş kurmak
  • Devlete ait sanayi kuruluşu işletmek
  • Özel girişim kredi desteği vermek
  • Yatırımların sağlanması için kaynak yaratmak
  • İş gücünün arttırılması için önlemler almak
  • Kurs açmak
  • Gelişim stratejisini belirlemek

Etibank

  • Osmanlıdan bu yana aktif olarak kullanılmayan yer altı kaynaklarını değerlendirmek amacıyla kurulmuştur
  • Aynı yıl maden teknik ve arama enst. Kurulmuştur.

Yürüttüğü Faaliyetler

  • Yer altı kaynaklarının etkin kullanımını sağlar
  • Madenlerin işletilmesini sağlar
  • Maden sektörüne kredi desteği sağlar
  • MTA’ yardımcı olmak
  • Taşkömürü ve bakır işletmelerinin devletleşmesini gerçekleştirir
  • 1936 yılında taşkömürü ve bakır işletimini devletleştirir

Halk bankası

  • Küçük esnafın korunması ve küçük esnaf ve ticarethanelere kredi olanak sağlamak için kuruldu
  • 1933 yılında planlandı 1938 yılında kuruldu

İller Bankası

  • Alt yapı eksikliği sorunun çözmek için 1933 yılında kuruldu
  • Alt yapı sorununu çözmek için finansal kaynak sağlamak görevi

Denizbank

  • Deniz işletmesine kredi sağlamak amacıyla oluşturuldu

DIŞ TİCARET

  • İthal ikamesi politikası izlenir
  • Dış ticaret ülke bazındadır
  • Dış ticaret dengesi açık vermeyecek şekilde yapılmalı gerekçesi savunulur fakat 1933 ve 1939 da ilk kez dış ticaret açığı verilir
  • İthalat kotaları ve tarifeleri uygulanır
  • Dış ticaret kliring sistemi etkili olmuştur
  • Kliring- takas yönteminin gelişmiş halidir
  • Dövizin fiyatı 10 kat artmıştır
  1. dünya Savaşı Yılları (1940-45)

Ülke için durgunluk yılları yaşanmaktadır. II. Dünya savaşının başlaması ülkede durgunluğa sebep olacaktır.

Durgunluğun Sebepleri

  • Nüfusun büyük bölümünün askere alınması
  • İş gücünün ve istihdamın azalması
  • Bütçenin savunmaya ayrılması
  • Dış ticaret yapan ülkelerin savaşa girmesi
  • Enflasyonun hızlı bir şekilde artması

Alınan Önlemler

  • Katı fiyat denetimlerinin yapılması
  • Tarım ürünlerinin düşük fiyat ile alınması
  • Ticaret ve iaşe ofislerinin kurulması
  • 1940 yılının ocak ayında yürürlüğe giren milli üretimi korumaya ve üretimde yaşanan tıkanıkları ortadan kaldırılması için milli koruma kanunu çıkarılmuştır.

Milli Koruma Kanunu

  • Çalışma sürelerinin artırılması
  • Gerekli görüldüğü taktirde özel işletmelere el konulması
  • İthalat fiyatlarının düşürülmesi
  • İhracat fiyatlarında asgari rakam belirlenmesi
  • Tüketim mallarının vesika ile dağıtılması

1960 darbesinden sonra kaldırıldı

Bu dönemlerde enflasyon oranı %94.1 olmuştur. Bazı önlemler alınmasını gerektirmiştir. 1942 yılında olağanüstü dolaysız vergi olan ve özellikle burjuvai kısımdan yılda bir defa alınan varlık vergisi uygulanmıştır.11 kasım 1944 te baskılar üzerine kaldırılmış, yerine toprak mahsulleri vergisi varlık vergisi gibi alınmıştır. 2 yıl sonra buda kaldırıldı.

Bu Dönemdeki Ekonomik Sektörler

TARIM

  • Tarım ürünlerinin düşük fiyat ile alınması
  • Toprak mahsülleri vergisinin getirilmesi
  • Tarsus ırmağına regülatör kurulması
  • Bursa gölbaşı barajının faaliyete geçirilmesi
  • Tarım kredilerinin artırılması

SANAYİ

  • İzmir kağıt fabrikası faaliyete geçtiği yıl 1941 yılından sonra ise sanayi küçüldü

DIŞ TİCARET

  • Dış ticaret yaptığımız ülkeler savaşta olduğu için en yüksek dış ticaret fazlası bu dönemde görüldü.

1946-1960 Dönemi

  • Bu dönemde dış ticarete dayalı politikalara önem verilmiş
  • Yurt içi politikalar benimsenmiştir.
  • Sanayide özel şirketlerin desteklenmesi amaçlanmıştır.
  • Ulaşım, sağlık, eğitim, alt yapı hizmet iyileştirilmesi sağlanmıştır.
  • Kentleşmeye önem verilmiş kırsalın kalkındırılması amaçlanmıştır
  • Uluslar arası ekonomik girişimlere dahil olmak amacı güdülmüştür. 1947 yılında İMF Dünya Bankası ve Avrupa İktisadi İşbirliği Örgütüne üye olunmuştur
  • Dış ticaret açığını gidermek için dış borçlanmaya gidilmiştir

7 Eylül 1946 Devalüasyonu

Alınan Önlemler

  • TL nin yabancı para karşısında değeri düşürüldü
  • İthal edilebilecek mal sayısı artırıldı
  • Yabancı sermaye kısıtlaması kaldırıldı
  • Gümrük tarifeleri hafifleştirildi

İlk devalüasyondur

Marshall Planı

  • ABD dış işleri bakanı Marshall tarafından hazırlanan Avrupa ülkelerine yapılacak yardımı konu alan plana 16 ülke katıldı.Türkiyenin bu plana dahil olmasının nedeni Avrupanın inşasında TR nin yardımı olacağına inanılması ve Avrupanın TR nin Rusya ile iş birliği yapması korkusu
  • Bu dönemde karayolları yapımı hızlandırılmış tarımda makineleşmeye geçilmiş tarım ve madencilik gelişmiştir
  • Turkiye bu dönemde yeni devletçilik anlayışını benimsemiştir

Bu Dönemde Yapılan Uygulamalar

  • Türkiye iktisadi kalkınma planı (1947)
  • Yabancı sermaye teşvik kararı (1948)
  • Türkiye sanayi kalkınma bankasının kurulması

Türkiye iktisadi kalkınma planı (vaner planı 1948-1952)

Uygulanışı 1948 bu dönemde korumacı politikalara uygun olarak ivedili sanayi planı hazırlanmıştır. Kemal Süleyman Vaner tarafından hazırlanan bu plan Türkiye’de hazırlanan ilk kalkınma planıdır.

Özellikleri

1- enerji,ulaştırma ve tarım sekterine yatırımın artırılması

2- kırsal kesimin ekonomik standartlarının yükseltilmesi

3- özelleştirilmeye destek verilmesi

*bu planda tarım lider sektör olarak belirlenmiş ve özelleştirmeye önem verildi en büyük önem ulaşım haberleşme sektöründe görülmüştür.

Türkiye İktisat Kongresi (27 kasım 1948)

İzmir iktisat kongresinden sonra düzenlenen sendika ve odaların çabalarıyla gerçekleştirilmiştir. Bu kongre ekonominin gelişmemesinin temel sorununu devletin müdehalesi olarak görmüştür. Özel girişimin desteklenmesi savunulmuştur.

Kongrenin Kararları

  • Devlet sadece düzenleyici kararlar almalıdır
  • Devlet asli görevini yapmalı
  • Ziraat ve ticaretten çekilmeli
  • Ülkenin ekonomik durumunu analiz eden bir kurum oluşturmalı
  • Vergi oranları mükellefi zorlamamalı
  • Enerji sorunu çözülmeli üretim miktarı ve kalitesi artırılmalıdır

4 Ağustos 1958 Devalüasyonu (moratoryum)

Dış borç ana para ve faiz ödemelerinde büyük bir kriz meydana gelmiş ödemeler bilançosu dengeye gelmeye çalıştırılmıştır bunun için ;

  • Sıkı para politikası izlenmiştir
  • Kamu harç ve bazı vergilerin oranı artırıldı
  • IMF ile anlaşılan paket dahilinde çoklu döviz kuru uygulanmıştır

SEKTÖRLER

  • TARIM
  • Hızlı bir gelişim gösterdi (çünkü Marshall yardımıyla ile traktör sayısı arttı) 2 haziran 1945 te çiftçiyi topraklandırma yasası ile topraksız köylüye toprak verildi
  • Tarım kredileri artırılmıştır
  • Gübreleme ve tohum ıslahı yapılmıştır
  • Traktör sayısı arttı
  • Tarım ürünleri fiyatlandırılması daha etkin yapıldı
  • SANAYİ
  • Türkiye sanayi kalkınma bankası kuruldu
  • Kamu iktisat teşkilatı kuruldu
  • Özel kesime dayalı sanayi teşvik edildi
  • Kamu kesimi sanayi kuruluşları verimli hale getirilmeye çalışıldı
  • Alt yapı enerji ve haberleşme geliştirildi
  • Ara malların üretimi artırıldı
  • İthal ikameci politika benimsendi

 

 

Türkiye Sanayi Kalkınma Bankası

                Amaçları

  • Özel kesim ve kamu kesimine kredi sağlamak
  • Yerli ve yabancı sermayeli ortaklıkları teşvik etmek
  • Kredi olanaklarını artırmak
  • Üretimin yurt içinde yapılmasını avantajlı kılmak
  • Sanayinin yoğunlaşmış alanlara yapılan teşvik etmek

 

Bu Dönemde Kurulan KİT ler

  • Kitler kar amacı gütmezler
  • Özel kesimin beklenen verimi sağlayamaması üzerine devlet kanalıyla yatırım yapıldı bunlar ;
  • Makine kimya enstitüsü kurumu (1950)
  • Gübre kurumu (1952)
  • Et ve balık kurumu (1952)
  • Türkiye çimento kurumu (1953)
  • Türkiye petrolleri ana ortaklığı (1954)
  • Devlet malzeme ofisi (1954)
  • Selüloz ve kağıt kurumu (1955)
  • Demir çelik kurumu (1955)
  • Türkiye kömür işletmesi (1957)
  • HİZMET
  • Bu dönemde gelişmiştir
  • Sektörün gelişmesinin nedeni nüfus artışı şehirleşme toplumsal ihtiyaçların artması ve sanayinin artmasıdır
  • 1954-1959 yılları arasında hizmet sektörü en büyük pay ticarete aittir

Türkiye de yabancı sermayeye ilişkin ilk düzenleme 1925 yılında menkul kuymetler ve kambiyo borsaları kanunu (döviz giriş çıkışı)

Düzenleme 1930 yılında çıkarılan türk parasının kıymetini koruma kanunu (döviz ve sermaye hareketleri)

İlk yasal düzenleme ise 24 ocak 1954 te yürürlüğe giren yabancı sermayeyi teşvik kanunudur ( yabancı sermaye girişi)

Planlı Kalkınma Dönemi (1960-1980)

27 mayıs darbesiyle istikrarın bozulduğu devlet yenir bir döneme girmiştir  (ithal ikameci politika dönemi)

Bu dönemde kalkınma planı hazırlanır

  • Kalkınma Planının Hazırlanmasına Neden Olan Unsurlar
  • Sürekli artan enflasyon
  • Dış ticaretin açık vermesi
  • Sermayenin etkin kullanılmaması
  • Dış çevre baskıları
  • Şu anda 9. Su uygulanan (2007-2013) planların özellikle ilk 20 yıl için çıkan ortak özellikleri
  • Kalkınma planları ekonominin yarihsel gelişme göz önünde tutarak hazırlanmıştır
  • Toplumun yapısına en uygun çözümler bulunmalı
  • Kalkınma plan ana hedefi ekonomik büyüme oranındaki değişimdir
  • Kalkınma planlarında sanayiye öncelik verilmiştir.

 

 

 

Bugüne Kadar Hazırlanan Kalkınma Planları

  1. Beş yıllık Kalkınma Planı (1963-1967)
  2. Beş yıllık Kalkınma Planı (1968-1972)
  3. Beş yıllık Kalkınma Planı (1973-1977)
  4. Beş yıllık Kalkınma Planı (1979-1983)
  5. Beş yıllık Kalkınma Planı (1985-1989)
  6. Beş yıllık Kalkınma Planı (1990-1994)
  7. Beş yıllık Kalkınma Planı (1996-2000)
  8. Beş yıllık Kalkınma Planı (2001-2005)
  9. Beş yıllık Kalkınma Planı (2007-2013)
  10. Beş yıllık Kalkınma Planı (2014-2018)

BEŞ YILLIK KALKINMA PLANLARI

Devlet Planlama Teşkilatının kurulduğu tarihten bugüne kadar 9 adet Beş Yıllık Kalkınma Planı uygu­lamaya konulmuştur. Planların iktisadi felsefeleri ve yaklaşımları kapsamında; 1960 öncesi planları: devletçi, kısmi, 1960-1980 planları: karma ekono­mi, bütüncül, 1980-2000 planları: liberal, stratejik olarak nitelendirilebilir. 1980 öncesinde sanayileş­mede “ithalat ikamesi politikaları”, 1980 sonrası ise “açık ekonomiye geçiş” yönlendirici olmuştur.

Türkiye, 1963 yılında planlı döneme girerken, ülkenin sosyoekonomik potansiyelini değerlen­dirmek ve bu potansiyeli orta dönemde planlarla en iyi şekilde yönlendirebilmek için, amaç ve hedef­lerin önceliklerini tespit eden 15 yıllık perspektif plan hazırlama gereğini duymuştur.

I. ve II. Beş Yıllık Kalkınma Planları, 1963-1977 perspektif plana göre hazırlanmış olup; I. Beş Yıllık Kalkınma Planı temel altyapı yatırımlarına, istihdam sorununa ve yeniden düzenleme konularına ağırlık verirken, II. Beş Yıllık Kalkınma Planı özellikle sanayi sektörünün ekonomide sürükleyici sektör niteliği kazanması ilkesini benimsemiştir.Türkiye’de ilk deveüasyon 7 eylül 1946 da ikincisi 4 ağustos 1958 de üçüncüsü ise 10 ağustos 1970 de yapılmıştır.1970 li yıllarda yaşanan ekonomik bunalımın bir diğer nedeni ise 1971 de uluslar arası para sisteminde yaşanan değişmelerdir.

Değişen dünya şartları ve Türkiye’nin Avrupa Ekonomik Topluluğu ile ilişkileri dikkate alınarak 1973-1995 dönemini kapsayan yeni bir perspektif plan hazırlanmıştır. Yeni perspektif plan I995’te ulaşılmak istenen gelir seviyesi ve üretim yapısını belirlemiş, mevcut potansiyelin en yüksek seviyede değerlendirilmesini amaçlamıştır.

Yeni perspektife göre hazırlanan III. Beş Yıllık Kalkınma Planı, gelir seviyesinin arttırılmasını, sanayileşmenin özellikle ara ve yatırım malı üreten sektörlerde hızlandırılmasını ve dış kaynaklara bağımlılığın azaltılmasını amaçlamıştır.

IV. Beş Yıllık Kalkınma Planı, kamu kesimi ağırlıklı sanayileşme stratejisini benimsemiş ödemeler dengesini iyileştirmeyi ve ekonominin kendine yeterli hale getirilmesini hedef almıştır.Türkiye ,Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET)ile olan ilişkilerine 12 Eylül 1963 te imzalanan Ankara Anlaşması ile resmi olarak başlamıştır.anlaşma 1964 yılında yürürlüğe girmiştir.İlk dört plan içinde vergi yükünü azaltmayı hedef olarak görmeyen plan üçüncü beş yıllık Kalkınma Planıdır.

V. Beş Yıllık Kalkınma Planı, Türk ekonomisinin dışa açılmasına ve ihracata öncelik veren kalkınma politikalarının uygulanmasına ağırlık vermiştir. Ekonomiye kamu müdahalesinin asgari seviyeye indirilmesini, liberal bir dış ticaret ve yabancı ser­maye politikasının uygulanmasını, altyapı ve konut yatırımlarının arttırılmasını ve bölgeler arası geliş­mişlik farklarının azaltılmasını öngörmüştür.

  1. Beş Yıllık Kalkınma Planının temel önce­liklerini ise birbirleriyle ilişkili üç ana noktada topla­mak mümkündür. Bunlar, enflasyonu tedricen düşürmek, kaynakları artan oranda imalat sanayine yönlendirmek ve sosyal politikalara daha fazla ağırlık vermektir.Türkiye’yi 2000’li yıllara hazırlamanın gerekli alt yapısını oluşturmak amacıyla hazırlanan ve 1996 yılında uygulamaya, giren VII. Beş Yıllık Kalkınma Planı yaklaşımının ortaya koyduğu perspektif ise öncelikleri ve politikaları itibarıyla çağın değişen ekonomik ve sosyal gelişmelerini dikkate almaktadır.

    1970’lerin ortasından itibaren gelişmiş ülkelerin önemli bir bölümünde, özellikle teknolojik gelişimi yavaşlayan ülkelerde bazı tıkanmalar yaşandığı ve bu somut durumun izlenmekte olan müdaheleci devlet ve refah devleti politikalarının sorgulanma­sına yol açtığı görülmektedir. Artık, bu politikaların küreselleşmenin hızlandırdığı rekabetçi bir dünyada sürdürülmesinin mümkün olmadığı, bunun bölge­sel entegrasyonlara katılmanın temel gereği olduğu ve bu gelişime ayak uyduramayan ülke ekonomi­lerinin marjinalleşerek küçüleceği ortaya çıkmıştır.

    Bu çerçevede, ortaya çıkabilecek dar boğazları öngörüp gidermek ve dünyanın değişen koşul­larının gereği olarak, Avrupa Birliği ile ya da genel olarak dünya ile bütünleşmek sürecine uyumda yaşanabilecek sıkıntıları aşmak için yapısal ve kurumsal nitelikte önlemler almak büyük önem kazanmış, VII. Beş Yıllık Kalkınma Planı bu temel anlayışla hazırlanmıştır.

    VIII. Beş Yıllık Kalkınma Planı (2001-2005) ekonomik istikrarın sağlanması yanında, yapısal ve kurumsal düzenlemeler, rekabet gücünün artırıl­ması, AB’ye- uyum, bilgi çağına geçişin altyapısının oluşturulmasına başlanması, teknoloji üretimi ve gelir dağılımındaki farklılıkların azaltılmasında etkileşimli yaklaşımla bölge ve il planlamalarına öncelik verilmesine göre hazırlanmış ve TBMM onayı ile yürürlüğe girmiştir. VIII. Beş Yıllık Kalkınma Planı küresel ve ülke düzeyinde orta ve uzun dönem stratejileri kapsayan dinamik ve sürekli yenilenen bir yapıya sahiptir.

    VIII. Beş Yıllık Kalkınma Planı dönemi, toplumun yaşam kalitesinin yükseldiği, kesintisiz ve istikrarlı büyüme sürecine girildiği, Avrupa Birliği üyeliği sürecindeki temel dönüşümlerin gerçekleştirildiği, dünya ile bütünleşmenin sağlandığı ve ülkemizin dünyada ve bölgesinde daha güçlü, etkili ve saygın yer edindiği bir dönem olmuştur.

    IX. Kalkınma Planı (2007-2013), değişimin çok boyutlu ve hızlı bir şekilde yaşandığı, rekabetin yoğunlaştığı ve belirsizliklerin arttığı bir döneme rastlamaktadır. Küreselleşmenin her alanda etkili olduğu, bireyler, kurumlar ve uluslar için fırsatların ve risklerin arttığı bu dönemde, Plan Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda bütüncül bir yaklaşımla gerçekleştireceği dönüşümleri ortaya koyan temel politika dokümanıdır. Bu kapsamda Dokuzuncu Kalkınma Planı, “İstikrar içinde büyü­ yen, gelirini daha adil paylaşan, küresel ölçekte rekabet gücüne sahip, bilgi toplumuna dönüşen, AB’ye üyelik için uyum sürecini tamamlamış bir Türkiye” vizyonu ve Uzun Vadeli Strateji (2001- 2023) çerçevesinde hazırlanmıştır.

    Türkiye’yi 21. yüzyıla hazırlamanın gerekli alt yapısını oluşturmak amacıyla hazırlanan 2001-2023 yıllarını kapsayan Uzun Vadeli Gelişme Stratejisinin ortaya koyduğu perspektif, öncelikleri ve politikaları itibarıyla çağın değişen ekonomik ve sosyal geliş­melerini dikkate almaktadır.

GSYH: 1,3 trilyon dolar

Kişi başına gelir: 16 bin dolar

İhracat: 277 milyar dolar

İşsizlik: %7,2

  1. Beş yıllık Kalkınma Planı

 

 

 

 

1980-1990 DÖNEMİ

24 Ocak Kararları,

 24 Ocak 1980 tarihinde ekonomik literatüre geçen ve yapısal dönüşümleri içeren bir program.Süleyman Demirel, 1979 yılında Başbakanlık Müsteşarlığı’na getirdiği Turgut Özal’a yeni bir ekonomik istikrar programı hazırlama görevi vermiş ve bu program kısa sürede hazırlanmıştı. 24 Ocak 1980’de kamuoyuna açıklandı.Ekonomide kamu kesiminin etkinliğinin azaltılması ile özel sektörün bu görevi üstlenerek etkinliği arttırması gerekir.

24 Ocak Kararları’nın ana hatları şu şekildedir:

  1. %32,7 oranında devalüasyon yapılarak günlük kur ilanı uygulamasına gidilmiş,
  2. Devletin ekonomideki payını küçülten önlemler alınmış, KİT’lerdeki uygulamaya paralel olarak tarım ürünleri destekleme alımları sınırlandırılmış.
  3. Gübre, enerji ve ulaştırma dışında sübvansiyonlar kaldırılmış.
  4. Dış ticaret serbestleştirilmiş, yabancı sermaye yatırımları teşvik edilmiş, kâr transferlerine kolaylık sağlanmış.
  5. Yurtdışı müteahhitlik hizmetleri desteklenmiştir.
  6. İthalat kademeli olarak libere edilmiş, ihracat; vergi iadesi, düşük faizli kredi, imalatçı ihracatçılara ithal girdide gümrük muafiyeti, sektörlere göre farklılaşan teşvik sistemi ile teşvik edilmiştir.

24 Ocak Dönemine ek olarak IMF ile anlaşma imzalanmıştır.Bu kararlar :

  • Para arzının kısılması ve serbest faize geçilmesi
  • Türk lirasının yüksek oranda develüe edilmesi
  • Açıkları kapatmak için kitlere zam yapma yetkisinin verilmesi
  • Sübvansiyonların asgeriye indirilmesi ve fiyat kontrollerinin azaltılması
  • Esnek kur ve günlük döviz kuru uygulanması
  • Yabancı sermaye girişi hızlandıracak önlemlerin alınması
  • İhracata dayalı sanayinin özendirilmesi ve ihracata destek verilmesi
  • Alınan bu önlemler karşılığında 30 Nisan 1981 de Günlük Döviz Kuru uygulamasına geçilmiştir ve Sermaye Piyasası Yasası yürürlüğe girmiştir.

Türkiye’de ilk finansal kriz 1982 de yaşanmıştır.Finansal krizin yaşanmasında küçük ölçekli  bankaların  faiz yarışına girmesi ve sıkı para politikası etkili olmuştur.

1980 Sonrasında Alınan Tedbirler

  • Develüasyon yapılması
  • Sabit kur sisteminden esnek kur sistemine geçilmesi
  • Devletin ekonomideki rolünün küçülmesi ve kalkınmada ana rolün özel sektöre devredilmesi
  • İthalatta serbestleşme ve ihracata teşvik
  • Tarımda destekleme alımlarının kısıtlanması
  • Döviz alım satımının serbestleştirilmesi
  • Kamı Ortaklığı İdaresi (KOİ) ile İMKB kurularak menkul kıymet piyasalarının oluşturulması
  • Emek Piyasasının serbestleştirilmesi
  • KİT’lerin görev zararlarının azaltılması
  • Kredi ve mevduat faiz oranlarının belirlenmesinin yasal mekanizmalara bırakılması

24 Ocak Kararlarından Sonra Gerçekleşen Diğer Gelişmeler

  • 1981 yılında Sermaye Piyasası Kurulmuştur.
  • 1982 de yerleşik döviz hesabı açılmasına izin verilmesi
  • 1983-1984 yıllarında dış ticaret büyük ölçüde serbestleştirilmiştir.
  • 1984 de döviz kısmen serbestleştirilmiştir.
  • 1985 yıllarında Merkez Bankası kamu kağıtları ihalelerine başlamıştır.
  • 1986 yılında borsa kurulmuş,merkez Bankası İnterbank para piyasasını açmıştır.
  • 1987 yılında Merkez Bankası Açık Piyasa İşlemlerine başlamıştır.
  • 1989 yılında sermaye hareketleri serbestleştirilmiştir.
  • 1989 yılında 32 sayılı karar ile Kambiyo rejimi serbestleştirilmiş ve ödemeler dengesi , sermaye hareketleri kalemlerini doğrudan doğruya uluslar arası finans sermayesinin spekülatif hareketlerine açılmıştır.

 

1990 – 2000 DÖNEMİ

Ekonominin yüksek kamu açıklarından kaynaklanan iç dengesizlikleri,dışdengeninde bozulmasına neden olmuş;bunun sonucunda da ithalat artmış ihracat yavaşlamış ve dış ticaret açıkları yüksek rakamlara ulaşmıştır.Hızla bozulan iç ve dış dengeler 1994 yılının başında para sermaye ve döviz piyasalarında ciddi bir krize yol açmıştır.

5 Nisan 1994 Kararları

Amaçları

  • Enflasyonu düşürerek Türk Lirasını istikrarlı bir düzeye getirmek
  • İhracata artış sağlamak
  • Ekonomik ve sosyal kalkınmayı sürdürülebilir bir düzeye getirmek

Alınan Önlemler

  • Türk lirası %39 develüe edilmiştir.
  • Hazine bonosu ,tahvil ve repodan alınan vergiler kaldırılmıştır.
  • Döviz kuru serbest bırakılmış ve kur 10 bankanın verilerine göre belirlenmeye başlamıştır.
  • Bir devaya mahsus ek vergiler alınmıştır.
  • Tekel ve Kit mallarına yüksek oranda zam yapılmıştır.
  • Akaryakıt zammı uygulanmıştır.

1995 YILI GEÇİŞ PROGRAMI

Amaçları ;

  • Makroekonomiyi istikrarlı kılmak
  • Büyümeyi sürdürülebilir bir temele oturtmak
  • AB ile gümrük birliği uyumunu sağlamak
  • Uluslar arası rekabet gücünü arttırmak
  • Küreselleşme ve bölgesel bütünleşme
  • Vergi sisteminin verimliliğini artırarak AB vergi sistemi ile uyumlaştırmak
  • Özelleştirmeyi sürdürmek
  • Kayıt dışı ekonomiyi kontrol altına almak

Program sonucunda 6 Mart 1995 de Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği Anlaşması imzalanmıştır.

Büyüme Hızında Görülen Dalgalanmaların Temel Nedenleri

  • Faiz oranlarındaki yükselme
  • İç ve dış talepte görülen değişmeler
  • Tarımsal desteklemeler
  • Ücret ve maaşlardaki gelişmeler

2000 Sonrası Türkiye Ekonomisi

Kasım 2000 Finansal Krizi

2000 yılında IMF ile yeni bir Stand-By sözleşmesi yapılmış ve istikrar programı uygulamaya başlamıştır.

2000 İstikrar Programında Öngörülen Hedefler

  • Bütçe ve bütçe dışındaki kamu kesimi mali disiplinin sağlanması
  • Sabit kur politikasının uygulanmasıyla döviz kurunun belirlenmesi
  • Özelleştirilmenin hızlandırılması

Krizden hemen önce bankaların açık pozisyonlarını azaltmaya başlaması piyasada likidite ihtiyacında ve faiz oranlarında minimal düzeyde artış yaşanmasına yol açmıştır.Ekim 2000 sonu itibariyle ekonominin durumu ;

  • Son 15 yılında yapılan özelleştirmenin daha fazlası 2000 yılında yapılmıştır.
  • Bankacılık sektörünün yeniden düzenlenmesi için çalışmalar
  • Ekonomik büyüme % 6,8
  • Enflasyon % 40 altında gerçekleşmiş
  • Bütçe açıklarının oluşturmuş olduğu enflasyonist etki azalmaya başlamıştır.

2000 yılında ekonomik istikrarın sağlanmasına yönelik Enflasyonu Düşürme (Döviz Kuru Hedeflemesi) Programı uygulamaya konulmuş ancak başarı sağlanamamıştır.Nedeni ise cari işlemler açığının azaltılması yönünde sağlam temele dayanan önlemlerin alınmaması ve cari açığın yüksek düzeyde gerçekleşmesidir.

ŞUBAT 2001 FİNANSAL KRİZİ

Ekonomide bekleyişlerin olumsuzlaştığı bir ortamda, Hazine’nin yüklü bir borç itfası öncesinde 19 Şubat 2001’de beklenmedik siyasi gerginlikler yaşandı. Başbakan’ın devlet yönetiminde “kriz var” açıklamasıyla birlikte mali piyasalarda panikle başlayan süreç, yerli parayı savunmak için gecelik faizlerin astronomik oranlara yükselmesine rağmen, yerleşiklerin yoğun döviz talebi nedeniyle Merkez Bankası’nın 5 milyar dolarlık döviz satışıyla sonuçlandı. Kamu bankalarının likidite ihtiyacının karşılanamaması, ödemeler sistemini kilitleyecek boyutlara ulaşmıştı. Banka sistemindeki büyük çöküşü önlemek için TL’nin yabancı para birimleri karşısındaki değeri dalgalanmaya bırakıldı. Bir gün önce 670 bin TL olan dolar 1 milyonu aştı. Bunun sonucunda yabancı bankalar vadesi gelmemiş kredilerini geri çekmeye başlayınca 21 Şubat’ta bankalar arası para piyasasında gecelik faiz %6200’e kadar çıktı.Yapılan bu örtülü devalüasyon ile TL’nin değeri %40 civarında düştü. Devletin borcu da 29 katrilyon TL arttı.

Şubat 2001’de patlak veren krizin oluşmasının nedenleri şu şekilde sıralanabilir

1-Aşırı değerlenmiş TL

2-Cari işlemler açığının kritik sınırım üzerinde seyretmesi

3-Mali sektörün sermaye yetersizliği

4-Açık pozisyonlar

5-Kamu bankalarının görev zararlarının büyüklüğü

6-Bütün bunlara bağlı olarak, özellikle mali sektörün taşıdığı kur ve faiz riskinin artması.

Bu olayların sonucunda Bankacılık Zirvesi Toplanmıştır ve bazı kararlar alınmıştır ;

  • Merkez Bankası denetiminde swap piyasası oluşturması ve swap piyasasıyla bankaların elindeki döviz karşılığında TL alabilmesi veya TL satarak döviz alabilmesi
  • Bankaların açık pozisyonlarını ,Türk lirası ve döviz bonoları takasıyla kapatmaya çalışması
  • Merkez Bankası depo hesaplarından ihtiyacı olan bankalara likidite sağlaması
  • Bankaların döviz kuru belirlemede Merkez Bankasına yardım olması
  • B faiz piyasalarına müdahale etmesi ve faizleri aşağıya çekmesi
  • Bankalar arasında %10-%15 devalüasyon sağlanması ve kurun aşağıya çekilmesi

2001 YILI GÜÇLÜ EKONOMİYE GEÇİŞ PROGRAMI

(Parasal Hedefleme 15 Mayıs 2001)

Kemal Derviş tarafından uygulanan bu program, sabit kur rejiminin güven sorununu ve ekonomik istikrarsızlıkları önlemeye yöneliktir.

Amaçları

  • Döviz kuru rejiminin bırakılması sonucu ortaya çıkan istikrarsızlık ve güvensizliği ortadan kaldırmak
  • İktisadi etkinliği sağlayacak köklü yapısal reformları gerçekleştirmek
  • Gelir dağılımındaki adaleti sağlamak
  • Sürdürülebilir büyüme ortamı
  • Enflasyonla mücadele

Güçlü ekonomiye geçiş programında öngörülen yapısal reformlar şunlardır:ekonomide rekabet ve etkinliğin arttırılması,şeffaflığın arttırılması,kamu finansmanının güçlendirilmesi
mali sektörün yeniden yapılandırılması
-güçlü ekonomiye geçiş programında iç denge faiz dışı fazla ile kamu açığının azaltılmasına bağlıdır. dış denge ise dalgalı kur rejimine bağlıdır.
-Türkiye’de 2de yaşanan olumlu gelişmeler şunlardır:özel sektörün rekabet gücü sağlanması
piyasaların uygulamalara olumlu yanıt vermesi,hazine faizlerinin düşmesi
özel sektörün verimlilik artışı sağlaması,yurtdışına sermaye kaçışının tersine dönmesi
doların değer kaybı,dünya faizlerinin düşük olması

2007-2009 Dönemi Küresel Finansal Kriz ve Krizin Türkiye’ye Etkileri

Deregülasyon (düzenlemenin olmadığı ya da çok gevşek olduğu sistem) etkilerinin yanı sıra geleneksel bankacılık sistemde kar oranlarının düşmesi ,bankacılık sektörünü kar kaybını farklı araçlardan karşılama yoluna sevk etmiştir.Kredi derecelendirme süreleri,bilanço dışındaki kalemlerin muhasebeleştirilmesi,sermaye yeterliliği ve likidite yönetimine ilişkin standartların belirlenmesi gündeme gelmiş ve Türkiye bu sistemi 2001 krizinde uygulamış olduğu için her iki krizden de etkilenmemiştir.

Bankacılık Sektöründe Alınması Gereken Önlemler

  • Mal varlığına ilişkin kredi riski bilgisinin iletilmesinde yaşanan sorunların aşılması
  • Risk yönetiminde bankaların özenli olması
  • Birincil ve ikincil piyasa araçları arasındaki yapının uyumlaştırılması
  • Kredi derecelendirme kuruluşlarının gözden geçirilmesi
  • Denetleyici otoritenin piyasaları ve finansal kurumları izleme yöntemlerinin geliştirilmesi
  • Denetleyici otoriteler arasında uluslar arası işbirliğinin sağlanması

Enflasyon Hedeflemesi Rejimi

Fiyat istikrarının sağlanması amacıyla 2006 yılında uygulamaya başlanmıştır.Enflasyon hedefleri üçer yıllık belirlenir nedeni ise 2006 yılında üç yıllık bütçe uygulamasına geçilmesidir.

ORTA VADELİ PROGRAM

16 Eylül 2009 da DPT tarafından 2010-2012 yılları arasında 3 yıllık bir dönem için hazırlanan bu program kamu ve özel sektör açısından öngörülebilirliğin arttırılması ,birbiriyle tutarlı hedef,politika ve tedbirlerin alınması ve uzun vadeli hedefler doğrultusunda iktisadi ve mali önceliklerin belirlenmesi gibi unsurları kapsar.

TÜRKİYE’DE YAKIN DÖNEM GELİŞMELER

  • İlk IMF stand-by anlaşması 1 Ocak 1961’de yapıldı. Günümüze kadar 19 stand-by yapıldı
  • 1982 Yılında SPK faaliyete geçmiştir.
  • 1985 yılında TMSF kuruldu.
  • 1986 yılında IMKB faaliyete başlamıştır.
  • 1985 yılında KDV yürürlüğe girmiştir.
  • 2000 yılında BDDK kuruldu.
  • 2002 yılında TCMB Para Politikası Kurulu kurulmuştur.
  • Türkiye yaklaşık 867 milyar dolarlık GSYİH ile dünyanın en büyük 17. Ekonomisidir.
  • GSYİH’nınsektörel dağılımı; Hizmetler %65, Sanayi %25, Tarım %10
  • Türkiye Kişi başına düşen milli gelir sıralamasında 65. Ülkedir.
  • İnsani gelişme endeksine göre 91. Sıradadır.
  • Gelir dışı insani gelişme endeksine göre ise 116. Sıradadır.
  • İşsizlik oranları 2013 yılsonu itibariyle %9,7’dir. 2013 Ocak verilerine göre ise %10,6’dır.
  • İstihdam edilenlerin %22,4’ü tarım, %19,9’u sanayi, %6,3’ü inşaat, %51,4’ü ise hizmetler sektöründe yer almaktadır.
  • Şubat-2014 verilene göre enflasyon TÜFE= %7,89 ÜFE= %12,4
  • 2013 dış açık verileri 79,8 milyar dolardır.
  • Türkiye’de bütçe açıkları 1970’lerden sonra hızla artmıştır (2001 yılı rekor açık yılıdır),

Ø  2006 yılında 2006 yılında KMYK’ya geçilmiştir. Kamu Mali Yönetimi Ve Kontrol Kanunu

TÜRKİYE-AB İLİŞKİLERİ

  • Türkiye 1959 yılında AET’ye başvurmuştur.
  • 12 Eylül 1963 tarihinde imzalanan Ankara Anlaşması, 1 Ocak 1964’te yürürlüğe girmiştir.
  • Türkiye 1987 yılında AB’ye tam üyelik başvurusu yapmıştır.
  • 1 Ocak 1996 yılında Türkiye, AB Gümrük Birliği’ne dahil olmuştur.
  • AB, 1999 Helsinki Zirvesi’nde Türkiye’nin adaylığını kabul etmiştir.
  • 2004 Brüksel Zirvesi’nde Türkiye ile müzakerelere başlanmasına karar verilmiştir.
  • 3 Ekim 2005 tarihinde AB-TR müzakereleri başlamıştır.

(OKUMA PARÇASI)

1961 den 2013 e IMF – TURKİYE İLİŞKİLERİ

1946 yılında çok partili döneme geçilmesiyle birlikte ekonomi politikalarının devletçilikten liberalizme doğru kaymaya başlamasıyla IMF ve Dünya Bankası üyelik süreci başlayan Türkiye’nin IMF ile ilişkisinde yeni bir dönem başlıyor.
1961 yılından itibaren 19 defa Stand-By anlaşması imzalayarak 27 yılını doğrudan IMF denetimi ve gözetimi altında geçiren Türkiye’nin 14 Mayıs’taki 426 milyon dolarlık son taksitle birlikte IMF’ye borçluluk dönemi sona eriyor.
Türkiye ile IMF arasında imzalanan 19 stand-by anlaşmasının toplam düzenleme tutarı 37 milyar 707 milyon SDR (56.9 milyar dolar) olurken, Türkiye’nin çektiği kredi tutarı ise 32 milyar 817 milyon SDR (49,5 milyar dolar) olarak gerçekleşti.
İLK ANLAŞMA 1961 YILINDA İMZALANDI
IMF’ye İsmet İnönü döneminde üye olan Türkiye, IMF’den ilk borcunu Adnan Menderes döneminde aldı.
1960’lı yılların tamamında daha çok ödemeler dengesi, dış finansman ve Türk Lirasının değeri üzerinde yoğunlaşan IMF ile Türkiye arasındaki ilişkiler zaman içinde dönüşüme uğradı ve görüşmelerde 1960’lı yılların sonunda kamu maliyesindeki bozulmaya paralel olarak Merkez Bankası kredileri ve kamu kuruluşlarının finansmanı da ön plana çıktı. Öte yandan bu dönemde IMF ile sermaye piyasası, yabancı sermaye, Merkez Bankası ve bankacılık sektörünün düzenlenmesi konularında da önemli çalışmalar yaptı.
1 Ocak 1961 yılında IMF ile ilk stand-by anlaşması imzalandı. Türkiye’nin çektiği kredi tutarı 16,5 milyon SDR olarak gerçekleşirken kaynağın ancak yarıya yakını kullanıldı.
1970’li yılların başında döviz rezervleri ve ödemeler dengesi açısından sıkıntı olmaması nedeniyle IMF-Türkiye ilişkilerinde 1978 yılına kadar yaşanan durgunluk sonrası 1978 yılında IMF ile ikinci stand-by anlaşmasına imza atıldı. Döviz darboğazı ve ekonomik sıkıntıların artması nedeniyle imzalanan anlaşma, 1979 yılında ciddi siyasi istikrarsızlıklar nedeniyle uygulanamayarak iptal edildi.
1980’li yılların ekonomik kalkınma anlayışı içerisinde döneme damgasını vuran uygulama, 24 Ocak Kararları oldu. 24 Ocak kararları ile liberal ekonomiye geçiş sürecinde IMF, o güne kadarki en yüksek krediyi sağlayarak sürece doğrudan destek verdi. 18 Haziran 1980’den itibaren geçerli olan bu anlaşmayla, o ana kadarki en yüksek meblağ olan 1,25 milyar SDR tutarında bir kaynak sağlandı.
1994 yılında yaşanan finansal kriz sonrası 5 Nisan kararlarının yürürlüğe konduğu dönemde IMF ile iki kez masaya oturuldu. 8 Temmuzda yapılan 14 aylık anlaşmanın süresi yeniden düzenlenerek 1995 yılında 20 aya çıkarıldı.
Nisan 1999 seçimleri sonrası kurulan 3’lü koalisyon hükümeti Aralık 1999’da IMF ile 3 yıl süreli bir stand-by anlaşması imzaladı. Aralık 1999’da 5.8 milyar ve Şubat 2001 krizinin ardından Mayıs 2001’de yenilenmiş Stand-By anlaşması çerçevesinde 6,4 milyar SDR kredi verildi. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in Başbakan Bülent Ecevit’e anayasa kitapçığını fırlatmasıyla piyasaların allak bullak olduğu dönem olan Şubat 2002’de IMF ile imzalanan 10 milyon SDR’nin üzerindeki anlaşma, Cumhuriyet tarihinin en yüksek kredisi oldu. Bu anlaşmalar sonucunda Temmuz 2004 sonu itibariyleTürkiye’nin IMF’ye borcu 21.6 milyar $’a yükseldi.
1999-2008 arası dönemde Türkiye’nin sadece bu dönem içinde çektiği krediler, 47 yıldır IMF’den aldığı kredilerin yüzde 92’sine tekabül ediyordu. Türkiye’nin IMF ile yaptığı 2005 yılında imzalanan son stand-by anlaşması 10 Mayıs 2008’de sonuçlandı. Bu anlaşmadan kalan 10 milyar dolarlık kredi o tarihten beri ödeniyordu.
19 YIL SONRA BORÇ KAPATILIYOR
Türkiye’nin IMF’ye olan borcu 19 yıl aradan sonra bugün kapatılıyor. Türkiye, borcun son taksidi olan 281 milyon SDR (421 milyon dolar) tutarı bugün ödeyerek borcunu sıfırlıyor.

Üyelik:inönü (1947)
ilk borç: menderes 1958)
ilk standby: cemal gürsel (1961)

HAZIRLAYAN/KAYNAK: VELİ KAYIŞ

İlgili Kategoriler

İktisat Ders Notları



Yorumlar 2

Anonim için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir